Anlat Fatih hocam...
Fatih Terim; İtalya'dan, Portekiz'den sonra İngiltere'den The Athletic'e de konuştu. Nick Miller imzasıyla yayınlanan bu söyleşi, Türkiye'de oldukça yankı buldu. Tabii, adımız Nick olmadığı için, Fatih Hoca bizimle röportaj yapmaz. Yabancıya olan ilgisi, zaten futbolcu tercihinden belli!
Diyeceksiniz ki, "Terim ile bir röportaj yapsan neyi sorarsın?" İşte şunlara cevap arardım:
* Fatih Terim için Galatasaray vazgeçilmez. Ancak, Galatasaray için Terim vazgeçilmez olamadı. Neden?
* Nelsson 7 milyon, Cicaldau 6.5 milyon, Morutan 4.1 milyon, Berkan Kutlu 4 milyon, Barış Alper Yılmaz 2.1 milyon, Sacha Boey ise 1.15 milyon Euro... Bugün baktığınızda, bu verilen paraları doğru buluyor musunuz?
* Işıtan Gün’ün transferler konusunda söylediklerine bir cevabınız var mı? Acaba kimi ya da kimleri kastetti, neyi işaret etti?
* Herkesin karnından konuştuğu bir ortamda, ben size doğrudan sorayım; damadınız menajerlikle uğraşıyor. Onun şirketiyle, doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkiniz ya da kulübün bir bağlantısı oldu mu? Hangi futbolcular için?
* Merhum başkan Mustafa Cengiz’in, "Fatih Terim kendini başkan üstü görüyor, biz sadece tedarikçiyiz" sözlerini, siz nasıl yorumlarsınız?
* Başkan Burak Elmas ile aranızda geçenler konusunda, çok şey yazılıp çizildi. Hangisi yanlış, hangisi doğru?
* "Fatih Terim, maaş alamayacağı için Galatasaray Başkanı olmaz" diyenler var. Terim buna ne der?
* Son olarak, iki başkan adayı da, daha önceleri olduğu gibi, Fatih Terim’i bir seçim kozu olarak göstermiyor. Hatta, geçen seçimde “Terim” diyen Metin Öztürk bile, “Fatih hocamız biraz dinlenmeli” diyor. Sizin yorumunuz nedir?
Çok önemli çoook...
Sezon sonu yaklaştı ya, herkesi bir heyecan sardı! Özellikle de, basını... Malum transfer yaklaşıyor ve taraftarın ruhunu okşayacak isimler lazım! Kimse, yabancı limitinin yanı sıra eldekileri hesap etmiyor, etmek istemiyor. Kulüpler, yabancı sayısında, yeni gelecek TFF Yönetimi’ne güveniyor! Süper Lig ve 1. Lig'de bulunan takımlar, daha şimdiden, fesih, ihbar vs. gibi tehditlerle karşı karşıya... Malatya'dan kaçan kaçana... Giresun, ligde kaldığı için seviniyor ama parasını ödemediği oyunculara ‘dur’ bile diyemiyor. Yarın buna, bir de transfer yasakları eklenecek.
Neyse, gelelim esas konuya... Birçok takımın es geçtiği ve gelecek sezondan itibaren uygulanacak bir altyapı yaptırımı var. Artık takımlar, 15-21 yaş diliminde, kesintili ya da kesintisiz, en az iki sezon ya da 24 ay kulüpte kalan, 2001 doğumlu veya daha küçük bir futbolcuyu, ilk 11'de oynatmak zorunda...
Bu, şu demek; bugünkü kadroya göre, Fenerbahçe'de Arda Güler veya Muhammed Gümüşkaya'dan birinin ilk 11'de sahada olması demek... Onların yanında, statüye uygun başka gençler de, U19 takımında yer alıyor.
Beşiktaş'tan Rıdvan Yılmaz, Emirhan İlkhan, Serdar Saatçi, Emirhan Delibaş ya da Emre Bilgin'den en az birine, ilk 11 yolu açılması demek... Belki de Alanya'da kiralıktan gelecek Ahmet Gülay'ın yüzünün gülmesi demek...
Şampiyon Trabzonspor'da ise, pek az şans var. Ya Ahmetcan Kaplan sahada olacak ya da Arda Akbulut... Salih Kavrazlı'nın da yaşı tutuyor ancak bugüne kadar hiç A takım formasını giymemesi, ilk 11 için şansını azaltıyor.
Hadi Galatasaray'a bakalım mı? Bartuğ Elmaz'ın ayrılacağını söylemesinin ardından kadro dışı kalınca, bu madde için Işık Kaan Aslan alternatifsiz kaldı. Bartuğ'un yerinde olsam, bu takımdan bir gram oynamam. Galatasaray’da böyle bir ilk 11 fırsatı, bir daha gelir mi? Muslera'dan sonra, tek banko isim olursun!
Cim-Bom'da alt yapıda bulunup, bu şartı sağlayan üç isim var; kaleci Jankat Yılmaz, Hamza Akman ve Beknaz Almazbekov... Seç, beğen, oynat...
Ayrıca, belli mi olur, kiralıktan dönecek Emin Bayram da, bu yüzden forma bulur belki...
Bir de çaresizlik içinde yüzenleri söyleyeyim. Örneğin, Karagümrük... Bugünkü şartlarda bu tanıma uyan tek futbolcusu, U19 takımındaki Ali Rıza Aslan... Allah korusun sakatlansa bile, mecburen ilk 11'de çıkarıp (!) bir dakika sonra değişiklik yapacaksınız. Ama ya cezalı olursa!
Ve bu maddenin cezası; "(Bu şartlarda oyuncu) bulundurulmaması halinde ilgili kulüp hakkında hükmen mağlubiyet kararı verilir."
Geçmiş olsun! Bence, kulüpler açısından yabancı kuralından daha önemli bir madde bu... DİKKAT! Tehlike büyük...
Amaç gençlerin oynaması değil mi?
Türkiye Futbol Federasyonu, Süper Lig takımlarının, A takım listesini oluştururken, 1999 veya daha küçük doğumlu, kendi altyapısından yetişen ve 2 yıl boyunca kulüpte bulunan 5 oyuncunun da, A takım listesinde olmasını şart koşuyor.
Ana fikir güzel olsa da, uygulamada sakatlıklar olabilir. Evet, gençleri oynatmak istiyorsunuz. Evet, alt yapıları güçlendirmek istiyorsunuz. Ama bu, sadece yaş sınırlamasıyla yapılsa, kaliteyi artırmaz mı?
Statüye uyma adına, U19 takımından 5 kalitesiz oyuncu taşıyacağıma, yine aynı yaş grubunda, başka ekiplerde şans bulamayan isimleri takıma koysam daha iyi olmaz mı? Özellikle Anadolu kulüpleri için...
Amaç gençlerin oynamasıysa, kulüpleri sınırlamasanız daha verimli olmaz mı?
Torrent neden intihar etsin?
Galatasaray Teknik Direktörü Domenec Torrent, genç futbolcuları neden oynatmadığı yolunda eleştiriliyor. Doğru tabii ki; 36 yaşındaki Babel oynayacağına, Morutan oynasın... Emre oynasın...
Ama hoca da haklı... Önce kendini kollamak için uğraşıyor Torrent... Güvenmediği bir kadroyla sahaya çıkıp, Yeni Malatyaspor'dan alacağı olası bir yenilgi, Torrent'in İspanya'ya dönüş yolunun en önemli taşlarından biri olurdu. O da akıllı tabii... Neden riske atsın ki? Neden ateşi elle tutsun ki!
Emin olun; gençleri oynatıp, alınacak olası kötü bir sonuç, Torrent'in başına geçen yağlı ilmek olurdu. Adam neden intihar etsin?
Her ne kadar Florya, Avrupa kıtasında olsa da, burası Avrupa değil ki...
Mahallenin ağır abileri
Merkez Hakem Kurulu, böylesine güçlü bir yönetimi, belki de ilk defa buldu. Kurul, Sabri Çelik başkanlığında kurulan koalisyon hükümeti gibi... Hepsi, başlı başına, o koltukta olabilecek, Türk hakemliğinin onurunu kurtarabilecek gibi duruyorlar. Resmen, mahallenin ağır abileri...
Serdar Tatlı sonrasında göreve gelen Ferhat Gündoğdu yönetimindeki MHK'nin, misyonunu ne kadar gerçekleştirdiğini, nelerin karşılığını aldığı tartışılır. Ancak ortaya atılan, "kasetli şantaj" türündeki iddiaların, iddia olmaktan öteye geçebilmesi gerek... Hele Ahmet Çakar'ın üstteki sözleri, Cumhuriyet savcılarına "ihbar" demek... Ama ya yoksa...
İşin adliye ayağını bırakıp, spor cephesine gelindiğinde, 'o'cu, "bu"cu ya da 'şu'cu demeden, herkese bir fırsat vermek gerektiğini düşünenlerdenim. Bırakın, Sabri Çelik milat olsun. Bırakın, onunla beraber herkes fırsat bulsun. Bundan sonraki performans, hakemlerin kaderinin belirleyicisi olsun.