Mustafa Anıklı

Mustafa Anıklı

mustafa.anikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne güzel de görünüyordu takım halinde pres, rakibe kale önünde baskı ve Southampton’un kendi yarı sahasından çıkmasına engel olmak... Çok fazla değildi ama, mentalite açısından güzeldi hiç olmazsa...
Beşiktaş, Almeida’dan başlayıp, Fernandes, Olcay ve Gökhan ile İngilizleri ısırırken, sürati yoktu. Ancak bu da kazanılabilecek bir meziyetti hiç olmazsa... Bu düşünce içinde maçın ilk yarısını izlerken, Ersan Gülüm’ün de nasıl olsa kulağının çekilebileceğini düşündük. Bekte yer alan bir futbolcunun, çalımlarla ileri çıkması, adam geçmeye çalışmasının fantezi futbolda bile yeri yoktu çünkü... Hani bu maçı Malaga izlese, “Ersan’ı istemekle hata mı yaptık acaba?” diye düşünebilirdi.
Pedro Franco, Ersan’ın kademesine girip, hatasını örtmesinin yanında, kendi görev bölgesinde de iyiydi. Kendinden emin, bileğine hakim... Tek eksiği Sivok ile henüz tam uyum bulamamasıydı.
İlk yarıda böylesine bir görüntü varken, ikinci devrede ise Beşiktaş, kabak çiçeği gibi açıldı. Yedek kulübesini görmesek, “Samet Aybaba’nın Beşiktaş’ı” diyebilecektik. Pozisyon bulan, gol atan Kartal, aşırı özgüvenden kaynaklanan bir hata mıdır, yoksa mazinin bir hatırlatması mıdır bilmem golü kalesinde gördü. Beşiktaş, geçen yılki kimliğine dönerek, kişisel hatalar yaptı, rakibe boş alan bıraktı, goller arka arkaya aktı. Bu skor, Southampton için aldatıcı olmasın. Aksi takdirde geçen sezonkinden çok daha kötü duruma düşebilirler. Zira hiç bir takım Beşiktaş kadar kendilerine gol şansı vermez.