ANKARA-TRABZONSPOR (Cüneyt ÇAKIR)
Galatasaray-Fenerbahçe maçının tam aksi bir yönetim sergiledi. Oyunun kontrolünü ele almak için kart gösterme yerine öncelikle oyuncuları uyarma yöntemini benimsemişti. Fakat kural gereği göstermesi gereken kartları ya atladı ya da yanlış değerlendirdi. Tita gole giderken Jabi tarafından tutularak durduruldu. Diğer oyuncuların Tita gibi hızlı bir oyuncuya yetişme şansları yoktu. Sarı kart yerine bariz gol şansını engellemeden kırmızı kart göstermeliydi. Sarı kartı bulunan Erdinç, Tita’yı orta saha da gole giderken engelledi. Sadece faul verdi. Emre kayarak arka arkaya yaptığı faullere rağmen kart görmedi. Neca-Tolga mücadelesindeki devam kararı yerindeydi.
DENİZLİSPOR-G.BİRLİĞİ (Hakan SİVRİSERVİ)
Yönetim ve teknik kadroyla sıkıntılar yaşayan ev sahibi takım oyuncuları için büyük önem taşıyan mücadelenin genelinde başarılıydı.
BEŞİKTAŞ-FENERBAHÇE (Yunus YILDIRIM)
İkili mücadelelere müsaade etmesi ile oyuna tempo kazandırdı. Pozisyonları yakından izlemeye gayret etti. Oyuncularla kurduğu iyi iletişimle otoritesini hissettirdi. Kartlarını yerinde, zamanında ve kural gereği kullanarak, oyunun tansiyonunun artmasını engelledi. Alex’e atılan yabancı maddeler sonrası sakinliği ve kararlılığı ile olayların büyümesini önledi. Ceza alanı içinde Kazım’ın, Baki’ye arkadan yaptığı hareketi iyi tespit etti. Yan yana yapılan bir mücadele değildi. En çok tartışılan kararına gelince; Batuhan önde ve top yerden sekerek havalanıyor. Elin havada olması sonucu topun çarpması bir ihlalin olduğu anlamına gelmez. Kasti olarak rakibinin topa sahip olmasını engellemek için yapmıyor. Hatta topu görmüyor. Çünkü top Batuhan’ın önünden yere değerek havalanıyor. Yerden sekmeyip karşıdan gelse çarpma olarak değerlendirilemeyebilirdi. Alex’in köşe vuruşunu, emniyet güçleri yüzünden rahat kullanamaması maçtaki tartışılması gereken önemli bir konuydu.
KASIMPAŞA-SİVASSPOR (M.Kamil ABİTOĞLU)
Maçın başında gelen gollerle rahatlayan maçta, Oyuncularla kurduğu karşılıklı iletişim ve objektif kararlarla başarılıydı. İkili mücadelelere müsaade etti. Yardımcı hakemleri de başarılı tespitleri ile başarısına katkı sağladı.
KAYSERİ-İ.B.BELEDİYE(Suat ASLANBOĞA)
Karşılıklı akınlar halinde geçen müsabakada rahat görüntüsü ve doğru kararları ile başarılıydı. A.Turan’ın, İlyas’a arkadan yaptığı harekete verdiği penaltı kararı doğru ancak sarı kart da göstermeliydi.
ANKARAGÜCÜ-BURSASPOR (Kuddusi MÜFTÜOĞLU)
Ağır saha şartlarında oynanan müsabakada ceza alanı içinde M.Sarp-Bebbe ve Zulika-Serkan ikili mücadelelerindeki devam kararları doğruydu.
KONYASPOR-G.B.OFTAŞ(Hüseyin GÖÇEK)
Batista-S.Atak ikili mücadelesine verilen faul sonrası yardımcı hakeminin ikazı ile Batista’ya kırmızı kart gösterdi. Çirkin bir söz söylediği S.Atak’ın tavrından anlaşılıyor. Ceza alanı içinde Petkoviç,Teheue mücadelesindeki devam kararı tartışmalı.
V.MANİSA-Ç.RİZE (Selçuk DERELİ)
Gergin ve kritik mücadelede tecrübesine rağmen otoritesini kurmakta zorlandı. Metin-Barbosa mücadelesindeki penaltı kararı ilginç. Metin topu rakibinden kurtardığı anda Barbosa’ya çarptı. Halbuki, Rakibi koşu yolunu kapatmıyor olduğu yerde duruyordu.
GALATASARAY-G.ANTEP(Barış ŞİMŞEK)
Müsabaka boyunca 12.kural ve disiplin uygulamalarında standardı yoktu. Özgür, Lincoln’ü tuttu. Sarı kart gördü. Lincoln eliyle hakeme kart göstermesi gerektiğini işaret etti. Ancak kart görmedi. Derbi maçta S.Özkan aynı hareketi yaptı ve sarı kart gördü. İşte hakemlerin aynı harekete karşı farklı uygulamasına en çarpıcı örnek. İlk yarıda H.Şükür’ün gollük bir akınını yardımcı hakem yanlış ofsayt bayrağı ile engelledi. Özgür’ün vuruşunun ceza alanı dışında bulunan Kaleci Aykut’un göğsünden dönmesini pozisyonun çok yakınında olması sayesinde doğru tespit etti. Topsuz alanda Özgür-Lincoln mücadelesine faul verdi ise kart da göstermeliydi. Uzatma dakikalarında Barış’ın rakibinin üzerine doğru atlamasına verdiği faul kararı sonucu gol olsaydı çok tartışılırdı.
Başkan tatilde, futbolcular boykotta!
Ali İpek, yıllardır Denizlispor Kulübü’nün başkanlığını yapıyor. Geçen yıllarda, takımı küme düşme potasına gelince “Çantacılar dolaşıyor. Küme düşsek de, düşmesek de sezon sonu kimler olduğunu açıklayacağım” dedi. Ancak lig bitimi, tüm ısrarlara rağmen konuşmadı. Yabancı oyuncuların transferi sırasında ödenen paralarla ilgili gazetelerde ve televizyonlarda hakkında çıkan haberlerle ilgili olarak da gündemi hep meşgul etti. Tartışmalar üzerine yönetim kurulunda istifa eden yöneticiler oldu.
Denizlispor’lu futbolcular hafta arası yapılması gereken idmanları paralarını alamadıkları için boykot ediyorlar. Başkan ise o sırada takımının yaşadığı sorunları bir kenara bırakarak, Milli Takımımıza hiçbir katkısı olmayan maçı izlemek üzere Rusya’ya gidiyor.
Dönüşte futbolcularla konuşuyor ama onları ikna edemiyor. “Sözümün dinlenmediği yerde durmam” diyerek istifa ediyor.
Ne kadar kolay! Böylece kaçıyor.
Hâlbuki! Sorumluluk makamında bulunan insanlar çözüm üretmek zorundadır. Çözüm üretemeyenler de problemin bir parçası olduklarını unutmamalıdır. Maç bitimi ekranlarda futbolcuları, teknik kadroyu ara sıra da hakemleri, alınan kötü sonuçlardan sonra gayet rahatlıkla eleştirebiliyor. Ama başkan olarak yapması gerekenleri yapmak yerine bırakıp gidiyor.
Ne diyelim? Başkan olmak, sadece görüntü vermek, hava atmak değil! Kulübün gelirlerini artırıcı projeler bulmak ve kriz anlarında çözüm üretmektir.