08.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
ALP USTAOĞLU
Roland Garros’ta sürpriz sonuçlar, beklenmeyen çekilme kararları birçok tenisçinin önünü açtı. Son 16 turunda üç İtalyan raket vardı. Ayrıca erkeklerde çeyrek finalde Tsitsipas ve Medvedev eşleşti, diğer taraftan da Zverev’in geleceğini düşünürsek ‘yeni büyük üçlüden’ birisinin finalde olması da kesin gibi
Fransa Açık Tenis Turnuvası’nda günler geçtikçe heyecan gittikçe artıyor. Roland Garros’ta bu sene dikkat çeken konulardan biri de erkeklerde İtalyan tenisçilerin performansı.
İyi bir jenerasyon yakalayan İtalyanlar bunun meyvelerini toplamaya başladı. Son 16 turunda üç İtalyan tenisçi vardı ancak arkadan gelenlere baktığımızda da gelecekte daha fazla İtalyan etkisi görebileceğimizi düşünüyorum. Erkeklerde çeyrek finalde Tsitsipas ve Medvedev eşleşti, diğer taraftan da muhtemelen Zverev’in geleceğini düşünürsek ‘yeni büyük üçlüden’ birisinin finalde olması kesin gibi. Tablonun üst tarafında ise yarı final ve sonrası için Djokovic, Nadal ve sert İtalyan oyuncu Berrettini arasında sıkı bir mücadele olacak gibi görünüyor.
Yeni başlıyor
Paris’e favori olarak gelmenin çok zor olduğu 2021 Roland Garros’ta bir kez daha ispatlandı, hatta kadınlarda bunun çok ötesine geçti. Kadınlarda daha final haftası gelmeden Maria Sakkari, Iga Swiatek ve Sofia Kenin dışında dünya sıralamasında ilk 20’den oyuncu kalmadı. Dolayısıyla bu sene Paris’te sürpriz bir şampiyon görme ihtimalimiz yüksek.
Şimdiden Tamara Zidansek ve Paula Badosa gibi iki sürpriz isim çeyrek finale yükseldi. Bu turda birbirleri ile oynayacak bu oyunculardan birisi yarı final görecek. Diğer tarafta Elena Rybakina Serena Williams’ı, Anastasia Pavlyuchenkova da eski dünya 1 numarası Azarenka’yı eleyerek son 8’e kaldı.
Bu dörtlü tabloda aynı tarafta dolayısıyla bunlardan birisi final oynayacak. Üst tarafta ise aslında iyi bir çiftler oyuncusu olan Barbora Krejcikova Sloane Stephens’ı; Coco Gauff’ta Ons Jabeur’u yenerek çeyrek finale yükseldiler. Tablonun bu tarafında daha Swiatek, Kenin ve Sakkari’nin de olduğunu düşünürsek Roland Garros kadınlarda bu hafta yeniden başlıyor diyebiliriz.
Farklı ve renkli karakterler
Genel anlamda spor dünyasında ‘temiz çocuklar’ çağındayız. Bu tezin global olarak sembolizmalarından biri futboldaki Messi ve Maradona karşılaştırması.
Bugünün kahramanı Messi başarıları ile beraber saha içinde işini yapan, saha dışında da uyumlu bir aile reisi profili sergiliyor. Maradona da muazzam yeteneklerine rağmen renkli bir karakterdi. Teniste de yeni nesil oyuncu profilleri benzer çizgide gidiyor. Dünya üzerindeki en önemli 2-3 dili konuşabilen, oyunu, giyimi, aile yaşantısı ve genel görüntüsü ile kusursuz bir profil sergileyen Federer gibi oyuncuların dönemindeyiz.
Erkeklerde ve kadınlarda arkadan gelen genç oyuncular artık benzer bir disiplin içinde yetişiyor, onlar da küçük yaşlardan bu yana izledikleri ve öykündükleri kahramanlar gibi olmak istiyorlar. Bir sporda oyuncu grubunun yüksek profilli sporculardan oluşması aslında hep hedeflenen bir seviye. Ancak buradaki tehlike; sürekli olarak ‘birbirine benzeyen’ oyuncular ürettiğiniz zaman ilerleyen dönemlerde bu sporun içindeki heyecanın bir kısmını kaybetmiş olmanız kaçınılmaz olacaktır. İçimizdeki bir şeyleri canlı tutabilmek adına grubun içinde ‘yıkanmak istemeyen çocuklara’ ihtiyacımız var.
‘Birbirine benzeyen oyuncular’ tenisin geleceği için en büyük tehlike. Bu yüzden farklı karakterlere ihtiyaç var. Bu ihtiyaç önümüzdeki yıllarda özellikle Z ve sonrası kuşakları düşündüğümüzde daha da önem kazanacak. Bu yüzden farklı konularda tavrını koymaktan çekinmeyen Naomi Osaka, Roland Garros öncesi ‘toprakta pislik içinde debelenmekten nefret ediyorum’ diyerek Fransızları çılgına çeviren Daniil Medvedev, kortta ‘burada ne işimiz var’ gibisinden dolaşan çılgın İtalyan Fabio Fognini gibi oyuncuların varlığı önemli.
Federer ve Williams’ın vedası
Roland Garros’ta pazar günü iki efsanenin vedası vardı.
Önce cumartesi günü Alman Koepfer ile akşam seansında gece yarısına kadar kırıcı bir maç oynayan Federer aslında basın toplantısında ayrılığın sinyallerini vermişti. Ertesi gün de ekibi ile görüştüğünü ve Wimbledon’a daha sağlıklı gidebilmek için turnuvadan çekilmenin en mantıklı seçenek olduğunu belirterek Roland Garros’a veda etti. Tabii ki Federer mutsuz olmayacaktır, sonuçta Paris’e kendini denemek için gelen İsviçreli oyuncu kazandığı üç maçtan dolayı istediğini fazlasıyla almış durumda.
Asıl hedefi Wimbledon olan Serena Williams ise 21 yaşındaki Kazak yıldız Elena Rybakina’ya yenilerek turnuva dışı kaldı. Ancak Serena da Federer gibi oynadığı maçlarda herhangi bir sakatlık yaşamadan Wimbledon’a gideceği için istediğini gibi almış görünüyor. Zaten maçtan sonraki basın toplantısında da ABD’li raket olumlu ve pozitif bir ruh hali içindeydi. Sonuçta 40’lı yaşların sınırında olan Federer ve Williams artık bu saatten sonra Roland Garros gibi yıpratıcı bir turnuvada kendilerini zorlayıp sakatlık riskine girmek yerine daha iyi oldukları çim ve sert zeminlere kendilerini saklamayı uygun buluyorlar.