Turnuvada 12 hakem görev yaptı. Bunlardan 8’inin takımları turnuvaya katılırken 4 tanesi takımı katılmayan ülkelerin hakemleriydi.
Gruplarda oynanan maçlarda her hakem 2 maç yönetti. Çeyrek Final Maçlarında Peter Fröjdfeldt (İsveç), Roberto Rosetti (İtalya), Lubos Michel (Slovakya), Herbert Fandel (Almanya) görev aldı.Yarı Final maçlarında Massimo Busacca (İsviçre), Frank de Bleeckere (Belçika)’i görevlendiren UEFA Hakem Kurulu Final Maçında Roberto Rosetti’yi görevlendirerek turnuvayı bitirdi.
Rosetti, sadece turnuvada yönettiği maçlardaki performansından dolayı finale atanmadı. İtalya’nın ilk 4 takım arasında bulunmaması en büyük şansıydı. Kartlarındaki ve ikili mücadelelerdeki çelişkili kararları ile finale yakışan bir yönetim sergilemedi.
Hakemlerin genel yönetimlerini incelediğimizde hatalı kararlar vererek skorları değiştiren bayraklara ve düdüklere rastladık. Ofsayttan atılan goller veya ofsayt gerekçesiyle iptal edilen nizami goller. Verilmeyen veya yanlış verilen penaltı kararları. Faulle atılan goller. Sarı kartlı oyuncuya aynı hareketi yapmasına rağmen kırmızı kartın gösterilememesi gibi.
Ancak! Turnuva öncesi yapılan eğitimlerden olmalı ki! Belli konularda da standart kararlar verdiler.
Serbest vuruş öncesi ve kornerlerde ceza alanı içine atılan toplarda tutmalara ve çekmelere müsaade etmediler. Hemen düdük çalarak ya penaltı ya da savunma oyuncularının lehine faul kararları verdiler.
Maçın başından itibaren oyunun kontrolünü sağlayabilmek uğruna en ufak bir temasta faul kararları vererek oyunu durdurdular.
Bilhassa orta saha civarında avantaj oynatmayarak oyunun sertleşmesini engellediler.
Kararlarına itiraz eden oyunculara müsaade etmediler.
Oyunun uzatma sürelerini azami 3 dakika oynattılar.
Oyuncuların topsuz alanda birbirlerini iteklemelerinde kırmızı kartlarını kullandılar. Volkan ve Alman Schweinsteiger gibi.
Teknik alanda görev yapanların, agresif hareketlerine müsaade etmediler.
Düdükten önce atış kullanan oyunculara kart göstermediler.
Tesadüf olamaz
Turnuva boyunca en çok kart gören takım olmamız veya hakeme itirazdan kart gören oyuncuların sadece bizimkiler olması bir tesadüf olamaz. Fandel’in, Lubos Michael’in, Rosetti’nin bizim maçları yönetirken gösterdikleri kolay kartları diğer yönettikleri maçlarda göstermediklerinin de altını çizmeliyiz.
Bizim liglerimizde görev yapan hakemlerin bazılarının oyuncuların forma renklerine göre kartlarını kullanmaları, MHK’ların da aynı hakemlere devamlı görev vererek ödüllendirmeleri sonucu, ister istemez hem kulüp takımlarımızı hem de Milli Takımımızı uluslararası arenada önemli maçlar öncesi eksik bırakmaktadır.
Nasıl ki, oyun ve oyuncu seçimi konusunda dersler aldık! Hakemler olarak da ders alınmalıdır!
Rosetti’nin annesi Hırvatmış! Lubos Michael, İsviçre-Türkiye maçında penaltı vermemiş! Olaylar yaşadığımız İsviçre’li Busacca yarı final maçımıza verilemezmiş! UEFA için bunların hiçbir önemi yok. Hakemine güvenerek her maça atayabiliyor.
Biz ise Selçuk Dereli, Fenerbahçe’li yöneticilerle mahkemelik, Cüneyt Çakır, Fenerbahçe-Galatasaray maçında gösterdiği kırmızı kartlar nedeni ile bir daha aynı takımın maçına ne zaman verilebilirin hesabını yapmakla meşgulüz.
Artık kabul edelim ki! Türk Futbolu, Türk Hakemliğinin bayağı önündedir. Futbolumuzdaki gelişmeyi, yenilenmeyi, yapılanmayı hakemlikte yapamadık.
Gelecek önemli
Bunun tek sorumlusu ne hakemler, ne de eski veya yeni hakem yöneticileridir. Yıllardır, federasyonlarca, hakemlere hiçbir yatırım yapılmadı. Statlarımız yenilenirken, sponsorlardan sağlanan gelirlerle alt yapılara destek sağlanırken, yurt dışından getirilen kondisyoner ve diyetisyenlerle takımlarımıza destek olanların aynı şartları hakemlerimiz için de sağlamaları Türk Futbolunun geleceği için çok önemlidir.
En canlı örnek şampiyona boyunca oynanan maçlara sponsorlar veya federasyon desteği ile cumhurbaşkanından, başbakana, politikacılardan, belediye başkanlarına, kulüp başkanlarından, emniyet müdürlerine kadar herkes izlemeye gitti. Ne kadar üzücü bir durum ki, Selçuk Dereli dışında o da dernek başkanı sıfatından dolayı hiçbir hakem götürülmedi. Bu bile hakemlerimize bakış açımızı ortaya koyuyor.
Hakemlerimize; takımlara, oyunculara ve teknik kadroya sağlanan desteğin yarısı sağlandığı takdirde kısa zamanda olmasa da yakın bir gelecekte onların başarıları ile de sevinebileceğimiz gibi oyuncularımızın da gereksiz kart görme alışkanlığını engelleyebiliriz.