BEŞİKTAŞ-BURSASPOR
(Bünyamin GEZER)
Tansiyonun yüksek olması beklenen maçları, otoritesi ve isminin oyunculara verdiği güven ile başarılı yönetiyor. İlk yarının uzatma süreleri tamamlanmadan kornere çıkan topta ya oyuncu atış hazırlığı yapmadan maçı bitirmeli ya da atış izni vererek pozisyon bitiminde düdüğünü çalmalıydı. Oyuncuların karşılıklı tartışmalarında araya girerek ayırması doğruydu. Ancak o pozisyonda Holosko ile tartışan İsmail de kart görmeliydi. Kendine yapılan itirazlardaki hassasiyetini yardımcı hakemlerine yapılan itirazlarda da göstermeli. Ömer’in ortasında arkası dönük vaziyette olan İ.Toraman’ın koluna çarpan topa devam kararı vermesi doğruydu.
DENİZLİ-SİVAS
(Yunus YILDIRIM)
Musa’nın kafa vuruşunda kaleye doğru giden topun Onur’un elinden dönmesine penaltı kararı vermeli, sarı kart göstermeliydi. Bulunduğu yerden görmesi zor olsa da pozisyonu yandan gören ve kendisine bayrağı ile işaret eden yardımcı hakeminin kararına itibar etmeliydi. Yardımcı hakemleri ile ceza alanı içinde olan ve kendisinin göremeyeceği bu tür pozisyonlarda anlaşamıyor. Bu sezon içinde bir kez daha olmuştu. Sezonun en kritik haftaları oynanırken ve alınan her sonucun birkaç takımı ilgilendirdiğini unutmamalı.
KAYSERİSPOR-Ç.RİZE
(Hüseyin GÖÇEK)
Haftanın en kritik maçında oyunu kontrolüne alamadı. Bu tür maçlarda oyuncular zaten gergin. Topu oyunda tutma gayreti içinde avantaj oynatma isteği oyunun tansiyonunu arttırdı. Tecrübesizliği ile bu müsabakalar için yeterli olmadığı izlenimi verdi. Kartlarının çoğunu kararlarına itirazdan göstermesine rağmen kenar yönetimle tartışan, her kararına itiraz eden, düdükten sonra topa vuran Kürşat’ın maçı kartsız bitirmesinde aşırı hoşgörülüydü.
G.BİRLİĞİ-İ.B.BELEDİYE
(Halis ÖZKAHYA)
Isaac’ın nizami attığı, fakat yardımcı hakeminin gereksiz müdahalesi ile faul gerekçesiyle iptal ettiği golü resen verebilmeliydi. Yardımcı hakemlerine yapılan itirazlarda daha aktif davranarak müsaade etmemeli. Maçı kontrolüne alamadı. Vakit geçirmelere zamanında önlem almaya gayret göstermeli.
KASIMPAŞA-A.GÜCÜ
(Deniz ÇOBAN)
Penaltı kararı doğru olmakla beraber disiplin uygulaması yapmayı da unutmamalı.
V.MANİSA-KONYASPOR
(Bülent YILDIRIM)
Son dakikada ceza alanı içinde Ömer’in Alyson’a hareketi aşırı güç kullanmadan penaltı olmalıydı.
GAZİANTEP-TRABZON
(Koray GENCERLER)
Soğukkanlı görüntüsü, objektif kararları ile başarılıydı.
ANKARA-G.B.OFTAŞ
(Cüneyt ÇAKIR)
E.Albayrak-Tozo mücadelesindeki penaltı kararı doğruydu.
G.SARAY-F.BAHÇE
(Fırat AYDINUS)
Sezonun en kritik maçına kendini iyi hazırlamıştı. Maçın yavaş tempoda oynanması ve oyuncuların sert ve tansiyonu yükseltecek hareketlerden kaçınması işini kolaylaştırdı. Oyuncuların kendisine olan saygısı ve güveni yanında onlarla kurduğu iyi iletişim sayesinde kart uygulamalarındaki standartsızlığına rağmen kararları ile maçın önüne çıkmadı. Aurellio’nun ayağından gelen topa hareketlenen Nonda’ya kalkan yanlış ofsayt bayrağını görmesine rağmen resen karar vererek pozisyonu devam ettirmeliydi. Golden sonra sertleşen maçta kartlarına başvurmaması oyunun kontrolünü kaybettirebilirdi. Ceza alanı içinde meydana gelen Ayhan ile kaleci Volkan arasındaki mücadele ile H.Şükür-Edu arasındaki ikili mücadeleyi devam ettirmesi doğruydu. Maçtaki tartışılacak tek yönü kart standartsızlığıydı. Ü.Karan ile M.Topal’a gösterdiği kartlık hareketlerin daha ağırını yapan U.Boral’a, Sabri’ye, Ayhan’a ve Lugano’ya da göstermeliydi. Yine de ceza alanı içindeki pozisyonlardaki titizliği ve dikkati ile tartışmalardan uzak kalarak sezonun belki de en önemli maçından başı dik olarak çıktı.
Cavcav’ın mazeretleri!
Kulübü ile özdeşleşen, tesisleri ile ekonomik durumu ile Gençlerbirliği’nin, UEFA kriterliğini elde etmesinde büyük emeği olan, Türk futbolunun duayenlerinden İlhan Cavcav’a son zamanlarda bir haller oldu.
Takımının bu sene ligde yaşadığı zor durumdan olsa gerek! Her maç sonrası yaptığı açıklamalarla, başkalarını suçlayarak gündemi değiştirme gayreti içine girdi.
Sporx.com adlı internet sitesine yaptığı açıklamada ise işi iyice abartarak takımının yaşayacağı olumsuz bir durumda; Kuddusi Müftüoğlu’nun, resmini kulübünün müzesinin baş köşesine koyduracağını belirterek, sezonun bütün sorumluluğunu verilmeyen 1 penaltı kararına bağlaması ne kadar doğru ve sağlıklı bir yaklaşım acaba!
Takımının bu duruma düşmesinin nedeni, sezonu; Yanal, Çapa, Stump, Korkmaz, Bakkal teknik ekibi ile tamamlaması değil mi? Peki yapılan transferlerin ve takımdan gönderilen oyuncu seçimindeki tutarsızlığa ne demeli? Bülent Korkmaz’ı da, görevine son verdikten sonra suçlayarak sorumluluğun bir bölümüne ortak etmişti. Sanki göreve getiren başkasıydı. Yetkisi olmamasına rağmen G.Oftaş-Kayserispor maçından sonra maçın hakeminin sarhoş olabileceği açıklamasına, Futbol Federasyonu yetkililerinin herhangi bir yaptırımda bulunmamasıdır belki de onu cesaretlendiren! Ne olursa olsun örnek olması gereken, tecrübeli başkanın bu tür açıklamaları, toplum önündeki saygınlığına gölge düşürüyor.
Sevgili başkan şunu hiç unutmamalıdır; MAZERET, YETERSİZLİĞİN İTİRAFIDIR.
Mazeret üretimi ve başkalarını haksız yere suçlama kültürü insanlık tarihi kadar eskidir. Bir başarısızlık durumunda hatayı başkalarında arayan kişi, özgüveninin zedelenmesini önlemek ister. Açıkça ve mertçe “Ben başarısız oldum” diyemeyen kişi, itibarını korumak için bulabildiği mazeretleri arka arkaya sıralar. Bir kez mazeret üretmeye başlayan kişi de bu huyunu kolay kolay bırakamaz. Aman dikkat! Sevgili Başkan!