08.10.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
Fenerbahçe için 80’lerin ikinci yarısı pek de iyi geçmemişti. Art arda iki beşincilik ve 1987-88 sezonunda elde edilen sekizincilik, camia için kabul edilebilir değildi doğrusu. “İnşaatçı” başkan Tahsin Kaya, sosyal medyanın olmadığı bir dönemde bile ağır eleştiri altındaydı.
1988 yazı, Fenerbahçe Futbol Şubesi Sorumlusu Metin Aşık ve ekibi için hareketli geçti. Alman Milli Takımı’nın kalesinde iki Dünya Kupası gören efsane kaleci Toni Schumacher, bir sezon öncesinin kupa şampiyonu Sakaryaspor’dan Oğuz, Aykut, Turhan ve Serdar, Bursaspor’dan Taygun, Trabzonspor’dan Küçük Şenol, Samsunspor’dan Orhan, Rizespor’dan Hakan ve Sönmez Filament’ten Ergin alınmıştı. Teknik direktörlüğe ise 1985’teki bol gol atan şampiyon takımın mimarı Todor Veselinoviç getirilmişti.
Veselinoviç’in futbolcuların yaratıcılığına prim tanıyan futbolu göze hoş gelen bir takım yaratmıştı. TSYD Kupası’nde kaybedilen maçlardaki güzel oyun umut veriyordu.
Rize deplasmanında alınan 5 gollü galibiyetin yanı sıra iki yarıda oyuna giren Aykut Kocaman’ın 4 gol atması, heyecan yaratmıştı. Ancak ilerleyen haftalarda santrfor eksikliği net bir şekilde hissedildi. Nitekim Rizespor’dan kiralanan Hasan Vezir’in katılımıyla Fenerbahçe, tadından yenmez bir takım haline geldi.
Oğuz’un müthiş ara pasları, Rıdvan’ın tutulmaz deparları, Aykut ve Hasan’ın golleri, Fenerbahçe maçlarını bambaşka hale getiriyordu. Kalede Schumacher, her maçta genç kalecilere kurs veriyor gibiydi. Şenol’dan Turhan’a kadar savunma ağırlıklı futbolcular bile devamlı rakip kale önündeydi. Hakan, ülkenin yeni dripling kralıydı adeta.
Ligin ilk yarısında Beşiktaş’a kaybeden Fenerbahçe, son iki sezonun şampiyonu ve o sezonun Şampiyon Kulüpler yarı finalisti Galatasaray’ı Rıdvan’ın golüyle deviriyordu. Beşiktaş’ın gerisine düşen sarı-lacivertliler, ligin ikinci yarısında rakiplerinin tozunu atıyordu adeta. Trabzonspor önünde alınan 5-1’lik galibiyet, gerçek anlamda bir gövde gösterisiydi. Adana Demirspor’a 6 gol, Eskişehirspor deplasmanında 7 gol derken Beşiktaş önünde alınan 2-1’lik galibiyet, şampiyonluk yolunu açıyordu.
Son haftalarda soru, 100 gol barajının aşılıp aşılmayacağıydı artık. Bir gazete, bu golü atacak futbolcuya otomobil hediye edeceğini açıkladı. Ligin son maçında Sarıyer karşısında Turhan Sofuoğlu, o beklenen golü atan isimdi. Altın kafa golünün sahibi, otomobili o sezon trafik kazası geçiren Samsunspor’a bağışlatacak kadar altın kalpliydi de...
103 gol atan şampiyon takımın en unutulmaz maçı ise kupadaydı. Galatasaray ile çeyrek finalde eşleşen Fenerbahçe 2-2 biten ilk maçın rövanşında tarihi bir zafer imza atıyordu. Ali Sami Yen Stadı’nda ilk yarıda Tanju’nun 3 golüyle 3-0 öne geçen Galatasaray’da Prekazi ve Mirsad’ın alaycı röveşataları, az görünen bir geri dönüşün fitilini ateşliyordu. İkinci yarıda Hasan ve Aykut’la gelen 4 gol turu getiriyor, derbi tarihinde yeni bir sayfa açıyordu. Sonunda belki Fenerbahçe, kupayı finalde Beşiktaş’a kaybedecekti ama Galatasaray maçı tam anlamıyla o sezonun sembolü olacaktı.
Aradan geçen 34 yıla, kazanılan başka şampiyonluklara, Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline ve UEFA yarı finaline rağmen 1988-89 takımı Fenerbahçe tarihinin en akılda kalır takımı olmayı başarıyordu.