Koeman geldi, olmadı; Erol Bulut geldi, rahatı bulmadı. "Bizim çocuk" dedikleri Emre Belözoğlu görev aldı, "çırak" çıktı. Pereira işe başladığında, "En iyisi bu... Ligi bilen, Fenerbahçe'yi bilen biri" diyenler, Portekizli teknik adamın, Çin'de rüştünü ispat ettiğini mi düşünüyorlardı acaba? Ya da Pereira, Türkiye'den ayrıldıktan sonra ne yaptı da, yeniden Fenerbahçe'yi hak etti! Veya Fenerbahçe böyle bir durumu hak etti mi?
10 maçlık Süper Lig macerasında 6 galibiyet, 3 yenilgi gördü Pereira ve Fenerbahçe... Hangi Fenerli bu başarı ortalamasıyla övünüp, Alanya yenilgisinden sonra, "İyi oynadık ama..." diyebilir? Aldığın 6 galibiyetin yüzde 50'si kadarında boyun bükersen, "Rakip yarım puanı bile hak etmedi" diyerek dudak bükersen, sarı-lacivertli yöneticiler bir gün kulağını büküp yollarsa şaşırmaman gerekir.
UEFA Avrupa Ligi'ni kazanacak seviyede olmadığını söylüyor Pereira... Ne kadar "seviyesiz!" bir açıklama... Kimse senden, zaten Avrupa'da kupa beklemiyor. Ama sen buna, ligdeki şampiyonluğu da katacaksan, o zaman "dur" demeyi bilirler.
* * *
Bu kulübe sportif anlamında değil ama mali olarak büyük emeği geçti Başkan Ali Koç'un... "Patron benim" mantığı belki kötü oldu. 50'ye yakın transferden, ancak bir elin parmakları kadar olanı iyi çıkabildi. Çok eleştirdiği Aziz Yıldırım kadar bile olamadı.
Sahada Aziz Yıldırım ikmale kaldıysa, Koç fena halde çaktı! Sarı-lacivertliler, üç kez sınıf tekrarı yapan evladından, "Bu sene başka olacak" diyerek ümitlendi. "Ha oldu, ha olacak!" derken, daha da dertlendi.
Geldiği ilk yılda, 11 galibiyet, 10 mağlubiyet buldu, ikinci senesinde ise 15'e 11 oldu. En iyi performansa ulaştığı geçen sezon bile, Beşiktaş ile Galatasaray'ın ardında üçüncülükle avundu.
Tribünde istifa isteyen taraftarına hak veren Ali Koç, bir günlüğüne başkanlık elbisesini üzerinden çıkarsın, elini kalbine koyarak icraatlarının muhasebesini yapsın.
Kesinlikle vicdan azabı çekecektir. Ali Koç gibi fanatik bir Fenerbahçelinin daha farklı düşünmesi zaten imkansızdır.
Trabzonspor deplasmanı dönüşünde, megafonu eline alan ve hocasıyla taraftarının karşısına çıkan Başkan Koç, umarım "mega-son" ile karşılaşmaz.
Yapay zekâ!
Kulüpler, Merkez Hakem Kurulu'nun çöküşünden ne kadar mutludur bilemem. Başkanlar, Serdar Tatlı'nın istifasını istemediklerini söylüyorlar. Ama hakemler konuşurken, onu toplantıya katmamak, Tatlı'yı "sinek ikili" yapmak değil de nedir?
Tatlı, buna içerliyor ama Metin Tokat'ın istifasını devreye koyarken, hiç rahatsızlık hissetmiyor! Serdar Tatlı'nın Tokat'ı yarı yolda bırakmasının da, kulüp ve TFF'nin Serdar Tatlı'yı çağırmamasının da, vardır bir sebebi...
Neyse, konumuz o değil zaten... Kulüpler Birliği Vakfı'nın TFF'ye, hakem atamaları için, İspanya'daki yapay zekâ teknolojisini tavsiye ettiği konuşuldu.
Şöyle bir hayal edelim ve bu yapay zekaya hangi parametreleri yükleyeceğimizi düşünelim?
İspanya'da hangi parametreler yükleniyor ve neler yapay zekaya temel oluşturuyor kim bilir? Bugün normal zekayla atamayı beceremeyenler, yapay zekayla bunun altından nasıl kalkacak acaba?
Sende mi hocam?
Fatih Terim, Türk futboluna nefes aldıran, ağızlarda doyumsuz tatlar bırakan bir teknik adam... Hatalarıyla, sevaplarıyla Türk futbolunun önemli bir figürü...
Beşiktaş derbisinin ardından söyledikleri ya düşünüp, tartmadan ağzından çıktı, ya da bilmiyordu. Önce yayıncı kuruluşta anlattı, sonra basın toplantısında...
Yedikleri ikinci gol öncesinde Nelsson'a yapılan bir faul var ve sarı kart gerektiriyor. Eyvallah... Hakikaten de söylediği doğru... Ama Mete Kalkavan için sözleri... VAR hakeminin bunu nasıl görmediğini anlatıyor Fatih Terim... Dalga geçmeden de yapamıyor; o sırada sohbet ettiğinden dem vuruyor.
Penaltı veya kırmızı kart gerektirmeyen faullere veya sarı kart pozisyonlarına VAR karışabiliyor mu? Kalkavan, bu pozisyon için hakemi uyarabiliyor mu?
Bunları kaç teknik adam biliyor hocam?
Yaşı küçükse
onun suçu mu?
Son dönemde kaleci konusunda hiç sıkıntı yaşamıyoruz. Tam tersine, A Milli Takımı'nın teknik patronları, aldıkları ve almadıkları isimler konusunda sorun yaşıyor!
Uğurcan Çakır ile Altay Bayındır arasındaki git-geller yüzünden, hocalar tartışılırken, Beşiktaş kalesinde bulunan Ersin Destanoğlu, 20 yaşında ve onlardan küçük olduğu için, 21 yaş altı milli takımının müdavimi...
Ama Galatasaray derbisinde de gördük ki, Ersin, A Milli Takım için bas bas bağırıyor, "Ben de buradayım" diye... "Kenarda oturacağına Ümit Milli Takımı'nda oynasın" mantığını aşacak gibi duruyor Ersin...
Haydi Ersin, süpersin...