Bandırmaspor maçında gol beklentiniz 0.72, Gençlerbirliği karşılaşmasında 0.32, Boluspor mücadelesinde 0.39 ve Pendikspor müsabakasında 0.74'lerde seyrediyorsa, golü bırak pozisyon üretmede ne denli sancı çektiğinize işarettir. Zaten transfer dönemi bitmeden bu oyuncu grubunun skor anlamında sıkıntı yaşayacağı belliydi. Üstüne bir de statik kalıp rakiplere kendi üç direğinizi açıyorsanız durumun vahameti için fazla sözcüklere gerek kalmayacaktır. Geçtiğimiz haftayı dinlenerek geçiren Göztepe'nin temel üç kurala ihtiyacı vardı Tuzla önüne çıkmadan. Ciddi bir idman, rakibin kusursuz tahlili ve de sahada dinamizmden sapmadan, yerinde saymadan taraftara maç sonu İsyan Marşı'nı söyletmekti. Ekrem Dağ, Arslanagic, Yalçın ve Tuğbey'in yokluğunda defans merkezine Mihojevic ve Emir'i sabitlemiş, sağa Tarık'ı, sola da İsmail'i monte etmişti. Emre orta alanda serbest dolanıyor, Mesut ve Tijanic oyun kurmaktan başka her şeyi yapıyordu. Kanatlar Atanga ve Mamah topları ayağında tutamazken, futbolcu olduğunu biraz hatırlayan tek isim en ileri uçtaki Kvasina ise orta alanın da gerisine dek gelip top kapma savaşımı veriyordu. Çünkü arkadaşları ona ne pozisyon ne pas hazırlayacak güçteydi. Topu rakibe veren Göztepe, bir hata yakalamak için ön alanda pres uyguladı. Zaman zaman da saman alevi gibi birkaç pozisyona girdi ilk 45'te hepsi bu. 14'te Tijanic, 16'da Kvasina gole yaklaşırken, en neti 35'te Obinna ile gelse de topu Gürsel Aksel kale arkasına yolladı. 39'da neredeyse maç boyunca ilk kez bir bek gibi ileri mesafe kateden Tarık, kötü bir vuruş denemesiyle görev alanına döndü. Tuzla ise 75'e kadar yükseldiği top yüzdesini bir elin parmağını geçmeyen sayıda pozisyona bağlamıştı. 9'da Mata, 19'da Ogün, sarı kırmızılı defansta panik yaşattı. Soyunma odasına eşitlikle gitmenin hesapları yapılırken güzel bir organizasyon sonucu Mata köşeden ağları buldu. İkinci yarıya formda başlayan tribünlerden ne zaman ilham alınacağı merak konusuydu. İkinci perdenin başlarında Tuzlaspor'lu Bünyamin'in iyi oyunuyla Göztepe orta sahası çok çabuk demoralize oldu. Tuzla'nın kaybettiği toplarla hızlı hücum aramaya devam eden Göztepe, Ekrem'in önünde durduğu üç direk arasına giden Tuzla'lı oyuncuları kestiremiyormuş gibi net olmayan toplar atmak konusunda ısrarcılardı. Göz Göz'ün oyun planının ne olduğu maç boyunca anlaşılamazken oyunun hiçbir aksiyonunda maçı çevirebileceği akıllardan geçmedi bile. Emre Çolak'ın hakimiyet kuramadığı sinirlerine Rotman'ınki de eklendi ve taraflar 10'ar kişi ile maçı tamamladı. Dün Göztepe iyi oynamadı değil hiç oynamadı. Fakat özellikle ikinci yarı tipik bir 1. Lig maçıydı. 1-0'ı bulan yatıyor, futbolu güzelleştirmek yerine çimlere uzanıyor. Hakem bir o tarafa bir bu tarafa koşturuyor, topun oyunda kaldığı süre kısalıyor. Göztepe için bundan sonraki süreç kritik. Artık Ekrem Dağ, katı idman mı hazırlar yoksa Çeşme tatillerini mi iptal eder bilinmez ama çarkın bu şekilde işlemeyeceği kuşkusuz. Geçtiğimiz yıllardan günümüze kadar hep dile getirdim. Göztepe'nin kadro mühendisliği kötü değil yok! Her zaman olduğu gibi günü kurtarma planlarıyla hareket eden yönetim faturayı hocalara kesti. Alınan oyuncular getirilen hocaların sistemine hiç uymadı. Göztepe yönetimi öncelikle ben yaptım olacak mantalitesinden vazgeçecek. Hafta içi yapılan açıklamalarda Göztepe Başkanı Rasmus Ankersen: "5 yıl içerisinde büyük bir akademi kurup, genç futbolcuların Avrupa standartlarında olacağı bir sistem yaratmak istiyoruz'' dedi. Bizler daha önceleri sevgili Mehmet Sepil'in ''Benim hayallerimi duysanız, geceleri uyuyamazsınız'' söylemlerini de hatırlıyoruz. Çok şükür Göztepelilerin ne gecesi kaldı ne gündüzleri. Borçsuz Süper Lig'e veda eden takım olarak tarihe geçti. Bu sezon şu ana kadar izlediğimiz takımlara baktığımız zaman Göztepe bu maçı banko kazanır diyebileceğimiz bir takım göremiyorum. Acı ama gerçek. Şu an ki puan sıralamasında son 4 takıma baktığımızda transfer yasaklı takımlar bulunmakta. Göztepe ise onların bir basamak üstünde. Söylenecek çok şey var ancak Göztepe'de sonucu değiştirmeye yetmiyor. Umut edelim ki gelecek 5 yıllık planlamasını yapanlar yarışmacı kimlikten ödün vermezler.