26.01.2016 - 09:05 | Son Güncellenme:
Hoffenheim mucizesinin mimarı olarak, alt lig ekibini Bundesliga'nın gediklisi haline getiren Ralf Rangnick, bir başka imkansız görevi 2012'de kabul ederek Red Bull Leipzig ve Red Bull Salzburg'un sportif direktörü oldu. 4. kümede devraldığı Leipzig'i Bundesliga 2'nin lideri yapan Alman efsane, başyapıtı olarak gördüğü projeyi ve kendi tabiriyle 'Armani modeli Ati'nin Almanya'ya geliş hikayesini ilk kez Sabah Gazetesi'ne anlattı.
Atınç Nukan'ın geliş sürecinden performansına tüm detayları Rangnick şöyle anlattı:
TRANSFERİN ŞİFRESİ TERZİC
Bir scoutum Slaven Bilic'in Beşiktaş'taki yardımcısı Edin Terzic'i övünce onunla Salzburg'da buluşmak için sözleştik. Sohbette Türkiye'de en iyi 3 genci sorunca Ati'nin (Atınç Nukan'a taktıkları lakap) adını verdi. Ben de "Madem öyle, kendiniz niye oynatmadınız" dedim. O da "Türkiye'deki büyük kulüplerde bu çok kolay değil. Kadro üzerinde etkili olmak isteyen, kimin oynayıp oynamayacağına karışmak isteyenler var" dedi. O sırada Bilic'in sezon sonu West Ham'a gidebileceğini anlatınca, "Peki niye oraya almıyorsunuz" diye devam ettim. O da yüzde 70 milli kuralını geçemediğini söyledi. Daha sonra videolarını izleyerek takibe aldık.
ARMANİ MODELİ GİBİ ÇOCUK!
Atınç'a baktım, 1.96 metre boy, Armani modeli gibi bir fizik... Onu TV'de görmek bile etkileyici, fiziksel performansı inanılmaz. Kendi kendime dedim ki, 'Aman tanrım, Almanya'daki kızlar onu ilk gördüğünde ne düşünecek!' (Gülüyor). Biz yazılımını oluşturmaya çalışıyoruz ama donanımı gerçekten inanılmaz. 1.96 metre boyundaki birine göre yavaş da değil, hatta o boya göre gayet hızlı. Sol ayaklı, hava toplarında güçlü. Bir stopere göre tekniği de iyi. Bunlar, dünyada stoper arayan tüm kulüplerin istediği özelliklerdir. Yapması gereken tek şey düzenli oynaması, mümkün olan en iyi koşullarda ve seviyede antrenman yapması... Birisinin de onun donanımına en uygun yazılımı hazırlaması.
FELSEFEMİZ: 6 SANİYE
Bizim oyun felsefemiz farklı, daha çok sprinte dayalı oynuyoruz. Daha talepkar bir oyun demeyeceğim ama bir felsefemiz var: 6 saniyede topu geri kazanmalıyız. Bunun için de oyuncular sprinter olmalı ve pres yapmalı. Atınç'ın ilk idmanını hatırlıyorum, 30 dakika sonra tamamen nakavt olmuştu. Sudan çıkmış balık gibiydi (Gülüyor). Adaptasyonu birkaç hafta sürdü, iki ay sonunda çok daha iyiydi ama diz sakatlığı onu tekrar geriye attı. Çalışıp tekrar toparlandı ama bu sefer de iyi bir seri yakalamıştık ve onu biraz beklettim. Sabırsızdı, 'Bana şans ver' deyip duruyordu ama ona 'Beklemelisin' dedim. Duisburg'a karşı galibiyet golü atması onun için çok duygusaldı. Son iki maçta da iyi oynadı.
BONSERVİSİNİ CEPTEN VERİRDİM
Bay Mateschitz'le 2012'de anlaşırken ona, "Eğer senle çalışacaksak senin paranı kendi parammış gibi harcayacağım" dedim. Ben de bunun karşılığında yaptığım her işte kendime soruyorum, 'Kendi param olsa bu kadar verir miydim' diye… Örneğin Ati için söyleyeyim, cebimde 5 milyon Euro olsa yine onun için bu parayı verirdim çünkü hem ona oyuncu olarak inanıyorum, hem de finansal olarak doğru bir yatırım. 3,5 yıl sonra büyük bir kulüp kapımızı çalarsa, Ati de gitmek isterse verdiğimizden çok daha büyük paralar kazanacağız. Eğer onun elimizde 1-2 sene geçirdikten sonra ne seviyeye geleceğinin hayalini kurmasam ve bundan çok daha fazla edeceğine inanmasam almazdım. Ati düzenli oynadığında onun market değeri inanılmaz artacak. Onu satın alma sebebimiz bu değil ama bana neden bu kadar parayı gözden çıkardığımı soruyorsan cevabım şu olur: Sana komik gelebilir ama biz Ati'yi çok ucuza, kelepir fiyata aldık! Elbette bunların hepsi nasıl gelişeceğine bağlı… İngiltere'deki tüm kulüpler onun gibi bir stoper arıyorlar.
ATINÇ'IN AYAĞINA GİTTİM!
Transferin zor tarafı Atınç'ı ikna etmekti. Türkiye'den ayrılmaya hazır değildi. Leipzig hakkında hiçbir şey bilmiyordu ve bir 2. Lig takımına transfer olmak istemiyordu. Onu Leipzig'e davet ettim ama gelmedi. Ben de Leipzig'i ona götürmek zorunda kaldım! (Gülüyor) İstanbul'da 2 gün kaldım, Atınç'la da 5 saat konuştuk. Almancada 'çetin ceviz' derler. İlk birkaç saat tamamen gönülsüzdü. Bense hayır cevabını kabul etmek için hazır değildim! (Gülüyor) Ona, "Beşiktaş'ta gelecek sezon daha çok oynayacağını düşündüren şey nedir" diye sordum. Sonunda her şey güzel oldu, şu anda mutlu gözüküyor.
İNGİLİZLER BU İŞİ BİLMİYOR
Bournemouth bu hafta bir santrfor için 16 milyon Euro bonservis ödedi. Derby County, Middlesbrough gibi takımlar Bayern Münih'in 3 katı TV parası almanın eşiğindeler, yılda 120 milyon Euro alacaklar. İngilizler finansal olarak farkı açıyor ama sorunları bence şu: Kulüplerin scouting departmanları iyi değil, iyi olsa bile teknik direktörler araştırma ekibinin önerdiği oyuncuları almayabiliyor. Scouting ekiplerinin önerdiği oyuncular yerine hoca çıkıp, "Hayır, ben şu 30 milyon Euro'luk stoperi, 45 milyon Euro'luk santrforu istiyorum" diyebiliyor. Ati gibi genç oyuncular için İngiltere çok zor bir yer. Chelsea, Manchester City gibi kulüpler 16, 17 yaşındaki gençleri alıyor ama hiç şans bulamayacaklar. Daha sonra Vitesse gibi kulüplere kiralıyorlar. City gibi kulüplerin genç oyuncuları alması milyarderlerin pul koleksiyonu yapması gibi… "Bakın, koleksiyonum ne kadar güzel" diyorlar ama onlara hiç şans vermiyorlar.
MODERN STOPER OLACAK
Futbol gibi bir takım sporunda ofansif mantaliteyle savunma yapmayı öğretmek farklı bir iş. Bizim stilimiz agresif, presçi bir oyun. Onun için yeni bir felsefe. Avrupa'daki birçok takım böyle oynamıyor. Bence modern bir savunmacı böyle oynayabilmeli. Bence Ati aynı zamanda zeki de birisi. Türkiye'de ekonomi okuyormuş, onunla 1 saat konuşunca aynı zamanda akıllı bir çocuk olduğunu anlıyorsunuz.