Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), çıkacak müjdeli bir haberi bekleyedursun, futbolda bu hakkı elde edenler o kadar çehre var ki...
Geliyorlar, yatıyorlar, gidiyorlar... Üstelik üzerlerindeki "dünya yıldızı" etiketini bile çıkarmıyorlar. Ama "yıldız" bekleyenler, karşılarında "meteor" buluyor. Kafa-göz yaran cinsinden!
Bu konuda birincilik, sanırım Galatasaray'da... Radamel Falcao, rakip kıskandıran cinsten bir transferdi. Ancak yaptıkları, pardon yapmadıkları ile gündeme oturdu. 2 yılda 14 milyon euro ile toz oldu!
Yok, yok... Galatasaray'a bu bile ders olmadı sanki... Benfica'dan kiralanan ve 2 milyon 300 bin euro alan Seferoviç'e, daha 8. haftada "Sıfıroviç" lakabı konmuşsa, bundan sonra maçlarda alacağı her dakika, onun adına bir "iğneli fıçı" gibi olacaktır.
35'lik Mertens'in varoluşu ve gelişi bile, "ooooo" diyerek birçok futbol sevdalısına iç geçirtti; ancak sahada kaldığı süre "yoooo" dedirtti.
Mata için konuşmak doğrusu erken, ama Icardi'nin kokusu çıktı, çok daha erken! Arjantinli, -söylenene göre- daha kafadan yedek yeleğini fırlatıp atabiliyor, buna da sakatlık kılıfı uyduruluyorsa, bu durum daha büyük sakatlıklar (!) çıkarır.
EYT'liler dışında; Arda Turan, Semih Kaya, Fatih Öztürk gibi "kıyak emeklilik" yaşayanlar da olmadı mı Galatasaray'da? Ya da "malulen" uzaklaşan Omar Elabdellaoui...
Icardi'nin gündem olması nedeniyle, odak noktasında Galatasaray olsa da, Fenerbahçe ve Beşiktaş içinde de, EYT'liler (!) yok değil... Fenerbahçe'de bugün değil ama son birkaç seneye baktığımızda, bunlardan bolca bulunmakta... Liste başı Mesut Özil tabii ki... Sakatlıkları, hocalarıyla olan sorunları art arda gelince, 1.5 yıl su gibi geçti, kendi değişiyle tutkunu olduğu sarı-lacivert renkler, paranın rengi karşısında ezildi!
Ya Sosa, Novak, Papiss Cisse, Max Cruse, Mevlüt Erdinç, Mehmet Ekici... İsimlerin hepsi çekici, ancak futbolları ıstırap verici...
Beşiktaş için de durum farklı değildi. Adem Ljajic, Douglas, N'Sakala gibi EYT'liler, emekli olma yaşını çoktan geçmiş Atiba'dan bile utanmadı. Yata yata, ite kaka, Kartal'ın parasını aldılar, daha genç yaşta emekliliğin tadına vardılar.
PR böyle bir şey
Beşiktaş-Fenerbahçe mücadelesi, skor açısından tatmin etmedi. Ancak futbol yönünden son dakikalar, siyah-beyazlılar adına umutlu, Kadıköy ekibi açısından sıkıntılı geçti.
Özellikle Ghezzal'in 72'de oyuna girmesiyle, Beşiktaş'ın çehresi de değişmiş oldu. Maçın sonrasında, Beşiktaş Teknik Direktörü Valerien Ismael'in hamlesi, getirdiğiyle değil, gecikmesiyle konuşuldu. Ismael'in işi zor!
Fenerbahçe'nin rakibi ofsayta düşürme becerisi de, büyük bir taktik ustalığı olarak yansıtıldı. Jesus'un kredisinin çok olduğu biliniyor. Aynı şeyi Valerien Ismael yapsa, kamuoyuna böyle mi yansırdı?
Gazetem MİLLİYET'te bu durum "Savunma duvarı" başlığıyla manşete çıkarken, Hürriyet, "Ofsayt sihirbazları", Sabah, "Kurt kapanı", Posta da "Rakipler ofsaytta" diye duyurdu.
Neden böyle? PR ya da Türkçe tanımıyla "halkla ilişkiler" böyle bir şey işte...
Trabzonlu Gomez
Trabzonspor'un sürpriz bir hamleyle renklerine bağladığı Maxi Gomez, günden güne daha iyiye gitmeye, kendini daha fazla göstermeye başladı. Son oynanan Kayserispor karşılaşmasında, sahanın yıldızı durumundaki Uruguaylı, belki gol atamadı ancak yaptığı asistle, Fırtına'nın esmesine neden oldu.
Şehrin sokaklarını gezen, halkla iç içe olmaktan çekinmeyen Gomez'e bakar mısınız; tutmuş Trabzon 1. Amatör Küme maçına gitmiş. Ahmet Suat Özyazıcı Stadı'ndaki Necmiatispor-Özdilspor karşılaşmasında, tribünde yer alan bordo-mavili futbolcu, arkadaşlarına ders gibi bir hareket gösterdi. Trabzonspor'da yetişen ya da Türk olan kaç oyuncu, Özyazıcı Stadı'na gitmiş, oradaki maçı izlemiştir acaba?
Bu arada meraklısına not: Necmiati maçı 5-2 kazandı.