Kısmette, Beşiktaş-Trabzonspor maçını Konya'da seyretmek de varmış.
Ancak Torku Arena'ya, sadece Trabzonspor taraftarı alınmazmış. Hoşgörünün başkenti Konya'da, bordo-mavililerin dışında tüm Passolig geçerliydi. Keşke, Konya'daki Hoşgörü ve Sevgi Yürüyüşü'nde iki kulübün taraftarı da, formalarıyla, el ele, kol kola yer alabilseydi. Olmadı; neyse...
Yine de teselli, tribünlerdeki on binler oldu. Beşiktaş o kadar özlemişti ki bu kadar taraftarı... O kadar özlemişti ki, "Siyaaah-beyaaaz" sesini... Kombineleri olanlar, kartlarını çerçeveletip duvara asmış olsa da, gelenler velinimet olmuştu Beşiktaş için... Bir taşla iki kuş; taraftar "hem para ve hem hava" getirdi siyah-beyazlı tribünlere...
İlk yarının finali denen maçta daha ilk anda lastik patladı. Kaleci Fatih, "Uzaklaştırayım" derken attığı top, Veli için de velinimet oldu. Hani Tolga ve Onur'u izlediğimiz Trabzonspor kalesinde böyle şeyler görünce yine hoşgörü şemsiyesine sığındık!
Ardından Demba Ba'nın akılcı, ama bir o kadar da kolay bulduğu bir gol geldi. Bu, Beşiktaş açısından bir "hayat sigortası", Trabzonspor açısından "darağacı" oldu.
* * *
Henüz 35. dakikada Kevin Constant'ı oyuna alarak taktik stratejisinde değişiklik yapmak zorunda kalan Ersun Yanal, ikinci yarıda da ne Beşiktaş'ın orta saha üstünlüğünü kırabildi, ne de rakibine baskı kuracak, hataya zorlayacak bir futbol oynatabildi. Trabzonsporlu birkaç futbolcunun "saman alevi" düzeyinde kalan atakları dışında Cardozo, Yusuf Erdoğan, Özer Hurmacı gibi asların varlığı ile yokluğu belli bile olmadı. Üstelik, ilk yarıda eleştirdiğimiz kaleci Fatih bile birkaç pozisyonda rakibini durdurmayı bildi.
Trabzonspor'u anlattıktan sonra, sahanın kahramanları olan Beşiktaşlılara dönmek gerek... Sağ bekte Serdar'dan, Olcay'ına, Sosa'sına kadar o kadar iştahlıydılar ki... Hele hele Ersan Gülüm'ün savunmadaki çabası; muhteşemdi.
Bunların arasında Gökhan Töre neden yok? Hem de onlardan belki de daha fazla ter döktü. Döktü dökmesine ama egoistliği, Beşiktaş'ın olası bir farka ulaşmasına engel oldu. Bu kadar futbolu seven, bu kadar yetenek içinde yüzen her futbolcunun egosu biraz yüksektir. Ancak Gökhan maçı bir kez izlerse, kendi kendine kızacaktır.
Gecenin en kötü olayı; Mustafa Pektemek'in hastanelik olmasıydı. Bu kadar mı şanssız bir oyuncu? Ne gelirse onun başına geliyor. Dilerim korkulacak bir şey yoktur.
Son söz; Süper Lig'de kendini hissettiren, futbol oynamaya çalışan iki takımın mücadelesinde Beşiktaş farkını, skor farkıyla da hissettirdi, oyunuyla da... Bilic ve öğrencileri, bu sezonki iştahını sezon sonuna kadar taşımalı... Gerçi her rakip Trabzonspor gibi açık oynamaz ama Beşiktaş hep böyle istedikten sonra kendine rakip bulamaz!