Ne demeli bu maç için... Şu iyiydi, bu kötüydü demek için biraz geç olmadı mı! Atı alan Üsküdar'ı geçti, Fenerbahçe de işi bitirdi.
Peki ya Kardemir Karabük? Avrupa şansı olunca, en azından Fenerbahçe'den daha fazla maça asılmaları için bir neden vardı sanki... Üstelik, Galatasaray ile birlikte ligin en az gol yiyen takımı olarak gövde gösterisi yapmıştı bu maça kadar... Ama kağıt üzerindeki gerçekler, saha üzerinde farklı oluyor.
Fenerbahçe, şampiyonluğu garantilemenin ve taraftarıyla bu güzel olayı kutlayacak olmanın güzellikleriyle maça başladı. Sarı-lacivertliler çok rahat, kendisine güvenen ve evinde oynamanın cesaretiyle daha bir istekliydi.
Hele ilk 20 dakikalık bölümünde bulduğu 10 şut ve bunlardan 7'sinin isabeti de, sarı-lacivertlilerdeki akıcılığı daha güçlü destekliyordu. Üstelik bu süreçte Karabükspor'un bir şut bile çıkaramaması, konuk ekibin acziyetinden başka bir şey değildi.
Fenerbahçe açısından "şu çok iyiydi, bu kötüydü" diyebileceğimiz bir ortam yok. Ama şunu söyleyebiliriz, Sow daha rahat pozisyon buldu, Caner ikinci bir sol açık gibi ileride kaldı. Emre Belözoğlu, sükunetini koruduğunda ne kadar da verimli, kaliteli ve klas bir isim olduğunu gösterdi. Emre ne kadar daha yeşil sahalarda kalır bilemeyiz ama futbolseverler onu bu haliyle seviyor. Meireles'in futbolu her geçen gün daha da iyiye gidiyor, kalite kokuyor. Onun bu hali, Fernandes'in bulunmadığı Portekiz Milli Takımı'nda neden oynadığının bir kanıtı değil mi sizce?
Üç gol az bile kaldı. Fenerbahçe'nin 17 şutu bulunurken, rakibinin 2 şutundan birinin kaleye ulaşması, Karabük adına şu yönden olumluydu: En azından yüzde 50 isabet sağladılar!
İkinci yarı için söyleyecek bir şey bırakmadılar! Şu attılar, tutmadı. Pas yaptılar olmadı. Zaten olsa da, olmasa da ne fark ederdi ki... Fenerbahçeli için esas zevk, ezeli rakiplerine karşı gövde gösterisiydi. Gol olmuş, olmamış kimin umurunda!
Edilen küfür ayıp, yapılan küfürlü tezahürat gereksizdi.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, "Adam sende" diyerek, cezalı olmasına rağmen makamındaydı. İstese kendini saklayamaz mıydı? Bal gibi yapardı. Ama belli ki bu da şovun bir parçasıydı.
Hele Galatasaray Teknik Direktörü Mancini'nin taktik kağıdını taklit etmeleri ise güzel bir zeka ürünüydü. İşte futbol, bu güzelliklerle güzel...