Metin Tokat

Metin Tokat

mtokat@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Süper Lig’de ilk yarı tamamlandığında hakem ve yardımcı hakem hatalarından kaynaklanan ve oyunun skoruna etki eden birçok karşılaşma izlemiştik.  İkinci devre oynanan maçlarda da benzer durumlar yaşandı. MHK ilk yarıdaki hatalarından ders almadı. Yine aynı hakemler hatalı kararlar verse de, devamlı görev almaya devam ettiler.
Son haftalarda, hakemler üzerindeki baskı ve eleştirilerin azalmasının en önemli nedeni, şampiyonluğa oynayan takımların maçlarındaki hakem ve yardımcı hatalarının bu takımların aleyhine yapılmamasıydı.
İlk yarının son haftalarındaki hakem hataları sonrası kulüp başkanlarının basın toplantıları, sinevizyon gösterileri, taraftarların protesto yürüyüşleri, Futbol Federasyonu önüne siyah çelenk koymalarının ardından gerilen ortamdan eser kalmamasının en önemli nedeni buydu.
Herkes şaibesiz bir lig oynandı söyleminin arkasına sığındı. Hâlbuki değişen hiçbir şey yoktu.  Çünkü yapılan masumane hatalar gündemi elinde tutan kulüplerin lehlerine yapılmıştı.  Yıllardır değişmeyen durum tekrarlandı.
Büyük adlandırılan takımların (Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor) aleyhine, penaltılar verilmedi, kırmızı kartlar gösterilmedi. Herhangi bir tepki oldu mu? Hayır? Olmadı.
Tersi durumlarda ilk yarının son haftalarındaki görüntüler ve söylemler gündeme gelirdi.
MHK’da yaptığı hakem atamaları ile buna açıkça çanak tuttu. Kasıtlı bir şey yapmadılar. Sadece görevde kalabilmek için ortama ayak uydurmak zorunda kaldılar.
Trabzonspor, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray takımları hakem hatası ile maç kaybettikleri zaman görsel ve yazılı medyada çıkan aşırı tepkilerden sonra, MHK, geri adım atarak görev verdiği hakemleri hep dinlenmeye aldı.
Tersi oluşan durumlarda yani bu dört takım hakem hatası ile zarar görmemiş ve yapılan takdir hatalarından kazançlı çıkmışlarsa, karşılaşmaları yöneten hakemler arka arkaya görev almaya devam etti.
MHK’nin bu görevlendirme anlayışı yüzünden bilinç altında oluşan hata yapsam da, güçlü takımların aleyhine olmamalı! Düşüncesi, hakem ve yardımcı hakemleri maçlarda tedirgin etti.
7 FIFA hakemimiz var: Selçuk Dereli, Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, Bülent Yıldırım, Hüseyin Göçek, Yunus Yıldırım, Halis Özkahya.  Liglerimizde oynanan en kritik maçları yönetecek deneyime ve yeteneğe sahip olmaları veya en çok maç yönetmesi gereken isimler. MHK’nın gözü kapalı her karşılaşmaya ataması gereken hakemler. Ancak onlar da tecrübelerine ve becerilerine yakışmayan hatalar yaptılar. MHK’nin yanlış ve yanlı atamaları sonucu kendilerine olan güvenlerini kaybettiler.
Bunların ve diğerlerinin sezon boyu ortaya koydukları performanslarının değerlendirmesine gelince;

Haberin Devamı

Selçuk Dereli:  FIFA sıralamasında en önde olmasına rağmen zorluk derecesi yüksek maçlarda görev alamadı. 17 maç yönetti. Dernek başkanlığını bırakması sonrası MHK’nin gözünden düştü. Tokatspor-Fenerbahçe, Türkiye Kupası maçı sonrası ligde hiçbir Fenerbahçe maçı yönetmemesi yapılan uygulamanın ne kadar göstermelik olduğunu ortaya çıkardı.

Cüneyt Çakır:
Takımların ismine göre kart uygulaması değişkenlik gösteren bir yönetim tarzı içindeydi. İ.B.Belediye-Fenerbahçe maçındaki yönetimi yüzünden uzun süre dinlendirildi. 20 maç yönetmesine rağmen istikrarlı bir sezon geçirmedi.

Fırat Aydınus:
18 maç yönetti. Hayal kırıklığı yaratan bir performans ortaya koydu. Derbilerin aranan ismi iken Trabzon-Eskişehir maçındaki yönetimi ile gözden düştü. En önemlisi spor kamuoyunun güvenini kaybetti. Galatasaray-Fenerbahçe maçının son dakikalarında meydana gelen olaylar birazda onun başarısız yönetimi sonucunda oldu. Maçın önüne çıkma egosu yüzünden tekrar eski güvenilir kimliğe kavuşması zor görünüyor.

Bülent Yıldırım:
FIFA kokartına rağmen 16 maç yönetti. Kart uygulamaları ve Kocaelispor-Beşiktaş maçında verdiği penaltı ile çok eleştirildi. MHK kendisine güvenmedi. Son haftalarda yakaladığı yüksek formu sayesinde küme düşmeyi ilgilendiren maçlardaki başarısı sayesinde Trabzon-Fenerbahçe maçını yönetmesine rağmen sezonu hedeflediği gibi bitiremedi.  

Hüseyin Göçek:
Fiziki görüntüsü ve oyuncularla kurduğu iletişim iyi olmasına rağmen deneyimsizliği yüzünden tartışmalı maçlar yönetti. 17 maçın içinde en çok tartışılanları Bursa-Fenerbahçe Türkiye Kupası maçı ile Trabzon-Bursa lig maçlarıydı.

Yunus Yıldırım:
Bu yıl tekrar taktığı FIFA kokartı ile 23 maç yönetti. MHK’nin en çok güvendiği isimlerin başında geldi. Ancak en çok tartışılan hakemlerden biriydi. Penaltı kararları ile kart uygulamalarında kendine has tarz belirledi. Takımlar arasında eşitsizliğe neden olan bir yönetim sergiliyor. Sivas-Galatasaray maçı sonrası kural hatası ve raporunu değiştirdiği ortaya çıkınca zor durumda kaldı. Bu kadar tartışmalı maçlar yöneten bir hakemin en fazla maç yönetmesi MHK’nin çelişkisiydi.

Halis Özkahya:
FIFA kokartı takmasına rağmen 15 maç yönetti. Başarısız sezon geçirdi. Ankaragücü-Fenerbahçe maçı öncesi yaşananlar yüzünden kendine olan güvenini kaybetti. Hakemlik tekniği iyi olmasına rağmen MHK, onun da yıpranmasını engelleyemedi. 

Bünyamin Gezer:
Ligin yükünü çekerken 18 maç yönetti. Derbilerin yanı sıra Türkiye Kupası finali, Bank Asya Play-Off final maçlarının da hakemiydi. Yunus Yıldırım gibi kendine has bir tarz belirledi. MHK’nin pek hoşuna gitmese de, kamuoyu desteği ile görev vermek zorunda kaldı. Özgüveni üst düzeyde. Konya-Sivas maçında vermediği penaltı ile Fenerbahçe-Beşiktaş arasındaki Türkiye Kupası Final maçının son dakikasında verdiği penaltı güvenirliliğini sarstı.

M.Kamil?Abitoğlu:
15 maçla sezonun en kritik maçlarında görev aldı. Kişiliği ve futbol bilgisi iyi olmasına rağmen istikrarlı bir sezon geçirmedi. 

Tolga Özkalfa:
MHK’nin hatalarını görmezden geldiği bir isimdi. Çok tartışılmasına rağmen 20 maç yönetti. Ankara-Antalya maçındaki başarısız ve skoru etkileyen yönetimi ile sezonun en çok tartışılan hakemlerinden biri oldu. 

Deniz Çoban:
Sürpriz çıkış yaptı. Bülent Uygun’un maç sonu yaptığı gereksiz suçlamalar onun şansı oldu. 15 zorlu maç yönetti. Hakemlik tarzı yüzünden maçların her an tansiyonunu artıracak yönetim biçimi var.

Koray?Gençerler:
İlk sezonunda 15 maç yöneterek iyi sezon geçirdi.
İlker Meral: Tecrübesizliğine rağmen 13 maç yönetti. Galatasaray-Bursa maçının son dakikasında veremediği penaltı kararı yüzünden dinlenmeye alındı.

Aytekin Durmaz:
13 maç yönetmesine rağmen istikrarlı bir sezon geçirmedi.
Suat Aslanboğa: İlk yarının sürpriz hakemi iken dernek seçimleri yüzünden MHK’ce uzun süre görev alamadı. Arka arkaya çıktığı maçlardaki yönetimi ise ilk yarıdaki başarısını arattı.

Süleyman Abay:
Tecrübesine rağmen yönettiği 10 maçta devamlı tartışılan isimdi. Sezonun kural hatası yapıldığı tartışmaların yaşandığı Galatasaray-Hacettepe maçındaki yönetimi yüzünden ikinci yarı MHK’nin görev vermekten çekindiği hakemlerden biriydi.

Özgüç Türkalp:
10 maç yönetti. Tabata’ya göstermediği sarı kart dışında tartışılmamasına rağmen MHK deneyiminden faydalanamadı. Ligde güvenmeyen MHK’nin, Bank Asya Play-Off maçlarında görevlendirmesi oldukça ilginçti.

Kuddusi Müftüoğlu:
MHK ile yıldızı barışmadı. Sıkıştığı anda görev veren MHK ikinci yarı önemli maçlarda hiç kullanmadı. Deneyiminden faydalanılamayan isimdi.

Hakan Özkan:
Yönettiği hiçbir maçta istikrarlı yönetim sergilememesine rağmen MHK, 9 maçla görevlendirdi. Eskişehir-İ.B.Belediye maçındaki kararları ile çok tartışıldı.
Kadroda olup ta, sezon süresince hiç görev almayanlar, 1, 3, 4 maç yöneten hakemler oldu.
Hiçbirinin, diğerlerinden yetenek olarak fazlası yoktu!  Hepsi aynı hataları yaptılar! Hepsi gördüğünü çaldı!
Ancak MHK, hakemlerden istediği adaletli ve cesur yönetim tarzını ATAMALARDA kendisi gösteremedi!
Ligin sonunda yabancı hakem tartışmalarının gündeme gelmesi, MHK ve hakemlerin sezon boyu sergiledikleri başarısız performanslarının sonucuydu.
Son olarak, mart ayından itibaren maç öncesi Silivri’de yapılan zorunlu kampların hakemlerin performanslarının artmasına hiçbir katkısı olmadığını da söylemeden geçemeyeceğim. Aksine hem hakemler hem de MHK’nin birçok üyesi bu kampın gereksiz olduğunu çeşitli yerlerde seslendirmelerine rağmen, kampın mucidi o zamanki Futbol Geliştirme Direktörü Ahmet Güvener’i aşamadı. Bu da gösterdi ki, MHK’nin ve hakemlerin üstünde devamlı bir gölge vardı!