Galatasaray’ın bu sezon iki hedefi var; birincisi ligi beşinci bitirmek, ikincisi Türkiye Kupası’nı kazanmak. Bu hedeflerin bir tanesinin UEFA’nın verdiği cezanın bitmesi için gerçekleşmesi lazım. Futbolcular Kasımpaşa maçına bunu düşünerek kazanmak için çıkmışlar. Bilhassa ikinci yarı sahada çok koşan, mücadele eden, hırslı, rakibine pozisyon vermeyen bir Galatasaray seyrettik. Bu sezon iyi bir takım karşısında ilk defa böyle gayretli bir Cim-Bom vardı.
Kasımpaşa zor bir rakip ve onların da hedefi beşincilik. İlk yarı gol pozisyonu olarak Galatasaray’dan daha iyiydiler. Bilhassa Koray ve Semih’in arkasına atılan uzun toplarla etkili oldular. Del Valle, Scarione ve Eren Derdiyok girdikleri gol pozisyonlarını değerlendiremediler, bazı gol vuruşlarını da yine kalesinde devleşen Muslera kurtardı.
İkinci yarı sahada çok iyi bir ev sahibi ekip vardı. Rakibini resmen sürklase etti. Linnes ve Carole’a Selçuk ve Emre de ayak uydurunca rakibine gol pozisyonu vermeyen, oyunu kontrolünde tutan, hele Umut girdikten sonra rahatlayan, Podolski’yle goller bulan bir takım hüviyetine büründüler. Umut ekstra bir futbolcu değil, şu anki takımın tek santrforu. Umut ile Podolski beraber oynadığı zaman Alman futbolcu markajdan kurtuluyor, kendini kaybettiriyor, gelen isabetli ortalarda da sahneye çıkıp gol atıyor. Hollandalı hocanın yaptığı en doğru hareket, Bilal’i çıkarıp Umut’u oyuna almasıydı.
Çok eleştirdiğimiz Linnes defansif anlamda iyi bir maç çıkardı. Önünde oynayan Sabri şu an için tam hazır olmamasına rağmen sahaya koyduğu iyi mücadeleyle takımına büyük katkı sağlıyor.
Sarı-kırmızılıların ikinci golünü yan hakem ofsayt diye iptal etti. Sabri gidip hakemlere itiraz etmese belki de hakemler nizami golü vermeyeceklerdi. Kendisi bir kaptan gibi takıma yararlı oluyor. Ama Selçuk oyundan çıktıktan sonra kendisine uzatılan kaptanlık bandını takmaması da çok büyük ayıp. Sonuçta takımın Kasımpaşa maçında ortaya koyduğu performans devam ederse ligi beşinci bitirmek sürpriz olmaz.