Riva'ya pikniğe bile gidemiyorlar!
A Milli Takımı'nda yeni bir değişim süreci başladı. Birçok kişinin düşüncesinin aksine, Kuntz, "sistem" için yola çıktığında başarılı olabilecek donanıma sahip bir isim... Sepp Piontek, A Milli Takımı'nda hiç başarılı olamadı, 26 maçtan, sadece 4 galibiyet çıkarabildi. Piontek; San Marino, Bulgaristan, Danimarka ve Lüksemburg'u yenebildi. Faroe Adaları bile Türkiye ile berabere kaldı. Ama onun döneminde Türk futbolu adına öyle bir jenerasyon yakaladı ki! Türkiye'yi 9 bölgeye ayıran, hiç kimsenin adını bile duymadığı futbolcuları ay-yıldızlı takıma kazandıran bir yapıdan söz ediyoruz. Önce, 9 bölgenin en iyileri seçilir, ardından da, onların arasından "en iyiler" milli takımları oluştururdu.
Bugün de belki, buna benzer bir sistem var, ama bugün neden en alttan gelenler yok? O gün Akdeniz Oyunları'nda başarılı olan, Piontek'in yardımcısı, bugün Türkiye'ye tek Avrupa şampiyonluğu getiren Fatih Terim'di. O gün Kilimli'den, Soma Linyit'ten, Balıkesir'den gelen futbolcular ay-yıldızla buluşuyordu, bugün dört büyüklerin altyapısına uğramayan isimlerin milli olması çok zor... Az Bursa'dan, biraz Altınordu'dan, biraz da gurbetten... O gün, menajerlik denen -her menajer için aynı söz söylenemez ama...- soygun düzeni, rant sistemi de yoktu. Bugün belli başlı menajerleri arkasına alamayan genç, bırakın TFF'nin milli takım tesislerine uğramayı, Riva'da pikniğe bile gidemiyor belki...
Geleceğin TFF Başkanı olabilir
Hamit Altıntop, A Milli Takımı için bir şans... Sporculuğunda literatüre "Çelen hareketi"ni sokan, bugün Cimnastik Federasyonu Başkanı olarak adeta devrim yapan Suat Çelen'in başarısı futbolda neden yaşanmasın ki... Belki de geleceğin Futbol Federasyonu Başkanı Altıntop... Heyecanı yüzüne o kadar yansıyor ki... Hep, "Futbolu futboldan gelenler idare etsin" denmiyor muydu? İşte kalite, karizma, yetkinlik, kariyer ve donanım... Bayern Münih'in suyunu içmiş, Real Madrid'de İspanya'nın havasını koklamış bir dev isim... Sadece biraz süreye, rahat bırakılmaya ve yardıma ihtiyacı var. Altıntop'u bazılarından ayıran, bence, çok daha önemli bir unsur var! Alman futbolunda yıldızlaşmasına rağmen "Ay-yıldız"ı koşulsuz kabul etmesi, pazarlık konusu etmemesi... Başka milli takım seçimi tabii ki tercih meselesi ama "hiç sevenle sevmeyen" bir olur mu? Kıyas kabul etmez.
Demek ki iş, Metin Tokat'ta değilmiş
Hakem olmak, hâkim olmak, hekim olmak çok zor... Üçü de, hem karar vermek hem de gerektiğinde kendi yorumlarını katmaları gerek... Zaten bu işi en iyi yapanlar, ön planda olmuyor mu? Ama Türkiye'de, futbol hakemliğinin içi boşaldı. Yıllar boyunca pamuklara sarılarak büyütülen Cüneyt Çakır da sorgulanmaya başladı. Tabii konumuz ne Çakır ne de Milan'ın feryadı... Konu; Ali Palabıyık'ın yönetim tarzı... Ne İsa'ya yaradı ne Musa'ya... Beşiktaş-Adana Demirspor maçında da tartışıldı, Çaykur Rize-Galatasaray karşılaşmasında da...
Demek ki, ya kötü hakem ya da formsuzdu. Ya da ısrarla göreve gönderenler... Geçen sezon atamalardan şikâyet edenler, Metin Tokat'a el çektirenler, şimdi çok mu mutlu? Daha da geri gidelim; Yusuf Namoğlu beceremedi, Zekeriya Alp yapamadı, o olmadı, şu bilemedi... Demek ki iş kişilerde bitmiyor. Biraz sistem üzerinde çalışmak gerekiyor.
Ceza tayinine yer olmadığına...
Metin Korkmaz... Hem futbol menajeri hem de Adana Demirspor'da yönetici olunca, 23 Temmuz 2020 tarihinde, PFDK tarafından bir yıl hak mahrumiyetiyle cezalandırıldı, 25 Temmuz'daki Tahkim Kurulu'nun toplantısında da onandı. Buraya kadar bir şey yok... Takvim yapraklarında bir yıl tabii ki geçti. Ancak talimatta, "İki sezon arasında geçen dönemler hak mahrumiyeti cezalarının infazında hesaba katılmaz" deniyor.
Tam tarihini bilemiyoruz ama Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Müşavirliği, Metin Korkmaz'ı Gaziantep maçında "cezaya uymaması" nedeniyle Disiplin'e sevk ettiğine göre, demek ki bitmemiş. Bunu değerlendiren Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, kısa kararında şu ifadeyi kullandı: "ADANA DEMİRSPOR A.Ş. idarecisi METİN KORKMAZ hakkında, hak mahrumiyeti cezası devam ederken stadyumda bulunmasından dolayı Kurulumuza sevk yapılmış ise de; isnat olunan disiplin ihlalinin unsurları oluşmadığından CEZA TAYİNİNE YER OLMADIĞINA..."
Bu şu demek;
- Metin Korkmaz statta yer almamıştır. Onun statta yer aldığını yazan temsilci, raporunu doğru doldurmamıştır.
Ya da...
- Evet, Metin Korkmaz stattadır ancak cezası tamamlandığı halde Hukuk Müşavirliği bunu atlamış ve Disiplin'e yanlış bir şekilde sevk etmiştir.
Belki de Korkmaz, "Bir arkadaşa bakıp çıkacağım!" diye stada girmiş, o sırada yakalanmıştır
Bülent Korkmaz ve Cikalleshi
Bülent Korkmaz, Konyaspor'da çok iyi bir ivme yakalamıştı. Geçen sezonun başında yeni bir kadro oluşturuluyor, en azından üst sıralarda yer bulabilmesi amaçlanıyordu. Ama ne oldu? Yeşil-beyazlı yönetim, hocasına sormadan Cikalleshi'yi transfer etti. Korkmaz, birçok hocanın yapamadığını yaptı; "Yokum" dedi. Yönetime, "Siz aldınız, siz oynatın" diyerek çekti, gitti. Kendince prensipleri olan bir hoca Bülent Korkmaz... Saygı duyulmalı... Bugün Alanyaspor'un başında... Son rakibi de Konyaspor oldu. 87. dakikada yine Cikalleshi ile yolları kesişti. Awaziem bu futbolcuya topu kaptırdı, ardından da gol geldi. Futbol dünyası ne kadar küçük değil mi?
Kariyerinin utanç sayfası
Antalyaspor ile Ersun Yanal'ın yolları sonunda ayrıldı. Sonunda diyorum, Güney ekibi, Yanal ile devam edebilmek için çok çabaladı. Ancak Ersun Hoca bir türlü gereken katkıyı yapamadı. Çok kötü bir durum... Şampiyon bir hoca, Antalyaspor'un başında 14 galibiyet alırken, 16 mağlubiyetle defteri kapatıyor. Daha yolun başında olduğu dönemde bile, böyle bir kara sayfa yaşamamıştır Ersun Yanal...
Zaten şampiyonluğun ardından doymuşluk yaşadı Yanal... Ne Trabzonspor'da ne de Fenerbahçe'de dikiş tutturabildi.
Yazık oldu.