FenerbahçeŞansal Büyüka'dan yıldız oyuncuya eleştiri: 'Öz güveni neredeyse iflas etmiş'

Şansal Büyüka'dan yıldız oyuncuya eleştiri: 'Öz güveni neredeyse iflas etmiş'

31.10.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Spor Toto Süper Lig'in 12'nci haftasında Fenerbahçe, İstanbulspor deplasmanından 3 puanla ayrıldı. Sarı-lacivertlilerin 5-2'lik galibiyetinin yanı sıra savunma hattında yer alan isimlerin hataları dikkat çekti. Spor yazarları sarı-lacivertlilerin performansını değerlendirirken, Şansal Büyüka çarpıcı ifadeler kullandı. Büyüka, Fenerbahçe'nin yıldızı hakkında dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Şansal Büyükadan yıldız oyuncuya eleştiri: Öz güveni neredeyse iflas etmiş

İstanbulspor, Spor Toto Süper Lig'in 12'nci haftasında Fenerbahçe'yi konuk etti. Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda rakibi karşısında baştan sona üstün bir oyun sergileyen sarı-lacivertliler 5-2'lik skorla 3 puanı hanesine yazdırdı. Fenerbahçe'nin galibiyetini spor yazarları değerlendirdi. Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka çarpıcı eleştirilerde bulundu.

Haberin Devamı

İşte İstanbulspor - Fenerbahçe karşılaşması sonrası yapılan değerlendirmeler...

AKTİF DİNLENME!.. / ERCAN GÜVEN (MİLLİYET)

İki Avrupa maçı arası Fenerbahçe için şov değil puan önemliydi ve Süper Lig’in yeni hocalı yeni takımı İstanbulspor istediğini verdi.
Ancak, Fenerbahçe taraftarının Ümraniye beraberliği ile sezona başlayıp, Konyaspor’a kaybedilen puanlarla, hatta Karagümrük’ten yenen goller yüzünden aklından silemediği “mütevazı takımlar bize ters geliyor” fikri olduğu gibi kaldı. Çünkü sonuç 2-5 gibi farklı bitse de skor anlamında 80 dakika zorlandı.
Aslında maçı “aktif dinlenme” ile kazandı Fenerbahçe!

Çünkü üç günde bir maç oynuyordu ve yorgundu. Alternatifi olmadığından Fenerbahçe’nin en yorgunu Szalai’nin konsantrasyon kaybıyla ikinci yarı başında İstanbulsporlu Topalli’ye asist yapması, ardından yine Topalli’yi kaçırıp iki golün de kahramanı olması bunun kanıtıydı.
Yine de de kalite anlamında asimetrik bir mücadele vardı Atatürk Stadı’nda. Ayrıca Fenerbahçe’nin oynamadığı kartları da cebindeydi.

Haberin Devamı

Şansal Büyükadan yıldız oyuncuya eleştiri: Öz güveni neredeyse iflas etmiş

Evet… Topa sahip Fenerbahçe’de atak oyun, istek, mücadele hepsi yerli yerindeydi ama bir vites küçük halinde. Maçın son çeyreğinde değişiklikler yapılana kadar yüksek eforla oynamadı Fenerbahçe. Önde baskı yapmadı, set oyununu tercih etti. İstanbulspor önde ve orta sahada baskı yaptığında uzun topa döndü. Rölanti rakibi maça tutundurdu.
İstanbulspor’un yeni teknik direktörü Fatih Tekke’nin maça en önemli etkisi belki de Fenerbahçe’nin önde baskı yapmasını önlemesiydi. Tersine, kendi kalesi önünde Fenerbahçe’ye mahkum oynamamak için önde ve orta sahada elinden geldiğince baskı yapmaya çalıştı İstanbulspor. Önce sağ sonra sol kanattan Jetmir Topalli ile kazandığı topları sonuca taşıması bu isteğinin ve inadının sonucuydu.
Batshuayi, Emre Mor ve İrfan Can hep mücadele içinde olsa da Pedro’nun ilk yarıda ortada görünmemesi önde daha fazla top tutmasını, Zajc’ın vuruş ayarlarındaki bozukluk farkın açılmasını engelledi.

Maçın ikinci yarısında İstanbulspor’un farkı bire indiren golüne iki dakika sonra Batshuayi ile yanıt verip farkı yine ikiye çıkaran Fenerbahçe, tekrar savunma hatasıyla ikinci golü yedi ve Jorge Jesus Dinamo Kiev maçını falan bir kenara bırakıp Fenerbahçe’nin on kişi oynamasına sebep olan Pedro ile birlikte Alioski ve Emre Mor’u çıkardı, Osayi, Valencia ve Lincoln’ü oyuna sürdü. Hemen ardından orta sahayı güçlendirmek için Zajc ile Crespo’yu değiştirdi.
İstanbulspor golleri dışında herhangi bir pozisyon ve tehlike yaratamamış olsa da maçın son çeyreğinde aktif dinlenmeden maksimum güce geçti Fenerbahçe. Çünkü skor 2-3 idi ve hata yapmaya müsait Fenerbahçe defansı sayesinde her an beraberlik gelebilirdi.
Tabi ki, değişiklikler fark etti… Batshuayi önce Valencia’ya “al da at” diye asist yaptı, sonra kendi attı skor 2-5’e geldi. Maçı yanına gidip birlikte tribünleri selamlayarak Altay’a tam destekle bitirdi Jesus.
Gerektiği kadar, gerektiği gibi oynamak böyle bir şey olsa gerek!

Haberin Devamı

Şansal Büyükadan yıldız oyuncuya eleştiri: Öz güveni neredeyse iflas etmiş

TADIYLA DEĞİL, ADIYLA... / ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET)

Yerim dar, yazım kısa… Onun için kestirmeden yazıya başlamalıyım… Ligdeki yeri, kadrosu ne olursa olsun, bir takım yeni bir hoca ile ilk maçına çıkıyorsa, genellikle “saman alevi“ gibi parlıyor, karşısındaki güçlü rakibi karşısında beklenmedik bir sonuç alabiliyor… Fenerbahçe yeni hocası ile ilk maçına çıkan İstanbulspor’a bu şansı vermedi...

Haberin Devamı

Jesus maçtan önce “antrenman yapacak zaman bile bulamıyoruz“ dedi… Doğru… Fenerbahçe‘nin oyuna başlangıcından bu yorgunluk zaten belli oldu… Kolay değil, Temmuz'dan beri sabah - akşam maç oynuyorlar…
İstanbulspor özellikle ilk 20 dakikada gücü yettiğince geldi… Ama her gelişinde Fenerbahçe‘nin meşhur ofsayt tuzağına yakalandı… İstanbulspor’un her atağında, Arao bir stoper gibi savunmanın göbeğindeydi ve her tehlikeyi önleyen adam oldu…

Şansal Büyükadan yıldız oyuncuya eleştiri: Öz güveni neredeyse iflas etmiş

Arao, ikinci golde de fantastik pasıyla atağın ve golün başlangıcına imzasını attı… İrfan bu başlangıcın hakkını verdi… Gol vuruşu sanat eseri gibiydi... Ferdi önemli adam… Emre Mor, etkili çalımlarını kendi yarı alanında değil, rakip yarı alanda atmalı... Pedro hangi kaliteye sahip olursa olsun, günümüzün atletik futbolu bu kadar ağır oyuncuya şans vermez…

Haberin Devamı

Batshuayi‘nin bu maçtan üç gol bir asistle çıkması kendi özgüveni ve takıma katkısı adına çok önemli… İstanbulspor maçında gördük… Fenerbahçe iki golcüyle oynayacaksa biri Batshuayi, diğeri Valencia olur...
Fenerbahçe‘de kaç maçtır Szalai çok kötü oynuyor… Ölümcül bir hata yapacağı belliydi… İstanbulspor iki golünde iki ölümcül hata birden yaptı… İkincisine kaleci Altay da ortak oldu… Fenerbahçe seyircisi Altay’la uğraşmayı bırakmalı… Altay’ın özgüveni neredeyse iflas etmiş… Bu tedirginlik İstanbulspor maçında çok açık kendini gösterdi…

Fenerbahçe‘nin tadıyla değil, bu defa adıyla kazandığı bir maç oldu… Zaten adı bile yetti, maçı beşledi… Buna rağmen; Fenerbahçe‘nin ciddi anlamda dinlenmeye ihtiyacı var… Rotasyon bile bunu saklayamıyor artık... Dünya Kupası arasına kadar olan iki haftayı kazasız - belasız atlatırsa, Jorge Jesus gibi bir ustanın elinde gerisi çok daha kolay olur...

NEFES ALDIRMADILAR / MEHMET DEMİRKOL (FANATİK)

Fenerbahçe yine bir İstanbul takımı karşısında savunma kodlarından bir süre de olsa uzaklaştı. Ümraniye ve Karagümrük’ten sonra dün 2. yarıda takım boyunu ayarlamak konusunda zaman zaman zorluk çektiler. Szalai’nin 47’de yaptığı hatayla gelen gole kadar aslında savunma planı hiç de fena işlemiyordu. Avantaja bırakılanlar dahil 6 kez rakibi ofsayta düşürmüş ve isabetli şut imkanı tanımamışlardı. Bundan sonra iş biraz değişti. 2. golde çizgiyi ve derinliği ayarlayamadılar, uzun süredir görülmemiş şekilde yakalandılar. 2 metre geriden çıkan Topalli’nin golü Jesus’u fazlasıyla sinirlendirmiş olmalı. Tabii bunda 1 dakika önce ikisi savunma ve orta sahadan olmak üzere yapılan 3 değişikliğin tam yerleşememesi de sebep. 

Şansal Büyükadan yıldız oyuncuya eleştiri: Öz güveni neredeyse iflas etmiş

BOLCA TOP KAPTILAR

Jesus bunu seyretmedi. Crespo oyun girdi ve o baskı/savunma kodları hemen hatırlandı. İlk 45 dakika boyunca iyi işleyen oyun bu kez bir üst seviyeye çıktı. Arao-Crespo bağlantısı etrafını da zenginleştiren bir kaynak ve aynı zamanda herkesin mesafesini ayarladığı bir çapa rolü görüyor. Bu 3’lü de çok daha iyi çalışsa da 4’lüde orta saha merkezine bir ekstra oyuncu katılması demek. Ki İstanbulspor seviyesinde bir takım geriden pasla oynamaya çalıştığında bolca top kapan bir oyuna dönüşüyor. Perşembe Rennes maçından 2 gün sonra, skor 3-2’ye gelmesine rağmen hiç endişe duymadan vites artırabilmek ve rakibe nefes aldırmamak da övgüyü hak ediyor. 

HOŞ GELDİN BATSHUAYI / FAİK ÇETİNER (FANATİK)

Maçtan önce ‘Favori Fenerbahçe’ demiştik, yanılmadık. Zaten maçı dışarıdan bir göz izlese İstanbulspor’un Süper Lig takımı olduğuna inanmaz. Teknik direktörleri değişen takımlar ilk maçlarında motive olur diye düşünmüştük, yanıldık. Fatih Tekke’nin de dersini çalışmadığını gördük. Bir takım her hücumda ofsayta düşer mi? Jesus yorgun Crespo’yu dinlendirmiş, Zajc’ı ilk 11 yazmış, Gustavo’nun yokluğundan da savunmayı 4’lü yapmıştı. Maça 4’lü savunma başlayan Fenerbahçe rakibin ofansif futbola yatkın olmayışından, iki kenar beki Ferdi ve Osayi’yi daha çok hücumda kullandı. Arao geriye gelip defansını 3’ledi. İstanbulspor maça tutunmaya çalışırken ucuz bir penaltı yaptı, Batshuayi golünü attı. Golden sonra maç Fenerbahçe’nin kontrolünde geçti. şık gollerin adamı İrfan Can ceza sahası dışından attığı şutla kazandırdığı golle maçın fişini çekti. Jesus devre arası hamle yapmayı sevmiyor. Sevse belki Arda Güler’i 45 dakika sahaya sürerdi. İkinci yarının başında Szalai baktı rakibin gol atacak hali yok, Topalli’ye bir asist (!) yaptı, o da golü. Fenerbahçe maça heyecan gelmesini bile istemedi. Batshuayi’nin şık kafa golü gecikmedi.

Jesus klasik hamlelerini son 25 dakikada yaptı. Ancak gol İstanbulspor’dan geldi. Aslında sahada oynanan futbol ile skor tabelası çok farklıydı. Son 15 dakika Jesus, Crespo’yu da oyuna aldı. Bitime 5 dakika gelen gollerle Fenerbahçe farka gitti. Maçın en iyi oyuncusu şüphesiz Batshuayi idi. 3 gol attı bir golde Valencia’ya attırdı. O zaman ‘Hoş geldin Batshuayi’ diyebiliriz.

FENERBAHÇE'Yİ İZLEME MERAKI VE HEYECANI / UZAY GÖKERMAN (SKORER)

Fenerbahçe Kadın Voleybol takımı 29 Ekim’de oynanan final maçında geçen sezonun her kulvarda şampiyon olmuş Vakıfbank’ı yenerek Şampiyonlar Kupasını kazandı. Fenerbahçe Erkek Basketbol takımı Euroleague’de son iki sezonun şampiyonu Anadolu Efes’i sahasında yenerek 5’te 5 yaptı ve ligi puan sıralamasında lider götürüyor.

Fenerbahçe futbol takımı da hem Süper Lig’de hem de Avrupa Liginde lider durumda. Önceki gün Başkan Ali Koç Cumhuriyetin Feneri sloganıyla Stadyumun yanındaki Fener’de şampiyonluk ateşini yakarken taraftarını da bu ateş etrafında toplanmaya ve koşulsuz destek vermeye çağırdı.

Takım olmanın, öncesinde bir Kulüp olduğunu hatırlamanın ve belli bir hedef uğrunda mücadele etmenin birinci koşulunu böylece yerine getirdi Fenerbahçe. İşler her geçen gün daha doğru bir rotaya otururken Fenerbahçe içte taraftarını mutlu eden, güven veren bir Kulüp haline gelirken, rakipleri için de saygı duyulan bir yapıya bürünüyor. 20 Temmuz’da Avrupa’da ilk karşılaşmasına çıkan bu ekip geride kalan 15 haftada 22 maç oynarken neredeyse haftada 2 maç ortalamasıyla Süper Lig’de mücadele eden rakipleriyle arasına çok önemli bir mesafe de koydu.

'100 GOL BARAJINI AŞACAK'

Süper Lig’de 11 maça sığdırdığı 34 golle 3,09 ortalama yakalayan Fenerbahçe’nin bu çizgiyi devam ettirmesi durumunda sezon sonunda 100 gol barajını da aşacağını şimdiden söylemek abartı olmaz sanırım. Nereye bakarsanız Fenerbahçe’nin rakiplerine karşı sayısal anlamda büyük fark oluşturduğu görülüyor ve bir bakıma her türlü tartışmaya veya polemiğe kapıyı kapatıyor.

Bu bizim son 10 yılda içinde hiç de alışık olmadığımız bir istikrar seviyesidir ve öncesinde de tekrarını yine Fenerbahçe gerçekleştirdiğinden bu onu başarıyı sürdürülebilen bir Spor Kulübü markası yapmaktadır. Böylesine methiyeler düzüyor olmak nazara sebebiyet verir mi ya da daha nesnel ifadeyle işler hiç mi kötüye gitmeyecektir sorusunun cevabını şimdiden kestirmek kolay görünmüyor.

Önümüzde oynanacak 2 Süper Lig maçı kaldı; Sivasspor ve Giresunspor, her iki karşılaşmayı da evinde oynayacağı hesaba katılırsa Dünya Kupası arasına Fenerbahçe’nin puan farkıyla lider gireceğinin projeksiyonunun şimdiden yapabiliriz. Dünya Kupası heyecanından sonra hep beraber kaldığımız yerden yaşayıp göreceğiz. Maça bir türlü gelemiyoruz...

'İNSANIN DİLİNİ ISIRASI GELİYOR'

Gerçekten Fenerbahçe için yıllar sonra neredeyse her karşılaşma sonrasına övgü dolu sözler söylemek tuhaf bir his de yaratıyor. İnsan dilini ısırası geliyor. Daha 3 gün önce Fransız rakibi karşısında çok zor bir mücadele sonrasında 3-0’dan geri gelen bu takımın İstanbulspor karşısına aynı konsantrasyon ile çıkıp çıkamayacağı normalde bir merak konusu olmalıdır.

Ama ne yalan söyleyelim taraflı tarafsız hemen herkes bu sezon öyle bir Fenerbahçe izliyor ve takip ediyorlar ki sanırım tersini görmek artık şaşırtıcı bir hal alacaktır. Rakip Süper Ligin yeni takımı İstanbulspor ve Fenerbahçe’yi zorlayabilecek hiçbir seviyeye çıkacak bir takım görüntüsü veremiyor. Peki Fenerbahçe nasıl oldu da 2 gol yedi bu takımdan? Maçı izleyen için bu sorunun cevabı çok basit. İlk golde Attila’nın Altay’a attığı pas kısa kaldı. İkinci goldeyse Arao yerini kaybetti; bir kademe hatasıyla hem alanını boşalttı hem de baskı yaptığı yerde topu kazanamadı ve onun boş bıraktığı aradan atılan topta rakip oyuncu Altay ile yine karşı karşıya kaldı ve gol oldu.

Tabii ikinci golün 3 oyuncu değişikliği yapılmasından kısa süre sonra gelmesi takımın bir yerleşim ve konsantrasyon hatasından kaynaklanmış olabileceğini da belirtmek gerekiyor. Ancak özellikle ikinci golün öğretici bir ders niteliğinde olduğunu bir yere not almak önemlidir. Bu iki pozisyon dışında İstanbulspor atağa her çıktığında ofsayta düştü; 7 ofsayt. Başka da atak izlemedik.

Şansal Büyükadan yıldız oyuncuya eleştiri: Öz güveni neredeyse iflas etmiş

'CRESPO'NUN HAKKINI TESLİM ETMEK GEREKİYOR'

Fenerbahçe ise her iki devrede de topa sahip olarak bol paslı bir oyun oynamayı tercih etti. Her zamanki gibi 2. bölgede gerçekleştirdiği baskı oyunun son bölümünde sıkışıyor gibi görünen maçı çözdü. Burada kuşkusuz yine Crespo’nun hakkını teslim etmek gerekiyor.

Zajc orta alanda takıma pas merkezi olurken ve hızlı hücuma çıkmada epey zorlandı diyebiliriz; ön alanda daha kısıtlı pres ve top kapma izledik. Bu bölümde sahada olan Emre ve Pedro’nun bireysel oynama arzularının etkili olduğunu da eklemek gerekiyor. Crespo girdikten sonra Fenerbahçe ön alanda daha fazla top kapıp önce Valencia sonra da Batshuayi ile birbirlerine asist yaparak 2 gol buldu; maç da bu şekilde çözülmüş ve bitmiş oldu.

Fenerbahçe’nin Batshuayi ile hücumda çok daha etkili olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Her ne kadar Valencia daha fazla gol atmış olsa da Belçikalı oyuncunun oynadığı kısa sürede yaptığı katkının çok daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Jesus ısrarla Pedro’yu da takıma adapte etme gayreti içinde ancak şimdilik beklenen patlamayı bir türlü yapamayan bir oyuncu var elinde. Diğer taraftan sakatlıktan çıkan ve forma bekleyen bir Jashua King gerçeğini de hatırlamakta yarar var. Bu oyuncu ile hücum aksiyonları çok daha zengin ve güçlü olacaktır; özellikle Batshuayi ile birlikte oynayacakları karşılaşmaları merak ettiğimi buraya not düşmeliyim. İrfan Can için de yavaş yavaş özel paragraflar açmanın zamanı geldi sanırım.

Transfer olduğundan bu yana en etkin ve takım oyununa katkı veren pozisyona sivrilmiş görünüyor. Özellikle sağ kanatta Ferdi ile birlikte yarattıkları pas opsiyonları hücumda çeşitlilik oluştururken esas uzaktan attığı goller ve gol paslarıyla İrfan Can Fenerbahçe’yi bir anlamda ipten alan oyuncuya dönüşüyor.

Attila sezon başından bu yana her maça çıkmanın ağır yorgunluğu altında zaman zaman hatalı kararlar verebiliyor. Dün İstanbulspor karşısında kaleci Altay’a döndüğü her pozisyon sıkıntı yarattı. Ancak bu oyuncunun özellikle takımın ofsayt çizgisini oluşturmada omurga olduğunu unutmamak gerekiyor. Tabii bir başka gerçek de “Jesus, acaba şimdi ne yapacak?” ile Fenerbahçe maçlarını izleme ve takip etme heyecanı tüm futbolseverlerin ortak merak duygusu olmasıdır.

Şansal Büyükadan yıldız oyuncuya eleştiri: Öz güveni neredeyse iflas etmiş