Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, oynanan maçlarda gündemi meşgul eden, hakem hatalarının kendisini de rahatsız ettiğini itiraf etti. Yapılan hatalarda çifte standardın olmadığını, bu hataların hakemlere yapılan baskılardan kaynaklandığını söyledi. Ancak, baskının kimler tarafından ve nelerden kaynaklandığını açıklamadı.
Başkana sadece 2 örnek vermek istiyorum. Birincisi, Ankara’da oynanan Gençlerbirliği-Galatasaray müsabakasında Halis Özkahya’nın, pe -naltı beklentisi içinde hakemi aldatmaya yönelik hareketler yapmalarına rağmen, M.Baros’a gösteremediği sarı kartını aynı hareketin benzerini yapan Burhan’a göstermesi.
İkincisi ise Trabzonspor-Eskişehirspor maçında Fırat Aydınus’un verdiği penaltı kararı!
Cale’ye gösteremediği 2. sarı kartlık pozisyon ve devamında Tayfun’un arka arkaya gördüğü kartlar.
Bu iki olayı acaba nasıl değerlendirecek? Ankara’da baskı mı vardı?
Çifte standart hakemler için kabul edilemez bir yönetim şeklidir. Baskıya karşı hakemin hata yapmasını engellemek ise başta Federasyon Başkanı olarak kendisinin ve MHK’nın en önde gelen görevlerindendir. Hakemleri baskıya almaya çalışan çevrelere karşı taviz vermemeleri halinde baskının önüne geçilir. (Hakan Sivriservi’ye, Kayserispor Kulübü’nün isteği ile maç verilmemesi gibi)
Cüneyt Çakır ile Selçuk Dereli’ye, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın açıklaması ile arka arkaya Fenerbahçe’nin Fortis Türkiye Kupası maçlarının verilmesi ne kadar doğru bir uygulama oldu!
Bu atamaların ardından hakemler şunu iyi anladılar ki, kulüp başkanları istediklerinde, o takımların maçlarını yönetebilirler.
MHK’nın, bu aceleci tavrı, Fenerbahçe maçlarına atanacak olan diğer hakemlere bir baskı olmadı mı, sevgili Başkan!
Selçuk Dereli daha ne bekliyor?
Selçuk Dereli, ligimizin en deneyimli hakemi. Aynı zamanda TFFHGD’nin Genel Başkanı. Görevi süresince, ne yazık ki hakemlerin sosyal haklarının korunması bir yana, bir kısmı yönetim kurulunda görev yaptığı FIFA kokartlı hakemlerin de içinde bulunanların şaibeli oldukları iması ile görev alamamalarına hep sessiz kaldı.
Yönetim kurulunda bulunan İsmet Arzuman, Çetin Sarıgül, Yıldıray Aslan hakemliği bıraktı. Bülent Demirlek, Vedat Yüksel kadroda bulunmalarına rağmen dışlandılar ve kokartlarını kaybettiler. Gözlemcilik yapan Lale Orta, D.Cumali Sucu’ya, görev verilmedi veya klasman düştüler. Cüneyt Çakır, hiçbir toplantıya katılmadı. Son olarak da, Adana İl Hakem Kurulu Başkanlığı görevini de sürdüren yönetim kurulu üyesi Kadir Özdemir, MHK’ca görevinden alındı.
Suçu ne? Antalya Milletvekili ve Süper Lig Gözlemcisi Abdurrahman Arıcı’nın, yapılacak dernek seçimi öncesi yaptığı söylemlere cevap vermek. Kadir Özdemir’in gösterdiği tepkiyi normal olarak vermesi gereken kim? Dernek Genel Başkanı Selçuk Dereli.
Dereli’nin, Nisan ayında yapılacak seçimde Genel Başkan olamayacağı gün gibi aşikâr. MHK’nın ve Futbol Federasyonu’nun mesajını hâlâ anlamamış olması imkânsız.
2.yarı hakemleri çok zor bir sınav bekliyor.
Zaten kamplara ayrılmış bulunan toplumun daha fazla zarar görmemesi için Selçuk Dereli aday olmadığını açıklamalı.
Böylece, hem kendi rahatlar hem de saha içi performansı yükselir.
Hiçbir etkisi ve yaptırımı kalmayan, sadece ismi bulunan dernek de, yıllardır ele geçirme arzusunda olanlara, teslim edilir.
Çelik, Boşat ve Aydın!
MHK eski üyesi Taner Yalçındağ’ın organize ettiği ve Futbol Federasyonu eski Başkanı Haluk Ulusoy’un da davetli olduğu akşam yemeğine katıldıkları için hedef haline gelen Sabri Çelik, Muhittin Boşat ve Ali Aydın gözlemcilik kadrosundan istifa ettiler.
Sevgili Cemal Ersen’in önce GTK Başkanı Kemal Dinçer, ardından Muhittin Boşat ve Ali Aydın’la yaptığı söyleşilerde herkes eteğindeki taşları döktü. Ortaya çıkan ise çok acı bir tablo.
Hakem ve Gözlemci toplumunda saflar netleşmiştir. Bölünme ve parçalanma had safhaya çıkmıştır.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, iki taraf da kendini haklı göstermeye çalışmasın, bunun temeli, Haluk Ulusoy Federasyonu döneminde, onun MHK’larında görev yapanlar tarafından atıldı.
Sabri Çelik, hakemlerin en çok tartışıldığı dönemlerin baş aktörlerinden. Kimse ben dürüstüm. Ben o işlere karışmadım diyemez. Hakemleri görevlendiren kurullarda bu durumlardan rahatsız olmayıp, göreve devam ediyorsa kendisini bu işten soyutlayamaz.
Muhittin Boşat, GTK’da görev yaparken Oğuz Sarvan, Halit Gerçeker, Ahmet İbanoğlu, Yılnur Önen, Turgay Güdü gibi isimleri kadro dışına bırakan kurulun genel sekreterliğini yürütüyordu. Görevdeyken federasyon seçimi arifesi kendisine arka arkaya görev yazarak maç sayısını artırması ile kadrodaki yerini sağlama aldığını bilmeyen yok.
Ali Aydın ise hakemliğini baskı ile bitirenler (Haluk Ulusoy ve Bülent Yavuz) hakkındaki suçlamaları, gazete sayfalarındaki röportajlarına yansımasına rağmen onlarla aynı masa etrafında bulunmayı hâlâ içine sindirebiliyorsa ona söylenecek hiçbir şey yok!
Yeni kurul ne yaptı? Gözlemciler arasında en fazla görevi bu üç isme verdi. Hatta Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin gözlemcisi Sabri Çelik’ti.
Madem ki hakemlik dışından geldiği için GTK Başkanı Kemal Dinçer’i eleştiriyorlar ve kabullenmiyorlardı, o zaman niye o kadroda kalabilmek için uğraştılar.
Sezon başı verecekleri bir dilekçe ile bırakabilirlerdi.
Seminere çağrılan isimler arasında olmadıklarını öğrendikleri anda kahramanlık edasıyla ortaya çıkmaları ve kişileri suçlamaları hiç şık olmadığı gibi inandırıcı da değil.
Bu konu hakkında Mehmet Demirkol, Ercan Güven ve Bilgin Gökberk çok çarpıcı ve doğru yorumlarda bulundular.
Hem Sabri Çelik’in basın açıklaması hem de Muhittin Boşat ile Ali Aydın’ın röportajlardaki söylemleri ile hakemlik yaptıkları dönemlerde kamuoyunda haklarındaki olumlu düşünceleri soru işaretlerine çevirdiler!