BasketbolÖzel diyemem daha da ötesi!

Özel diyemem daha da ötesi!

19.06.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanlığı, THY Euroleague ve Spor Toto Basketbol Ligi şampiyonu Fenerbahçe'de başarının mimarı Zeljko Obradovic üç kupayı şöyle yorumladı: "Özel diyemem daha da ötesi"

Özel diyemem daha da ötesi

ÜMİT AVCI - RÖPORTAJ

Haberin Devamı

Euroleague şampiyonluğu sonrasında düzenlenen medya gününde bana Türkiye’nin dört bir yanındaki meydanlarda finali izleyen insanların fotoğrafları gösterildi. Bu gerçekten inanılmazdı.Onları görmek, özel değil, özelden de öte bir şeydi. Yeni bir jenerasyon ve yeni bir Fenerbahçe taraftarı oluşturduk. 7-8 yaşında küçük bir çocuğun gelip oyuncularımla ya da benimle fotoğraf çektirmesi her şeyi anlatıyor. Final-Four sayesinde yeni basketbolcular çıkabilir, çocuklar basketbola başlayabilir, bu inanılmaz bir şey.
Fenerbahçe muhteşem bir sezonu geride bıraktı. Cumhurbaşkanlığı Kupası ile başladığı sezonu bir Türk takımının tarihte ilk kez kazandığı Euroleague şampiyonluğu ile sürdürürken, Spor Toto Basketbol Süper Ligi’nde de başarılarını taçlandırdı. Bu müthiş hikayenin mimarı Zeljko Obradovic, 3 kupanın önünde gururla poz verirken, hem bu tarihi sezonun formülünü, hem de gelecek için düşüncelerini anlattı...
Fenerbahçe’nin basketbolda, en büyük hedefine ulaşarak Euroleague şampiyonluğunu yakaladığını belirten ve bunu korumak için daha iyi olmaları gerektiğini vurgulayan Obradovic, “Bu seneki tecrübelerimizden faydalanacağız ama şunu biliyoruz ki, tüm takımlar artık Avrupa Şampiyonu’na karşı oynayacakları için ekstra motivasyonla sahaya çıkacak. İlk yapmamız gereken önce önümüzdeki senenin takımını kurmak, ardından da tüm oyuncuların beynine herkesin bize karşı büyük bir motivasyonla oynayacağını kazımak. Önümüzdeki sezon bu yılkinden çok daha iyi olmamız gerekiyor” dedi.
Özel diyemem daha da ötesi
‘Düşüş olabilirdi’
Final - Four sonrası herkesin bir düşüş beklediğini ve bunun da normal olduğunu vurgulayan başarılı çalıştırıcı, “Sorgusuz sualsiz bu oyuncuların karakteri ile ilgili diyebilirim. Daha az süre alan oyuncuların daha fazla katkıda bulunması önemliydi, özellikle çeyrek finaldeki TOFAŞ serisinde bunun artısını yaşadık. Yabancılar içindeki rotasyon da bize güç verdi. Bütün oyuncular bu takımın ne kadar önemli olduğunu, ne kadar katkıda bulunmaları gerektiğini de anladılar. Normalde Final-Four gibi bir organizasyon sonrası kesinlikle düşüş olur ama oyuncularımla gurur duyuyorum, play-off’larda müthiş oynadılar” diye konuştu. Türkiye’de geçirdiği 4 yıl içinde çok büyük mutluluklar yaşadığını anlatan Obradovic, kendisi için çok farklı olan bir anı şu şekilde anlattı;
“Euroleague şampiyonluğu sonrasında yine burada düzenlenen medya gününde bana Türkiye’nin dört bir yanındaki meydanlarda finali izleyen insanların fotoğrafları gösterildi. Bu gerçekten inanılmazdı. Onları görmek, özel değil, özelden de öte bir şeydi. Özellikle gençler ve çocukları görmek, onlar için bir şeyler yapabilmek çok önemli. Final-Four sayesinde yeni basketbolcular çıkabilir, çocuklar basketbola başlayabilir, bu inanılmaz bir şey. 13 yıl süren Panathinaikos hayatımda da hep anlattığım bir şey vardı, burada da olan bir şey bu; Yeni bir jenerasyon ve yeni bir Fenerbahçe taraftarı oluşturduk. 7-8 yaşında küçük bir çocuğun gelip oyuncularımla ya da benimle fotoğraf çektirmesi her şeyi anlatıyor.”
‘Oyunculardan yana olacağım’
FIBA’nın sezon içinde de oynatmak istediği milli maçlara, Euroleague’in bünyesindeki oyuncuların gitmesine izin vermeyeceği açıklamalarına değinen Obradovic, “Oyuncular için çok zor bir durum ve ben ne olursa olsun onlardan yana olacağım” diye konuştu.
Avrupa Basketbolu’ndaki ikilemle ilgili soruyu da yanıtlayan Obradovic şunları söyledi;“Çok zor bir durum. Ben kendi ülkemin milli takımının başındaydım. Milli Takım oyuncusu ve antrenörü olmak kadar güzel bir şey olamaz. Her zaman da oyuncularıma milli takımlarınıza gidin derim. Bu çok zor bir durum olacak.
Özel diyemem daha da ötesi
Euroleague’in mevcut düzeni var. Milli takımlar da oyunculara gelin diye baskı yapacak ve onlar için çok zor bir durum doğacak. Ardından da NBA’dekiler gitmek zorunda değilken neden Avrupa’dakiler gitmeli gibi bir ikilem ortaya çıkacak. Oyuncular gitti diyelim ve orada sakatlandı. Bunun için bir sigorta olacak mı? Bir oyuncu milli takımda sakatlandı ve 9 ay oynamadı, onun kontratını kim ödeyecek. Oyuncuların mutlaka pozisyonlarını ve durumlarını anlamaları gerekiyor. Oyuncular Birliği kurmalılar. Kendilerini korumak için.
Euroleague Komisyonunu bir üyesiyim artık ve orada önereceğim ilk şey de bir oyuncular birliğinin kurulması; haklarını korumak için onlarla birlikte çalışacak avukatların ve bir ekibin olması. En büyük haklarından bir tanesi de sezon içinde dinlenmektir. Minimum bir dinlenme vakti olması gerekiyor. FIBA gibi bu takvimi yapan kişiler oyuncuları düşünmüyorlar. Ben antrenör olarak her zaman oyuncuların yanında olacağım.”
Geçtiğimiz sezon kadrolarına sadece iki takviye yaptıklarını, gelecek sezonla ilgili planlarının ne olduğunu sorduğumuz efsane çalıştırıcı, “Gençlerimizin tecrübe kazanmış olması bizim için bir artı. Bu sezon Eurobasket var. Hazırlıklarda eksik olacağız. İlk tecrübemiz değil, önceden de yaşadık. Belki yine oynamayan takımlardan yabancı getirebiliriz” yanıtını verdi.
‘Bu formayı giyen her şeyini verecek’

- Takımın dağılma endişesi var mı, oyuncular çok üst seviyelere çıktı ve ciddi teklifler gelecek?
“Hayatımızın bir parçası bu. NBA’in verdiği rakamlarla bir yere kadar savaşabiliriz. Ondan sonrası kişisel kararlar olur. Tamamen oyuncunun kararı, değerlendirmesi lazım. Şu anda elinde neler var, oraya giderse ne kazanacak, neleri kaybedecek... Örneğin Sergio Llull’a da teklif geldi ama o gitmemeye karar verdi. Fenerbahçe her zaman oyuncularına verebileceği en iyi kontratları vermeye çalışıyor ama bizim de bir limitimiz var onu aşmamamız gerekiyor. Elimizde bazı isimler vardı bazı kulüpler iki katını teklif etti ve onlar gitti, bunun için ağlayamayız. Çünkü bir limitimiz var ve çılgınca harcamalar yapmamamız gerekiyor. Gerçek bu; başkası daha yüksek rakamlar verecekse yapacak bir şey yok. Şunu söyleyebilirim, gelecek sene Fenerbahçe’de kim olacaksa, içindeki her şeyi verecektir ve o ruhu taşıyacaktır.”
Saygı ve güven!
- Obradovic sahada çok sert bir antrenör. Bağırıyor, fırça atıyor... Ama buna rağmen oyunculardan büyük saygı görüyor. Bu nasıl olabiliyor?
“İlk başlangıçlar biraz zor olabiliyor. Ne kadar uzun birlikte çalışır ve birlikte kalırsanız daha kolaylaşır. Birbirinizi anladığınızda saygı ve güven oluşuyor. Artık anlıyorlar ki ben onlara maç esnasında bağırırsam, hem kendilerinin hem de takımın iyiliği için yapıyorum. Sonrasında hemen bitiyor. Zaten onu düşünecek vaktiniz de olmuyor.”
Özel diyemem daha da ötesi
‘Sakın korkma’
Türk oyunculardaki eksiklik özgüven mi, bunun için ne yapılmalı?
“Benim onlara olan güvenimden, onlarda da olursa çok mutlu olurum. Bu özgüven antrenmanlardan, sahaya girip kararlı olmaktan gelir. Sana verilen her fırsatı sımsıkı tutman ve kaçırmaman lazım. Bu sadece basketbol için geçerli değil, her şeyde böyle. Al ve korkma. Sakın korkma.”
‘TBF’yi tebrik ediyorum’
Türkiye Basketbol Federasyonu gelecek sezon Gelişim Ligi kurulacağını açıkladı, Türk oyunculara faydası olacağını düşünüyor musunuz?
“Kesinlikle faydalı olur. Federasyon bu kararı almadan önce de biz burada her hafta gençler süre alsın diye bir hazırlık maçı yaptık. Haftada iki Euroleague maçı oynadığımız bir program içinde bunu yaptık ve resmi yaptık. Hakemler de vardı diğer tüm resmi maçlardaki etkenler de. Ben benchte durup, maçı yönettim... Federasyonu bu kararı için benim sadece tebrik etmem gerekir. Biz de çünkü böyle şeyler yapıyoruz. İkinci ligden veya yurtdışından bizimle oynamak isteyen birçok takım bulduk. Başlarda oyuncularımız çok ciddiye almadılar bunu ama uyardım onları. Burada oynamanız gerekiyor ki, gerçek maçlarda da süre bulabilin dedim ve ciddiyeti artırdık.”
‘Teşekkürler Ömer Onan’
“Bize destek olan herkese teşekkür ediyorum. Özellikle taraftarlarımıza. Onlarsız hiçbir şeyin anlamı yok. Bir de Ömer Onan’ı unutmamamız gerekiyor. Bu başarıda çok büyük payı vardı. Bu kadroyu sezon başında hazırlarken, Ozan Balaban, Maurizio Gherardini ve bizimle birlikte o da vardı, çok büyük katkısı bulunuyor. Onu unutmamamız lazım.”