06.08.2020 - 09:52 | Son Güncellenme:
Röportaj: Nergis Aşkın / Kameraman: Fevzi Tapan
BB Erzurumspor'u TFF 1. Lig'den Süper Lig'e yükselten teknik direktör Mehmet Özdilek Skorer'e konuştu.
İşte tecrübeli teknik adamın sorularımıza verdiği yanıtlar...
- BB Erzurumspor, Süper Lig takımı oldu. Anlaşma sürecini kısaca dinleyebilir miyiz?
İki etaplı bir süreç. Orada çok sevdiğim dostları kırmamak adına, karşılıklı güvene dayalı bir süreç yaşadık. İlk maç Akhisar. Cuma günü anlaştım, cumartesi günü maça gittik, pazar günü maçı oynadık. Akabininde pandemi süreci başladı. Çok uzun bir süre; 70 gün futboldan, sahadan aslında herkes her şeyden uzak kaldı. Sağlığın ne kadar değerli olduğunu anladığımız bir süreç yaşadık. Futbolcular için 70 gün çok uzun bir süre. Tekrar hedefe odaklanma, yeni bir başlangıç adına kolay bir süreç değil. Birçok oyuncuda geri döndüğünde yağ oranlarının yükseldiğini gördük. Kilo oranlarının yükseldiğini gördük. Dolayısıyla ilk 4 haftada da hızlandırılmış bir sezon başı hazırlığıyla da pandemi sonrası sürecine girmemiz gerekiyordu.
Üçüncü gün Covid-19 pandemisiyle ilgili testi yaptığımızda, 19 kişiyle bu sendromu yaşayan ilk takım olduk. Çok zor bir süreç. Hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak yeni başladığınız bir süreçte karşılaşmak bunu çok farklı boyutlara taşıyor ama o süreçte hiçbir oyuncu, ekibim, başkan ve yöneticiler geri adım atmadık. Evet, "bizim odaklandığımız bir nokta var. Şartlar ne olursa olsun Erzurumspor'u Süper Lig'e çıkarmayı başaracağız" dedik. Çok etkilendik açıkçası, bunu çok net söyleyeyim. Anlatmak bir şey ama yaşamak başka bir şey. Biz yaşadığımız için söylüyorum. Yaşayan insanların da haklı olduklarını, çok net bir şekilde ifade edeyim. Yaşamayan insana anlatsanız da, bir yere kadar anlayabiliyor, bir yerden sonra yaşam devam ediyor çünkü. 7 hafta vardı, ben Erzurumspor'la anlaştığımda. 7'nci ile aramızda 1 puan fark var, çok zorlu bir süreç. 27 haftalık süreçte Erkan Hoca'yla çok uzun bir süreçten geçmişler. Ona da teşekkür ediyorum. Yüzde 70-80'lik bir periyodu, hep ilk 2 sıra içerisinde getirmiş.
Deplasman performansı 28 haftada sadece 3 maç kazanan bir Erzurumspor. Son 7 haftada 4'ü deplasmanda bir süreç bizi bekliyordu. Bu süreçlerde; Osmanlı zor bir deplasman. Giresun aynı şekilde, Akhisar aynı şekilde ve Altay yine aynı şekilde çok zor deplasmanlar bekliyordu. Bakıldığı zamanda geldiğimde şunu teknik ekibimle konuştum. 1 maç kaybetme opsiyonumuz belki olabilir, bu da tabi rakiplerin de kaybedeceği puanlarla alakalı ama genel yapı itibariyle tecrübem bunu destekliyordu. Öyle oldu 1 tane maç kaybettik. Onu haricinde hepsini kazandık bir de Akhisar beraberliğimiz var. 5 galibiyet, 1 mağlubiyet, 1 de beraberlik. Geçen sene düşmeyi hak etmeyen, geçen sene de Erzurumspor'da çalışmıştım.
Ayrıldıktan sonra bir süreç yaşadılar ve lige veda ettiler. Taktir edersin ki düşen takımlar için ilk yıl çok önemlidir. Ya çıkarsınız, ya da ekonomik olarak, moral ve motivasyon açısından çok daha aşağılara gidersiniz. Bunun çok örnekleri var. Köklü kulüpler alt liglerde mücadele ediyorlar. Hüseyin Üneş ve yönetim, inandıkları yoldan geri adım atmadılar. Bugün itibariyle de hedefledikleri, arzu ettikleri Süper Lig'e geri döndüler. Bunun da başında yine söylüyorum başkanın ve yönetimin çok büyük etkisi vardır ama oyuncu grubunun, staff ekibinin, taraftarın, sayın valimizin, emniyet müdürümüzün, belediye başkanımızın emekleri büyüktür. Onlara bir kere daha buradan teşekkür ederim.
Erzurumspor'un Süper Lig'i hak ettiğine inanıyorum. Sosyal yapıyı iyi bildiğimden söylüyorum. Futbolu çok seven bir şehirden bahsediyoruz. Hava gelgitlerinin çok olduğu bir şehirden bahsediyoruz ama; -30'da da olsa, -20'de de olsa o stadın 25 bin kişiyle dolduğu başka bir şehir yok. O enerjiyle birlikte Erzurumspor renk katacaktır Süper Lig'e.
- Erzurumspor ile devam edecek misiniz?
Açıkçası başkanla konuşuyorum. Dün de konuştum, bugün biraz daha net konuşacağım. Biraz geç kaldığımızı düşünüyorum. Biraz acele etmek gerekiyor, çünkü özellikle bu sene düşmenin kalkması birçok kulübü sıkıntıya soktu. Bizi de sıkıntıya sokan durumlardan bir tanesi. Transferi bitirmek, ayrılacağınız oyuncularla vedalaşmak, onlara teşekkür etmek, alacağınız oyuncuların takım eksiklerini giderme adına, iskeleti kurma adına çok mesai harcamanız gerekiyor. Biz bu anlamda biraz geç kaldık gibi görünüyor. Neler yapacağız bilemiyorum, bugünden sonra biraz daha netleşir.
- Devam ederseniz Erzurumspor için nasıl bir süreç olacak Süper Lig'de?
İlk defa 21 takımla oynayacağız. Çok uzun bir maraton olacak. 40 haftalık bir maraton. Bu maratonun içerisinde sadece lig değil, Türkiye Kupası var. Avrupa kupaları, Şampiyonlar Ligi, milli maçlar bütün oyuncuları çok zor bir süreç bekliyor. Kadro derinliğinin olması çok önemli. Oyuncu bulmak da bu ortamda çok kolay değil. Maliyetleri düşürelim derken, bu yeni sistem maliyetleri biraz daha yükseltiyor bizim adımıza.
Genel itibariyle bu ligi bilen oyuncuları takımınıza katmak, daha sağlıklı. Yeni çıkan takımlar adına, çok değişkenliğe gitmeden ligi bilmeyen oyuncularla ailesi, eşi, çocuğu, uyum sorunu gibi ciddi problemlerle karşılaşabiliyoruz. Pandemi süreci dünyada hala devam ediyor. Oyuncuları getirmek de kolay değil. Coğrafi olarak, Erzurum'a oyuncu getirmek biraz daha sorun yaratabiliyor. Dışardan getirmek maliyeti biraz daha yükseltiyor. 3 liraya getireceğiniz oyuncuyu 6 liraya getirmek zorunda kalıyorsunuz. Çünkü başka şansınız yok. Ciddi ihtiyacınız varsa da bunu yapmak zorundasın. Bir bütçe yapısı var. Dışarıdan getirirken, içeriyi de rencide etmeminiz lazım. Takım dizaynını da doğru organize etmeniz gerekir. Bizim ciddi anlamda oyuncuya ihtiyacımız var. 40 haftalık süre içerisinde kadro derinliğini ona göre kurmamız lazım. Gördüğüm kadarıyla kolay olmayacak.
- Takip ettiğiniz oyuncular var mı?
Var. Açıkçası bu işin içindesin sen de biliyorsun. 21 takım olmadan önce, düşen takımlardan oyuncu alınıyordu. Tok alıcı olmak başka bir şeydir, aç alıcı olmak başka bir şeydir. İhtiyacın var almak başka bir şeydir. Orada gözünüzü karartabilirsiniz. Türkiye içerisinde çok fazla değişkenlik olacağını düşünmüyorum. Belli başlı oyuncular bu değişkenliği gösterebilir. Dolayısıyla herkesin tercihi Avrupa olacaktır, yurt dışı olacaktır. Takip ettikleri olacaktır. Benim de takip ettiğim oyuncular var ama biraz külfetleri ağır oyuncular. Onları getirmek de kolay değil. Onları getirmek de kolay değil, bazılarının mukaveleleri devam ediyor. Bazılarınınki bitmiş. Bazı ülkelerde pandemiden sonra uzun bir ara oldu, futbol oynanmadı. Kamp dönemleri 5-6 ay kadar sonra yeni yeni başladı. Son hallerini bilmiyorsunuz, nedir ne değildir. Dolayısıyla, birçok parametre var işin içerisinde. Doğrusunu yapmak lazım. Onun için biraz sakin ve sabırlı kalmak gerekir diye düşünüyorum.
Tüm takımlarda aynı şekilde. Bakıyorsunuz, çok hareketlilik olmayacak. Herkes ince eleyip, sık dokuyacak. Harcama limitleri dün açıklandı. Orada da herkesin mutlu olduğu, mutsuz olduğu anlar var. Önemli olan kendi adımıza doğru tercihleri yapabilmek olacak.
- Başakşehir ve Trabzonspor arasında inanılmaz bir rekabet yaşandı. Trabzonspor neden şampiyon olamadı?
Onunla ilgili yorum yaparsam çok doğru yapmış olmam. Hocası, ekibi var. Onlar bu analizi yapmışlardır ama ben şunu söyleyeyim. Başakşehir sezon başı itibariyle çok doğru bir istikrar süreci yaşadı. Hem Avrupa Ligi'nde hem de Süper Lig'de. Sürprizi aslında Türkiye Kupası'nda yaşadı. Orada da ilerleyebilecek potansiyeli vardı. Oyuncu havuzu çok geniş bir takımdan bahsediyoruz. 5 yıldır bu istikrarı koruyan bir yapıdan bahsediyoruz. Bir hoca değişikliği oldu. Onlar da sezon başı dalgalandılar ama devam ettiler. Normal olan budur zaten futbolda. İnanıyorsanız devam edeceksiniz, sonuna kadar hocanızın yanında olacaksınız. Okan Hoca'yla birliktelikten sonra pandemi sürecine kadar çok fazla bir dalgalanma yaşanmadı. Bu dalgalanmayı Beşiktaş ve Galatasaray yaşadı. Galatasaray'ın ivmesinin yukarıya doğru çıktığı bir süreç yaşanırken, pandemi süreci oldu.
Trabzonspor'un da herkesi tatmin eden bir yapısı vardı. Pandemi sürecinde gördüğüm kadarıyla Trabzonspor çalışmalara devam etti. Belki o oyuncular üzerinde travma yaratmış olabilir. 70 gün çok uzun bir süre. Normal sezonlarda bile takıma verdiğiniz dinlenme süreci maksimum 30 gündür. Ama 30 gün boyunca da aktif dinlenirler. Pandemi döneminde kimsenin aktif dinlenme şansı yoktu. Dolayısıyla onlar antrenman yaptığı için, akabininde zaten TFF pandemi sonrası başlama tarihini verdiğinde bir 6 hafta daha vardı. O 6 haftayı da eklerseniz, Trabzonspor çok uzun bir periyotta dinlenmemiş olabilir. Trabzonspor kaybetmeyeceği maçları kaybetti. Ankaragücü, Antalya maçları doğal olarak hedeften uzaklaştırdı.
Son 2 haftaya geldiğinde Başakşehir'in bırakma lüksü yoktu. Aynı süreci ben bir alt ligde yaşadım. Şampiyonluk ihtimali elinizdeyse onu bırakmanız mümkün değil, çok zor. Dolayısıyla Başakşehir'in hak ettiği bir şampiyonluğu aldığını düşünüyorum. Birinciyi alkışlıyoruz ama ikinci ve üçüncüyü de alkışlamalıyız. Bu bir yarış. Her sene aynı takım göğüslemiyor ipi. Bu değişkenlik oluyor. Ortaya koyduğu tablo, anlayış Trabzonspor'un da gelecek sene çok daha güçlü olacağını düşünüyorum. Gönül isterdi ki bu sene de Şampiyonlar Ligi'ne gitsin, ön eleme oynasın ama olmuyor. Öyle gibi görünüyor, bugün itibariyle. Bu sene Başakşehir ve Trabzonspor'un çizgisi çok başarılıydı.
- Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe bu sene biraz oyun dışında kaldılar. Pandemiden sonra özellikle. Önümüzdeki sezon yine yarışta Anadolu kulüplerini görecek miyiz?
Kesin. Pandemiden sonraki süreci değerlendirmek çokta sağlıklı gelmiyor bana. Çünkü her başkan, her hoca, her takım zihinsel olarak etkilendi. Etkilenmedi dersek ayıp etmiş oluruz. Çünkü başında olan birisi olarak söylüyorum bunu. Bunu ne kadar tolere etmeye çalıştık, ne kadar başarılı olduk bu ayrı bir şey. Bu sene Erzurumspor öncesinde de Denizli'de başarılı bir süreç yaşadım ben.
Oynadığım takımlar içerisinde Başakşehir'le 1-1 berabere kalmıştık, Trabzon'u Trabzon'da yenmiştik, 2-1. İkisi de pikleri yukarı olan takımdı. Daha organize takım olarak Başakşehir'i görmüştüm hem de kadro derinliği anlamında. Çok ciddi bir kadro yapısının olduğunu söylemiştim. Sonucunda da zaten şampiyonluk yaşadı. Anadolu takımları bu sene de ligin içerisinde söz sahibi olacaktır. Alanya'nın Erol Bulut'la iyi bir süreci var. Rıza Çalımbay'ın Sivasspor'la ciddi anlamda pandemi öncesinde 1-2'de giden bir süreci var. Çok başarılı bana göre. Normal kadroların üzerine takviyeler yaparak, ses getireceklerdir diye düşünüyorum. Ekonomik makasın daralması; takım olma kurgusunun ön plana çıktığı istatistiklendi. Sivas'ın ortaya koyduğu, Alanya'nın biraz daha oturmuşluk vardı. 2-3 senedir beraber oynayan bir oyuncu grubu vardır. Bu sene sayı 2 değil de inşallah 5-6 olur. Daha keyifli olur Süper Lig.
- Sergen Yalçın ile Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olabilir mi?
Geldiği süreç ile bitirdiği süreci değerlendirirsek çok başarılı, çok net. Hiç tartışılacak tarafı yok. Puansal anlamda başarı, pandemi sonrasında en fazla puan toplayan 1 ya da 2. takımdır. Çok ciddi bir puan ortalamasıyla ligi bitirdiler. Trabzon olmayınca Beşiktaş ön eleme oynayacak. Bu sene doğru bir kurguluma çok önemli. Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve lig çok zorlu bir süreç bekliyor. Sergen'in neler yapabileceğini gelecek sene daha net bir şekilde ortaya koyacaktır. Pandemi öncesi ve sonrası süreç birçok takımın beklenti içerisinde olmadığı ligi bitirelim diye oynadığı bir süreç. Bu süreçte de ciddiyeti ve kararlılığı bozmayan bir Beşiktaş takımı oldu. Temennim Beşiktaş'ın çok daha güçlü olması, çok daha bu yapılanmayı Sergen'le birlikte daha doğru yerlere taşıyıp, başarılı olma sürecini üst üste koyması çok önemli. Hep beraber bakacağız. Biz rakip olarak ona karşı neler yapacağız, hayat böyle bir şey hep beraber göreceğiz.
- Jübilenizle ilgili Beşiktaş bir paylaşım yaptı...
Çok çabuk geçmiş 19 sene. Futbol tarihinde çok önemli bir andır. Beşiktaş tarihi için de çok önemli bir andır. Hem Milan'ın hem Türk Eğitim Vakfı'nın hem Beşiktaş'ın hem de Mehmet Özdilek'in olduğu bir yerde topluma bir şeyler yapabilmek çok doğru bir organizasyondu. 19 sene geçmesine rağmen bugün hala o heyecanı yaşayan dostum, şahsım, ailem, herkes var. Hayat devam ettiği sürece çocuklarıma bırakacağım en büyük hazinem bu olacak büyük bir ihtimalle.
- Transfer dönemindeyiz, bir sürü transfer dedikodusu çıkıyor. Ömer Şişmanoğlu'nun ismi Beşiktaş'la anılıyor şu anda, böyle bir şey var mı?
Ömer'i ben Kayserispor'dan Antalyaspor'a almıştım. Çok zor süreçti. Allah var oda çok büyük bir fedakarlık gösterdi. Yeteneklerine inandığım bir oyuncudur Ömer. Oradan Beşiktaş'a gitti zaten. Antalya'dan Beşiktaş'a yolladık. Kendi gelişimini tamamladı, futbola olan özlemini giderdi. Daha sonra tekrar bir tramva yaşadı aslında oyunsal anlamdı. Erzurumspor'a geldiğinde tarih bizi yeniden karşı karşıya getirdi. Kişilik olarak da çok severim. Çalışmaya da aç. Tecrübelendi artık 30 yaşına geldi. Onunla konuştuğumda gençlik sürecinde yaşadıklarıyla, bu süreçte yaşadıkları farklı olmalıydı. Buna da iyi reaksiyon verdi. Son 7 haftalık süreçte de Erzurumspor'un Süper Lig'e çıkmasında ciddi emeği olan, final gollerinde Ömer'in ismi oldu. Oda onun kalitesini gösterdi. Adının anılması normal. Beşiktaş değil sadece birkaç kulüp bile olabilir. Bir bakalım. Erzurumspor'u da seviyor. Erzurum'da onu seviyor. Ortak menfaatin birleştiği bir noktada Erzurumspor'la devam etmesini isterim. Tabi Ömer'in de geleceği, planları, projeleri olabilir. Onun başarısı beni mutlu eder. Eğer biz devam edersek, Ömer de kalır diye düşünüyorum.
- Fenerbahçe'den 3 oyuncu ismi geçti. Mehmet Ekici, Tolga Ciğerci, Alper Potuk siz bu 3 oyuncuyu istiyor musunuz?
Benim isteyip, istememem çok önemli değil. Bu isimler önemli oyuncular. Bunların bir maliyetleri var. Maliyetleri karşılamak öyle kolay bir şey değil. Bunla ilgili bir gelişme olur mu ilerleyen süreçte bilemem o zaman değerlendiririm. Bugün itibariyle bu isimler hiç aklımdan geçmedi yani.
- Süper Lig'de sizin gibisi gelmedi ama, teknik olarak kendinize benzettiğiniz bir oyuncu var mı?
Gelmedi. İnsanın kendisini anlatması çok zordur. İstatistikler sporcuları anlatır. İstatistiklere inanan bir teknik adamım. Bir orta saha oyuncusunun her sene 13-14 gol atması çok yüksek bir oran. Golü geçtik, bizim dönemimizde biz attırdığımız golleri saymazdık. Bir o kadar da attırmışlığım vardır. Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birinde 14 sene oynamak kolay bir süreç değil. Ortalama 135 tane gol atmak. Avrupa ligleri, Türkiye Kupası'nı da eklerseniz 150'nin üzerinde gol var. Bu çok yüksek bir oran. Bugün baktığımız zaman çalıştığımız takımlarda, orta sahalara onları anlatmaya çalışıyorum. Bunun son örneğini Taylan Antalyalı'da yaşadım. Taylan, Galatasaray'a gitmeden önce Gençlerbirliği'nde de benim öğrencimdi. Beraber çalışmıştık. Bizden sonra o tarafa daha çok girmeye çalışan, bunu ona prensip olarak her konuşmamda söyledim. Bunun ödülünü alan iyi orta sahalardan biri oldu. Acı çekmek çok önemlidir. Benim gibisi gelmedi.