Derbi havası yokmuş, kimse umursamıyormuş; hikaye...
Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi gören; hangi takımı tutarsa tutsun, tansiyonu yukarılara doğru vuruyor.
Evet, maçta stres katsayısı düşük, hepsinin sinirleri alınmış gibi... Melo'nun, Volkan Demirel'in bile!
Hepsi birbirine o kadar saygılı ki, insanın gözleri yaşaracak neredeyse... Şakası bir yana, böyle bir tabloyu o kadar özleşimiz ki... Artık, taraftarı "Yeter" diyor, futbolcusu "Yeter" diyor, teknik adamı "Yeter" diyor. Tek timsah gözyaşı döken, yöneticiler! Sivri konuşmazsa, rakibin damarına basmazsa kim manşetlere taşır ki onu... O yüzden, "Susma, sustukça sıra sana gelecek" diyerek birbirlerini gazlıyorlar!
İşin sportif boyutuna baktığımızda, milli maç arası sakatlara yaramış. Hepsi de turp gibi olmuş ve sahadaydılar. İster istemez, "Derbiye yetişir mi?" diye soranlar aklımıza geldi!
Sahadaki 11'lerde ev sahibi Galatasaray sürpriz yapmamış. Herkesin beklediği 11 sahada... Ama Bruma nerede, Telles nerede? Tribünde... Bırak yabancı kontenjanını... Önce Prandelli'nin kontenjanına gireceksin!
Fenerbahçe'de ise Sow, Diego ve Webo kenarda; milli takımdan gelip, tek antrenman yapan Emenike sahada... Ama iki takımın da 11'i, taraftarın bugünkü koşullara göre gönlündeki 11... Ne Galatasaraylı, "Bu da nereden çıktı?" dedi, ne de Fenerbahçeli "Şu da oynar mıydı?" diye yorum yaptı.
45 dakikalık mücadelede, herkes birbirini tarttı, kimse risk almadı. Ancak Emenike için ayrı bir paragraf şart...Egoizmin doruklarında dolaştı, tercihlerinde hep şaştı. O kadar rahat pozisyona girdi, "Kendim atayım" sevdasıyla Fener'i yedi bitirdi.
İlk devre boyunca Fenerbahçe, daha net fırsatlar yakalarken, Galatasaray, Olcan'ın kanadından tehlikeli olmak için çabaladı. İsmail Kartal'ın kararsız kaldığı sağ kulvarda Alper-Caner ikilisi, Cim-Bom'u durdurmakta zorlandı.
Diego'nun kenarda kalmasının da, Meireles'in sahada olmasının da doğruluğu 45 dakikalık mücadelede kendini gösterdi.
* * *
İkinci yarı ise çok farklı oldu. Galatasaray oyuna ağırlığını koydu, Fenerbahçe, "İhanet"i buldu. Olcan, bu sıralarda ilk yarıda gösterdiği performansı golle taçlandıracaktı ama direk engel oldu.
Cim-Bom'un akın akın ilerlediği dakikalarda Bruno Alves öyle bir tabanla rakibinin sırtına tırmandı ki, daha bir maç önce Konya karşısında benzer hareketle atılan Bekir'i bile kıskandırdı! Bunlar da, "Profesyonelim" diyerek para alan oyuncular işte... Sadece alırken profesyonel!
Alves'in kırmızısının ardından İsmail Kartal hem sol kanadını kapamak, hem de Emenike'den kurtulmak (!) adına Hasan Ali değişikliğine gitti. Kuyt ise forvete geçti. O dakikaya kadar duran Alper, sağdan öyle bir hamlede bulundu ki, Fenerbahçe'nin 10 kişiyle golü bulması işten bile değildi. Aynı Alper, son dakikada attığı golle, sağda daha başarılı olduğunu gösterdi.
Ancak Sneijder, o kadar güzel iki gol izletti ki, hafta içinde alacağını cebine koyan Hollandalı, "Paramın hakkını veririm" diyerek, neler yapabileceğini gösterdi. Doğrusu bu ya, "Kim kaybederse yazık olur" denecek bir maçta, Sneijder gibi bir usta, herkesin ağzını kapadı!