19.02.2014 - 19:06 | Son Güncellenme:
22 yaşındaki oyuncu, Galatasaray'da kaptan olmanın en büyük hedefi olduğunu belirtirken, genç yaşında geçirdiği sakatlık sonrası yaşadıklarına da değindi. Terim sonrası teknik direktör Roberto Mancini'yi değerlendiren genç oyuncu, Selçuk İnan ile arasında özel bir ilişki olduğunu da ifade etti.
İşte o röportajdan satır başları...
“Ameliyattan sonra tekmeye kafamı uzatmaktan çekinen bir futbolcuya dönüşseydim, bana bu formayı emanet etmezlerdi.”
Semih Kaya, insanın yaşıyla değil yaşadıklarıyla olgunlaştığının canlı kanıtı. Daha şimdiden hayatına iki büyük dönüm noktası sığdırmış. İlkinde ölümün soğuk nefesini ensesinde hissetmiş. 16 yaşında, Galatasaray altyapısında oynadığı dönemde, hava topuna yükseldiğinde, Beşiktaş altyapısında oynayan Batuhan Karadeniz’in tekmesiyle yere yığılmış. Beyninde oluşan pıhtı nedeniyle ameliyat geçirmiş. Bu denli zor sakatlıkların yıldıramadığı "Kaya Adam" bunun aksine sakatlıklarıyla güçlenmiş. İkili mücadelelerdeki soğukkanlılığının arkasındaki neden bu. Rakibine “Daha önce çok sakatlandım, gerekirse yine sakatlanırım ama o topla geçmene izin vermem” hissini yaşatması.
Büyük fedakarlık
“Sırtımdaki bu formayı giyebilmek için sadece çok çalışmadım, aynı zamanda çok direndim, çok fedakarlık yaptım. Parasız pulsuz kaldığım günlerde bile bu renklerden vazgeçmedim.”
Semih’in hayatındaki ikinci dönüm noktası, uzun süreli sakatlıkları sonrası kulübünün onu satmaya karar verdiği sancılı dönemdeki inadı. Hayat çok sınamış Semih’in Galatasaray sevgisini ve bağlılığını. Altyapıda oynayan her çocuk gibi, onun da hayali günün birinde A takımına yükselmekmiş. Sakatlandığı dönemde bir an önce iyileşip geri döneceği günü iple çekerken Gaziantepspor’a kiralanacağını öğrenmiş. Sakatlıktan yeni çıktığı için forma şansı bulamamış. Her fırsatta ısrarla Galatasaray’a dönmek istediğini söylüyormuş. Derken daha kötüsü olmuş; transfer döneminde bonservisiyle birlikte Denizlispor’a gönderileceği haberi gelmiş. Kabul etmemiş, Galatasaray’dan başka bir kulübün futbolcusu olma fikrini içine sindirememiş. Transfer olmayı kabul etmediği için sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmiş. Yılmamış. Bank Asya liginden Kartalspor’u bulmuş, konuşmuş. Galatasaray’ı da yeniden sözleşme imzalayıp hiçbir maddi talepte bulunmadan kendisini Kartalspor’a kiralamalarına ikna etmiş. O dönemde ailesi para gönderemez olmuş, aylarca böyle gezmiş, dayanacak gücü kalmamış. Sırf başka bir takımın oyuncusu olmamak için futbolu bırakıp köye dönmeyi düşünür hale gelmiş ki Fatih Terim, Semih’i kulübe geri çağırmış. Hayatındaki ilk dönüm noktası onu cesur ve soğukkanlı, ikincisiyse çalışkan ve vefalı bir adama dönüştürmüş.
“Babama Galatasaray mı, Semih mi diye sorsanız, cevap vermeden önce bir düşünür. Küçükken tek hayali futbolcu olup Galatasaray’ı şampiyon yapmakmış. Onun hayalini gerçekleştirdiğim gün neler hissettiğimi kelimelerle anlatamam. Bir evlat hayatta daha ne ister ki...”
Semih’in Galatasaray tutkusu babasından miras. Başka bir takıma gitmemek için bu kadar direnmesinin nedeni de onun hayalini gerçekleştirebilmek. Dedesi, tek oğlunun futbolcu olmasına izin vermemiş. Sonrası bilinen hikaye. Semih’in babası bakmış, ailede top en çok Semih’in ayağına yakışıyor, oğlunu Galatasaray’a futbolcu yapabilmek için her türlü fedakarlığı yapmış. Hani derler ya, yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiş. Galatasaray formasıyla şampiyonluk kupasını kaldırdığı gün, “Hayalimi gerçekleştirdin, bundan sonra profesyonel hayatınla ilgili ne istersen yapabilirsin, her ne karar verirsen saygı duyarım” demiş.
Ujfalusi'yi ağzından düşürmüyor
"Defans sıkıntısı yaşadığımız ortada ama toparlanıyoruz. Defansta kiminle oynadığınız elbette önemli ama artık eskisine göre daha tecrübeliyim. Yanımda kim oynarsa oynasın ona ayak uydurması, açıklarını kapatması gereken benim. Bu takımın formasını giyiyorsam, bu sorumluluğu almakla yükümlüyüm."
Ev halkıyla pek futbol konuşmayan Semih, Ujfalusi'yi ağzından düşürmüyor. Hata yapma korkusuyla toptan kaçarmış, ondan cesur olmayı öğrenmiş. Sert oynar, gereksiz kart görürmüş, ondan akıllı oynamayı da öğrenmiş. Ujfa takıma geri döndüğü için oldukça mutlu.
Fatih Terim'in takımdan ayrılışı da Semih için büyük sınavdı ve Semih'in, hayatını değiştiren adamdan ayrı kaldığında ayaklarının yere basması kendisi için büyük bir kazanç olacaktı. Fatih Hoca'yla milli takımda çalışmaya devam edeceği içinse çok mutlu olduğunu söylüyor.
Tek hayalini açıkladı
"Galatasaray taraftarı 3 numaralı formayı giymemi istemişti. Bülent Korkmaz'ın formasını giymek ne büyük bir onur ama Galatasaray'ın yeni bir Bülent Korkmaz'a ihtiyacı yok. Ben Semih Kaya olarak başka bir efsane olmayı hedefliyorum. Altyapıda oynayan kardeşlerimiz büyüyünce Semih Kaya olmak istemeli."
Semih Kaya, çocukluktan beri sevdalısı olduğu renklere hizmet etmekten çok mutlu. Bu duygunun ne kadar güzel olduğunu, taraftarla arasındaki elektriğin daha farklı olduğunu anlatıyor ve araya küçük bir anı sıkıştırıyor. Juventus maçında sarı-kırmızılı taraftarlar her futbolcu için ayrı bir pankart hazırlamıştı. Maç öncesi ısınmak için sahaya çıkıldığında Semih, kendisi için açılan pankartı görememiş ve çok üzülmüş. Soyunma odasına giderken "Ne kusur işledim, ne yaptım da taraftarı gücendirdim" diye içi içini yemiş. Maç boyunca adına açılan pankartı görememiş ama kimseye de soramamış. Kendi kendine "İki satır bir şey yazsalar ne olurdu ki" diye söylenmiş. Maç sonrası telefonuna gelen bir mesajda Semih için açılan pankartın fotoğrafı varmış. Bülent Korkmaz için yazılmış efsane bir söylem Semih'e adanmıştı: "Florya topraktı, o cesur!"
Gelecek planlarıyla ilgili soruya Galatasaray takımının kaptanı olmak istiyorum diye başlayan Semih. Sarı-kırmızılı formaya ve camiaya olan bağlılığını bu sözlerle anlatıyor:
"Hayalim Galatasaray takımının kaptanı olmak, futbol hayatımın sonuna kadar sarı-kırmızılı formayı giymek ve bu takımın bir efsanesi olarak futbolu bırakmak. Ama kulübümüzün çıkarları doğrultusunda yurtdışına gitmemiz gerekirse de gideriz."
Mancini'yi değerlendirdi
"Mancini yıldız oyuncularla çalışmış, çok profesyonel bir isim. Geldiği ilk günden beri herkese eşit davranıyor. Forma şansı bulamayanlarla özel olarak ilgileniyor. Ondan da çok şey öğreneceğiz."
Mancini'yle ilgili fazla yorum yapmamaya özen gösteren Semih, dünya yıldızlarıyla çalışmış bir teknik adamdan öğrenecek çok şeyi olduğunun farkında. Tüm futbolcularla özel olarak ilgilenmesi genç futbolcuyu oldukça etkilemişe benziyor. Takımı sezon ortasında almasına rağmen üç kulvarda yoluna devam eden bir ekip oluşturmasının da küçümsenemeyeceğini vurguluyor.
"Fernandes'e yapılan saldırı takım arkadaşlarımdan birine yapılsa Motta ve Almeida'nın verdiği tepkiyi verir, kırmızı karta itiraz etmeden oyundan çıkardım. Takım ruhu dedikleri şey budur. Öyle bir durumda takım arkadaşınızı yalnız bırakırsanız, bir daha asla yüzüne bakamazsınız."
Takım içinde gruplaşma olup olmadığıyla ilgili soruya; "Yabancı oyuncular dünya yıldızı, yerli oyuncular büyük başarılar tatmış isimler; ne dertleri olabilir ki" diyor. Kasımpaşa - Beşiktaş maçında Fernandes'e yapılan saldırının ardından Motta ve Almeida'nın tepkisinyle ilgili soruya cevabı ise; "Aynısını yapardım! Takım ruhu bunu gerektirir." oluyor.
Selçuk İnan'la arasının iyi olduğunu anlatan genç futbolcu, Selçuk'un maç içerisinde kendisini sürekli uyardığını, hatalarını anlattığını söylüyor.
(EUROSPORT