2026 yazında Dünya Kupası var. Yine ortalık şenlenecek. Ama kupa öncesinde ortalığın karışık olduğunu söylemek de boynumuzun borcu.
Peki neden karışık durum? Çok basit. Finallerin 3 ev sahibi var. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika. Donald Trump başkan seçilene kadar kardeş kardeş (biraz abartıyorum ama) yaşayan 3 ülkenin arası bozuldu. Trump’ın bu iki komşusuna gümrük vergisi koyma isteği daha seçimler sırasında gündeme gelmişti zaten. Bunun üstüne başkanın Kanada’yı Amerikan eyaleti yapma esprisi (!) ve Meksika sınırı ile ilgili bilinen takıntıları ortamı gerdi.
Tabii hazırcevap Trump, bu durumun kupaya zarar vermeyeceğini, “Biraz gerginlik herkese iyi gelir. İşleri daha heyecanlı kılar” sözleriyle dile getirdi. Şu anda düşünüyorum da turnuva sırasında ABD başkanının yapacağı açıklamalar galiba teknik direktör demeçlerinden daha fazla kaplayacak manşetleri.
Bir de ortalarda 2030’un kupanın yüzüncü yılı olması nedeniyle 64 takımlı olabileceği konuşuyor. Infantino, oy toplamak mı istiyor? Daha fazla takım ilk etapta daha fazla ilgi anlamına gelebilir. Ama birçok takım tek maç yapıp gideceği gibi ev sahibine de 64 takımın ihtiyaçları anlamında büyük yük getirecektir. 32 bu işin idealiydi. 48 yapılarak ideal delindi. Hadi bakalım 100’e kadar yolu var.
Nitelik ve nicelik her zaman paralel gitmez. Daha çok maç daha çok futbol zevki demek değildir. Bu, yaşamın kuralı. Ancak FIFA zaten sizin, benim zevkimizi düşünmüyor. Daha çok takım, daha fazla sponsor demek. Para her şeyin önünde.