Aman hocam dikkat et
Okan Buruk... Hem Medipol Başakşehir'i şampiyonluğa taşıyıp hem de böylece kariyer yapan bir isim... Fenerbahçe ile Galatasaray'ın nal topladığı, 2019-20 sezonunda, Trabzonspor'u ardında bırakarak, zafere ulaşmıştı.
Bir sonraki sezon ne oldu? Herkes ondan sıçrama beklerken, 6 galibiyet, 8 yenilgiyle hayal kırıklığı yarattı ve koltuğunu Aykut Kocaman'a bıraktı.
Sergen Yalçın... Abdullah Avcı'dan aldığı Beşiktaş'a, iyi bir kalite getirdi. 2020-21 sezonunda; Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile yarışan Beşiktaş'ın efsanesi, bu kez teknik direktörlük koltuğunda "şampiyonluk" mutluluğuna kavuştu. Ama bu ona yaradı mı? Bir sonraki sezonda 6 galibiyet, 5 mağlubiyet ve 3 beraberlik, siyah-beyazlı takımda kariyerine nokta koymayı gerektirdi.
Abdullah Avcı... Şampiyonluğun ardından gelen bu sezon, 4 haftalık periyotta, 2 galibiyet, 1 beraberlik, 1 de yenilgi... Avrupa'da Şampiyonlar Ligi de gitti. Aman Abdullah Hocam, dikkat et!
Kaptanlık tercihi
Trabzonspor, Galatasaray karşısında oldukça eksikti. Uğurcan sakatlanıp, Abdülkadir Ömür de, sahaya çıkamayacak duruma gelince, bordo-mavililerin başında sahaya Dorukhan çıktı.
Milli futbolcu; Siopis ve Cornelius ile aynı tarihlerde geldi. Yani 2021-22 sezonunun başında...
Dorukhan, Karadeniz ekibinin formasını 38 kez giydi. Siopis 44, Cornelius ise 49 maça çıktı.
Ancak bunlardan daha eski olan bir isim var ki, o da Vitor Hugo idi. 4 Ekim 2020'de Trabzonspor'un oyuncusu olan Brezilyalı, 74 kez bordo-mavili formayı terletti. Ama son maçta kaptanlık pazubandını elde edemedi.
Yönetim ya da teknik heyetin, bir Türk gencinin kaptan olmasını isteyip istemediğini bilemem. Belki de Hugo'ya teklif edilmiş, kabul görmemiştir.
Ancak böyle olmadıysa; Hugo'da bir kırgınlık oluşmuş olabilir mi? Ya da, bu seçimden dolayı takım içerisinde bir rahatsızlık...
Gelen gideni aratacak mı?
Galatasaray Yönetimi'nin çabasını, transferdeki hünerini takdir etmeyen yok. Mertens gelmiş, Seferovic gelmiş ama ne fayda... Gol gelmedikten sonra kim gelirse gelsin.
Nantes'a giden Mustafa Muhammed, Toulouse maçında ikinci yarıda oyuna girdi, bir gol attı, bir de attırdı. Atalarımız boşuna dememiş, “Gelen gideni aratır” diye...
Barış Alper her maça yetişiyor
Galatasaray'ın Trabzon deplasmanında, farklı bir durum göze çarptı. Barış Alper Yılmaz hem A takımın maçında hem de Rezerv Lig müsabakasında sahaya çıktı. Üstelik 4-3 galip geldikleri Rezerv maçında ilk golü de o attı.
Kulüpler, Rezerv Lig'in iptali konusunu tartışadursun, bunu en olgun şekilde kullanan sarı-kırmızılılar... A takımda antrenmana çıkan, ancak yeterli şansı bulamayan Barış orada, Emre Taşdemir, Hamza Akman, Kazımcan Karataş, Emin Bayram orada... Burada saymadığımız diğerleri de, A takım çatısı altında... Sonuç; 4 maç, 4 galibiyet ve liderlik...
Ancak diğer büyük kulüpler, özellikle Rezerv Lig'i itibarsızlaştırmak için, özel gayret (!) gösteriyor. Sanki, teknik adamların, "Oynatmadığım futbolcu Rezerv Lig'de harika maçlar çıkarırsa ne yaparım?" korkusu var. "Ya sakatlanırlarsa" demeyin, aynı tehlike antrenmanlarda da yok mu?
Fazıl Say ve Rambo Okan
Türkiye'nin harika piyano virtüözü Fazıl Say, "ölümüne taraftarı olduğu" Fenerbahçe'den de futbolu, "klasik bir eser" gibi yorumlamasını bekliyor. Konya mağlubiyetinin ardından sarı-lacivertli taraftarın hislerine o kadar güzel tercüman olmuş ki twitter'da:
"Rezil futbol, rezil hatalar, şımarıklaşan futbolcular, kafa başka yerde. O Valencia, saçma sapan... O İrfan Can; frikikleri harcayan. Hele o hala ne işe yaradığını anlamadığımız Serdar Dursun, minder dövmeye bile gerek olmayacak kadar vasat ve tatsız.
Ya kardeşim 'Sen maç seyretme, maç akşamı konsere denk gelsin' ne demek? Delirtmeyin adamı... Şöyle bi keyifle 10 yıldır maç seyredemiyoruz. Ne yapalım? Sizin için maç yerine başka kanalda romantik komedi filmi mi seyredelim? Ben ne yapayım takım böyle günündeyse?"
Say'ın bu görüşlerine sanırım birçok Fenerbahçeli imzasını atar. Zaten bu mesajına yorum yazanların çoğunluğu da aynı düşüncede... Ancak biri vardı ki; çok güldüm:
"Biz adama Mozart gibi bakıyoruz, adamın içinden Rambo Okan çıkıyor."
Montella'nın kariyeri
Vincenzo Montela... İtalyan... Henüz 48 yaşında bir teknik adam... Adana Demirspor buluşması öncesinde, çalıştırdığı takımlara bakar mısınız?:
Roma, Catania, Fiorentina, Sampdoira, Milan, Sevilla...
Roma'da, A takım teknik direktörlüğüne geldiğinde, 37 yaşındaydı. Milan ile İtalya Süper Kupası'nı kaldırdığında da 42...
Ümraniye maçının ardından, Montelo öyle bir sinirlendi ki, bıraksalar "Süper Mario"yu tepeleyebilirdi!
Evet, futbolculuk kariyeri, Mario Balotelli'nin belki gerisinde... Ama bu durum, yıldız futbolcuya ukalalık etme hakkını vermez, vermemeli...
Bu tür futbolcular, iki tarafı keskin bıçak gibidir. İyi kullanabilme zorunluluğu vardır. Ama kullanamayınca da, atmak kaçınılmazdır.
Nitekim futbol dünyasının çöplüğü, "vazgeçilmez" yüzlerce oyuncuyla doludur.