12.01.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Galatasaray, Avrupa Şampiyonu olurken, Kopenhag Parken Stadı’nda, Fatih Terim’in 10 metre arkasında tribünlerdeydim. O kupayı, o şampiyonluğu, Fatih Terim’in alın terini unutamam. O maç, o kupa benim meslek hayatımın şeref madalyasıdır. Avusturya-İsviçre 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda finalin kapısından dönerken, Avrupa gazeteleri, “geri dönüşün kralları” diye Türkiye’yi manşete çekerken, o şampiyonayı yerinde izledim. Üstümde Türk Milli Takımı’nın eşofmanı, caddelerde, sokaklarda, kafelerde gururla dolaşıp, keyifle oturdum. Bu şampiyona meslek hayatımın ikinci şeref madalyasıdır. Bu meslekte en itibarlı kurumlardan sayısız ödüllerim var. Ama içlerinde en önemlisi; bu iki şeref madalyası ve ikisinin de altında Fatih Terim’in imzası bulunuyor. Bunu unutamam. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, Fatih Hoca’ya teşekkür borcum var. Ama zamanın ruhu acımasız biçimde çalışıyor. Başarılar, kupalar tarihe geçiyor, kariyere yazılıyor, futbolun dünü geçmişte kalıyor, bugünlere bakılıyor. Futbol dünyası geçmişe saygı, geleceğe sabır göstermiyor. Sadece bugün var. Ne dün, ne yarın, sadece bugün...
Bugünlerin, hatta son yılların, Türk futbolunun sıra dışı hocası Fatih Terim için iyi gitmediği çok açık ortada... Sanki patinaj çekti, eski başarıların çok uzağında kaldı. Buna rağmen, Fatih Hoca’nın kendi camiasında tartışılır hale gelmesi, arkasından dolanılması, pusular kurulması, görevdeyken yeni hoca ile anlaşılması ve finalde bu noktaya varılması, böyle “çirkin” bir vedalaşma yapılması içimi acıttı. Keşke Fatih Hoca, tedavisi bile belli değilken yakalandığı ve ağır şekilde atlattığı Covid’ten kurtulduğu gün, “Hayatı yavaşlatıyorum” deyip bu işi bıraksaydı... Keşke Fatih Hoca, Rosier, Ghezzal, Elneny gibi istediği oyuncular alınmayınca, “Ben yokum” diyebilseydi. Keşke Fatih Hoca, bu radikal ve geleceği olmayan gençleştirme politikasının ortağı olmasa, buna karşı dursaydı. Keşke Fatih Hoca, Galatasaray’ın her büyük başarısında takımda birden fazla usta olduğunu hatırlasaydı. Keşke Fatih Hoca, kendisine yeni yardımcı aranırken, bu kamuoyu ile paylaşılırken, çevresindeki çalışma arkadaşlarının yetkileri alınırken, istifayı basıp gitseydi. Keşke Fatih Hoca, son üç yılın transferlerinde kalıcı bir takım kurabilseydi. Keşke Fatih Hoca, yardımcısı Selçuk İnan’ın “Gelişemiyorsak, değişiriz” açıklamasına izin vermese, ya da sonradan buna bir düzeltme getirseydi. Keşke Fatih Hoca, özellikle son üç yılda “güçlü oyun” için bu kadar fazla transfere izin vermese, mevcut kadrodan güçlü bir oyun yaratabilseydi... Keşke Fatih Hoca, her kötü sonucu hakemlere bağlamasa, yardımcılarını ve futbolcularını buna inandırmasaydı... Bunların hiçbiri olmadı, sadece sevimsiz bir vedalaşma oldu. G.Saray’ın büyüklüğü, Fatih Hoca’nın kariyeri ve büyük katkıları ile örtüşmeyen sevimsiz, duygusuz bir vedalaşma... İlkleri yaşamış ve yaşatmış, Avrupa Şampiyonluğu’nu yakalamış, dört yıl üst üste şampiyonluğa uzanmış, kupalara ambargo koymayı alışkanlık yapmış, göz kamaştıran muhteşem bir kariyer yazmış Fatih Hoca için, bundan sonrası bu müthiş kariyerinden yeme anlamına gelirdi. Bu veda, son derece sevimsiz bir “son nokta” olsa bile, Fatih Terim’in kariyerini koruması, bölünmüş taraftarı kendi yanına çekmesi adına “Hoca” için iyi olmuştur
15 dakikada sattınız
- Göreve gelirken Fatih Terim için “evin sahibi” dediniz...
-Seçimi kazanırken, Fatih Terim’in gücünden yararlandınız...
-Göreve geldiniz, “Fatih Terim ne derse o” ifadesini kullandınız...
-Daha üç-beş gün önce, “Hocanın yanındayız, arkasındayız” diye destek attınız.
-Hocayla üç yıllık büyük proje yaptığınızı söylediniz.
-Bütün bunlardan sonra hocayı 15 dakikada sattınız.
Terim rüzgârı söndürmesin!
Galatasaray’da Fatih Terim dışardaysa, takımın başına gelecek hocanın mutlaka çok kariyerli, tartışılmaz bir isim olması gerekir. Aksi taktirde, Fatih Terim rüzgârı “titrek mumu” göz açıp kapatıncaya kadar söndürür
Galatasaray’da sorular
-İki Rumen futbolcu Cicaldau ile Morutan’a 10 milyon euro bonservis ücreti, eski futbolcu Popescu’nun önerisi ile mi verildi?
-Yönetimde, profesyonel bir menajerlik şirketi ile ilişkisi olan bir yönetici var mı?
-Fatih Terim’in bu menajerlik şirketinden gelen futbolcu tekliflerini veto ettiği doğru mu?
-Altyapıdan A takımına yükselecek futbolculara bir menajerle çalışmaları için dayatma yapıldı mı?
Rezilliğin zirvesi
Türk futbolu için yeşertmeye çalıştığım son umut kırıntılarım da cuma akşamı, kuruyup iflas etti. Cuma akşamı önce Trabzon- Malatya maçını izledim. İlk yarıyı saymıyorum bile, ikinci yarıda en az yirmi defa yere yatıp kıvrandılar. Maç bir türlü akışkanlık kazanamadı. Dura-yata-kalka bir ikinci yarı izledik. Gece Alman Ligi’nde B.Münih - M.Gladbach maçını izlemeye başladım. M.Gladbach dev bir rakip önünde öne geçmesine ve deplasmanda oynamasına, üstelik beş maçtır kazanamamasına rağmen, tek futbolcusu, inanın tek futbolcusu bir saniye yere yatmadı. Bir saniye zaman geçirmediler, çalmadılar. İnanmayan maçın görüntüsünü, tekrarını izlesin. Bir futbolcu bile sahtekarlık yapmadı, kimse yatmadı, kimse feryat-figan çimleri yolmadı. Dört dakikalık uzatma bölümünde bile önde oynayan M.Gladbach’ın tek oyuncusunu yerde görmedik. Süper Lig’e bakın, bir de Alman Ligi’ne bakın... Hadi futbolda geri kaldık, ahlakta, doğrulukta, dürüstlükte niye geri kalıyoruz. Açık; paramızı çalıyorlar, zamanımızı çalıyorlar, umutlarımızı, hayallerimizi, heyecanlarımızı çalıyorlar. Futbol keyfimize ağır darbe vuruyorlar. En kötüsü; halen akıllanmıyorlar, halen önlem almıyorlar. Kimse kusura bakmayacak; rezilliğin zirvesi bu olmalı...
Günahınız büyük
Süper Lig’de bizim yerli hocalar, az sayıdaki yabancı hocalar... Futbolcularınıza “yerde yatan adam istemiyorum” demek çok mu zor? Bu dura-kalka futboldan kendinizi hiç mi sorumlu tutmuyorsunuz? Günahınız çok büyük...
Hakem portreleri
Ali Şansalan: Kesin inandım. Kafasında tilkiler dolaşıyor. İyi hakem olabilir, asla güvenilir hakem olamaz.
Fırat Aydınus: Sana yakıştı mı Hocam... Göre göre kırmızı kartı veremedin. Gözlerin gördü, yüreğin yetmedi.
Mustafa Kürşat Filiz: VAR’daki Mete Kalkavan ile el ele verdi, Başakşehir’in bal gibi golünü yedi.
Zorbay Küçük: Çok iyi gidiyordu, Gaziantep-Karagümrük maçında pusulayı şaşırdı.
Arda Kardeşler: Galatasaray seyircisinin baskısı altında kalmadı, eyyam yapmadı, iyi maç yönetti.
Adam mı öldürdüler!
Ortada korkunç bir şüphe var. Maçlarda hata yapan ve o maçın sonucuyla oynayan hakemler 2-3 hafta dinlendirilip yeniden görev almaya başlıyorlar. Normal bu... Anormal olan; Rize- Galatasaray maçında Rizespor’u yakan maçın hakemi Ali Palabıyık ile VAR hakemi Galip Bitigen’in tam 10 haftadır maç alamaması... Ne oldu? Bu iki hakem adam mı öldürdü? Ortada kan davası mı var?
Alkışlanan goller
-N’Diaye (Göztepe / 3.golü) Gökhan İnler (Adana Demir) Eysseric (Kasımpaşa) Süleymanov (GZT Giresun) Emirhan (Beşiktaş) Figueiredo (Gaziantep) Cornelius (Trabzon) Caiçara (M.Başakşehir)
Dikkat çekenler
Ertaç (Malatya): Bu kötü giden takımda bir maç değil, her maç iyi...
N’Diaye (Göztepe): Attığı 3 golle bir sezonun acısını bir maçta çıkarttı.
Pohjanpalo (Ç.Rize): Hava toplarında affı yok. Buldu mu atıyor.
Batshuayi (Beşiktaş): Beş gol atardı, bir penaltı golü atabildi.
Löw de Jesus da adam edemez
Fenerbahçe takımının üstünde sanki ölü toprağı var. Tam bir skandal görüntü... Bu ölü takımı, emekliliğini ilan etmiş Löw de, 70’ine dayanmış Jorge Jesus da adam edemez. Başkan Ali Koç, bu ikilide ısrar ediyorsa, yeni bir hayal kırıklığının tohumlarını ekiyor demektir
Fazla söze gerek yok
Fenerbahçe Divan Kurulu üyesi olan, varlığından onur duyduğum, tıp profesörü değerli bir dostum var. WhatsApp grubumuzda aynen şunları yazdı: Bir hoca ile yıllar geçecekti, 3 hoca ile bir yıl geçmiyor. Fazla söze gerek yok... Fenerbahçe gerçeği budur.
İki elim yakanızda olur!
Beşiktaşlı Emirhan, takımda 12 eksik var diye şans bulmamalı... Beşiktaş tam kadro olduğunda bile bu formayı öncelikli giymeli... 12 eksik geri döner, Emirhan kulübeyle giderse, bir futbol yorumcusu, bir futbol seyircisi olarak iki elim yakanızda olur.
Güneş, Beşiktaş’a hayırlı olsun
Aldığım haberin doğru olduğuna inanıyorum. Öyle yöneticilerden falan değil, ama gelişmenin içinde olanlardan aldığım haber... Zaten sürpriz bir haber değil... Şenol Güneş, Beşiktaş’a hayırlı olsun. Yeni sezonda takımın başında görürsünüz.
Acının tarifi yok
Zamansız ölümün acısı tarifsiz oluyor. Türk futbolunun ve Konyaspor’un milli oyuncusu Ahmet Çalık’ın sabah gelen ölüm haberi, önce ailesi, sonra futbol dünyası için çok ağır bir darbe oldu. Açıkçası kader çok zalim davrandı. Acının tarifi yok... Önce kendine, sonra bize çok kötü çalım attın Ahmet... Işıklar içinde uyu, mekanın cennet olsun Ahmet...