Öyle "çağdaşım" demekle, çağdaş olunmadığı bir kez daha görüldü.
Kayserispor'un müstafi Teknik Direktörü Çağdaş Atan, İstanbul sevdasına, Başakşehir umuduyla, bir kalemde ekibini yolda bıraktı. Gerekçe, kulübün transfer yasağı... İmiş! Sanki yeni bir durum, sanki yeni bir gerekçeymiş gibi...
Kayserispor Başkanı Ali Çamlı'nın da çilesi! Kulüp başkanı değil, futbolun sorunlarını çözmeye çalışan bir hukukçu gibi... Beşiktaş ile Onur Bulut konusunda davalaştı, Çağdaş Atan ile şimdi de Uyuşmazlık Çözüm Kurulu'nda karşı karşıya kaldı.
Bir yandan transfer yasağını kaldırmak için uğraş, diğer yandan hocayla vedalaş...
Halbuki Çağdaş Atan, Kayserispor'da yaptıklarıyla teknik adamlık anlamında 1-0 öne geçmişti. Ama karakter müsabakasında, golsüz giden maçta 1-0 geriye düştü.
Aslında, emeklemekten kurtulup yürümeye çalışan genç bir teknik adam olarak, "çağdaşlık" ile "çağdışılık" arasındaki ince çizgiyi gösterdi bize...
Belki, kendine göre haklı nedenleri olabilirdi, bilmiyoruz. Ama değil mi ki, "haklı fesih" nedeni olarak, "transfer yasağı"nı gösterdi, orada gerçekten çok ayıp etti. Şimdi, "Bana yasağı kaldırmak için söz vermişlerdi ama yapamadılar" diyebilir. Ancak hangi mazeret olursa olsun, bu yaptığını açıklayamaz.
Çağdaş Atan, namağlup bir takım bıraksa da, teknik adamlık düzeyinde kendi kalesine gol atmıştır. İnşallah Çağdaş Hoca bunu bir şekilde telafi eder.
************************
Nasıl oluyor da oluyor?
Fenerbahçe, stadın ismini "Atatürk" yapmak istediğinde, önünde bir talimat engeli vardı. "Vardı" diyorum, çünkü bunun farklı örnekleri de ortaya çıktı.
Önce talimatı hatırlayalım:
MADDE 7: Gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılan ve işletilen özel beden eğitimi ve spor tesislerine Atatürk’e ilişkin adlar ve sıfatlar verilemez. Bir şehirde benzer tesislerden sadece bir tanesine Atatürk’e ilişkin adlar verilebilir. Bir il, ilçe, belde, köy ve mahallede bulunan aynı amaçlı tesislere aynı adlar verilemez.
Yani... Yanisi şu... İstanbul'da Atatürk Olimpiyat Stadı varken, Fenerbahçe Atatürk Stadı mümkün değil...
Öyle mi acaba?
Türkiye Futbol Federasyonu İstanbul İl Temsilciliği'nin internet sitesine bakıldığında, "Avcılar Belediyesi Atatürk Stadı" ne olacak peki?
Sakarya'ya bakar mısınız? Sakarya Yeni Atatürk, Sapanca Atatürk ve Hendek Atatürk Stadı...
İzmir'deki kullanım dışı Atatürk Stadı'nın yanında, yine kullanılmayan Tire Gazi Mustafa Kemal Atatürk Stadı...
Belki bunlardan çok daha fazla vardır. Ancak talimatın delinmesine birkaç örnek yeterli sanırım.
***********************
'Beni de alacaklar'
Beşiktaş, 39 yaşındaki Gökhan İnler'i, hem gelecekteki sportif direktörlüğe ısınması, hem de bir yıl daha oynatmak için sözleşme imzalattı.
Siyah-beyazlılar, futbolu bırakarak, Teknik Direktör Şenol Güneş'in yardımcılığına soyunan Burak Yılmaz'a da, lisans çıkarmaya hazırlanıyorlarmış. Ancak golcü buna sıcak bakmıyormuş. "Muş" diyorum, dedikodudan ibaret...
Fakat buna en güzel yorum da Beşiktaş'ın eski oyuncularından Batuhan Karadeniz'den geldi:
"Harbiden beni de alacaklar ha!"
32 yaşında, geçen yıl futbolu bırakan bir emekli oyuncunun söylediği haksız mı?
***********************
'Duygu'sal bir haber
Spor hukukundaki en büyük eksiklerimizden biri, uluslararası platformda yeteri kadar temsil edilemememiz...
TFF eski başkanlarından Avukat Levent Bıçakcı sayesinde yer aldığımız bu kulvardan, rahmetli Kısmet Erkiner ve Türker Arslan ile devam ettik. Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) onların sayesinde tanındı, bilindi.
Ardından gelen olmadı mı? Tabii ki... Emin Özkurt, Halil Kasapoğlu ve Erdem Egemen, bugün CAS'ta yer alan yüz aklarımız... Üç CAS hakemi de, görev almak için sıra bekliyor.
Şimdi bunlara, bir kadın avukatımız daha ekleniyor; Duygu Yaşar... Hem de iki önemli görev birden üstlenerek... Bir dönem Türkiye Futbol Federasyonu'nda Hukuk Başmüşaviri, UEFA'da da Etik ve Disiplin Müfettişi olan Yaşar, artık UEFA Kontrol, Etik ve Disiplin Kurulu'nun bir üyesi... Ayrıca, CAS hakemliğine de soyunuyor.
Tebrikler Duygu Yaşar... Türk kadını, futbol sahalarında da bir adım önde...