Öncelikle, takımın başında bulunmayan teknik direktöründen, sezon başında büyük umutlarla transfer edilen yıldız yabancı oyuncularından ve tribünleri doldurmayan seyircisinin desteğinden yoksun Galatasaray’ın futbolcularını, ligin zirvesini zorlamalarından dolayı kutlamak lazım.
Üç farklı galibiyet halinde liderliği ele geçirme fırsatı olmasına rağmen sarı-kırmızılı oyuncuların her zamanki hırsı, isteği ve coşkusu yoktu. Yusuf’un organizasyonunda mücadele eden Denizlisporlu oyuncular, ligde rahat bir konumda bulunmalarından olsa gerek sadece rakibe boş alan bırakmayan, orta sahayı kalabalık tutan bir oyun tarzı içindeydi. Galatasaray’da ise Arda tek başına arkadaşlarına pozisyon yaratmaya çalıştı.
Müsabakanın ikinci yarısı tam bir kör dövüşü halinde geçti. Tek kaleye dönen maçta, Nonda oyuna neden bu kadar geç alındı acaba? Son dakikada kalecinin büyük hatasıyla oluşan şans golüyle kazanılan üç puan, Galatasaray için tam bir piyangoydu.
Hakem Aytekin Durmaz, topu oyunda tutma gayreti içinde faul tespitlerinde standardı sağlayamadı. 17. dakikada Volkan’ın ortası, ceza alanı içinde kayarak akını önlemeye çalışan Güray’ın kolundan döndü. Yakın bir mesafe olsa da, kolun kalkmasında kasıt aranacağından penaltı verebilirdi.
Kartlarında da standart yoktu. Tomas’ın Arda’yı arkadan tutmasını avantaja bırakması doğru olsa da, avantaj oluşmadığı an faulü verip, Tomas’a kart göstermeliydi. Okan, Serhat’ı arkadan çekti, sadece faul verdi. Fatih, Ümit Karan’a aynı hareketi yaptı, sarı kart gördü.
Durmaz’ın ceza alanı içindeki Serhat-Mehmet Topal mücadelesindeki “Devam” kararı yerindeydi. Son dakikadaki tartışmada Sabri de kart görmeliydi. Otoritesini sarsacak hareketlere müsaade etmemesi hakemin en olumlu yönüydü.