Bazıları bahar esintisini değil fırtınayı seviyor.
Bir bardak suda fırtına koparma gayreti içindeler.
Küçük olumsuzluklardan kendilerine vazife çıkarıyor.
Altay’ı, oyuncuları ve teknik direktörü kötülüyor.
Onlar ısrarla gözümüzün içine sokmaya çalışsa da, gerçek Altaylılar yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen Büyük Altay’ı seviyor ve sahip çıkıyor.
Elbette direnemeyenler de yok değil.
Tuna Üzümcü, 4 gollü Erzurum mağlubiyeti sonrası ‘‘Sorumluluk benim’’ dedi ve ayrılık kararı aldı.
Hocanın geçtiğimiz sezondan başarısı ortada.
Altay’da sorun da teknik direktör değildi!
Antrenör herşey değil unutmayın.
Futbolun bir ayağı sadece.
Diğer ayaklar yönetim, futbolcu ve olmazsa olmazı taraftar.
Başarı için tüm ayaklar yere sağlam basmalı...
Artık yönetim şirketleşme konusunda aldığı yetkiyi hayata geçirmeli. Bulundukları ligde heyecan ve yarış hızlandı.
Takımlar kadrolarını güçlendirdi ve takım içi uyum sorununu aştı.
Altay, ligin devre arasına kadar toplayabildiği kadar puan toplamalı ve transfer yasağını kaldırıp, korkulu rüya yaşamamak için gerekli takviyeleri yapmalı.
Bu arada forma şansı tanınan gençler de çok çalışarak kendilerini geliştirmek zorunda.
“Sabırla koruk üzüm olur” derler.
Altay’ın sabretmekten başka çaresi yok gibi görünüyor.
“Gençliğe güven, gençliğe inan...”
Yoksa; bizi çok daha kötü günler bekliyor. Bu kadar emek, bu kadar özveri boşa gitmesin. ‘‘Mesele düşmek değil, teslim olmamakta bütün mesele!”
Altay küme düşer kümede kalır, ama teslim olmak, pes etmek ve vazgeçmek yakışmaz Büyük Altay’a...
Şampiyon da diyebilirsiniz…
TFF 3. Lig 2. Grup’ta mücadele eden Karşıyaka, toplam 18 transferle tepeden tırnağa yenilendi.
Ligin ilk haftasında Eynesil Belediyespor deplasmanından 3-1’lik galibiyetle döndü.
Karşıyakalılar, Karşıyaka'nın başarısızlığı yüzünden futbola küskündü.
Son iki haftada alınan sonuçlar ve şampiyonluğa inanan takımın performansıyla tribünlere geri dönüş başladı. Yeşil kırmızılılar ise 125 gün sonra buluştukları taraftarlarına adeta gol resitali sundu.
5-1’lik Amasyaspor FK galibiyetiyle ‘‘Bizi izlemeye devam edin’’ mesajı verdi. Bizim için Karşıyaka’nın bugün elde ettiği başarı asla sürpriz değil. Sezon öncesi hazırlık döneminde yazdığım yazıda tünelin ucundaki ışığın görüldüğünü şu satırlarla kaleme almıştım;
‘‘Çatlak seslere rağmen Ersin Aka ile yola devam kararı çok değerli. Görüldüğü kadarı ile başkan, yönetim ve teknik kadro da doğru hamleler yapıyor. Ligin başlamasına 21 gün var. Gerekenin yapılacağını umut ediyorum.
Şimdi, yeni bir heyecan başlıyor.
Karşıyaka, bu sene artık özlem duyduğu şampiyonluğa çok daha yakın.
Yepyeni oluşumla her sezon bir üst ligi kendine hedef olarak belirleyen Karşıyaka’nın sezon açılışını; adına, şehrine ve taraftarına yakışır bir şekilde yapmasını bekliyorum.
Karşıyaka aşkıyla büyüyen bu şehrin her nefesi, takımına sahip çıkmalı ve tribünlerde yerini almalı. Yeni yönetimi kutluyor ve başarılar diliyorum. Yolun açık olsun Kaf Kaf...’’
Evet uzun yıllar 3. Lig’e demir atan Karşıyaka’nın mevcut konumu geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.
Şurası kesin, bizleri bu sezon Karşıyaka’nın futbol şöleni bekliyor.
Amiral gemisi batıyor mu?
Altınordu bölge futbolunun amiral gemisiydi. Özellikle Türkiye’de birçok futbol kulübünün gözü kulağı ve hedefi Altınordu’ydu. Ne var ki; Altınordu elindeki olanakları kullanamadı. Futbolun ağabeyliğini yapamadı. Süper Lig’i istemeyiz dediler. Süper Lig’in kapısından döndüler. 9 sezon mücadele ettiği ligde geçen sezon küme düştü.
Şimdilerde ise TFF 2. Lig Beyaz Grup’ta mücadele ediyor ancak ligde oynadığı 3 karşılaşmada da puan yüzü göremedi.
İstatistiklere göre Altınordu profesyonel liglerde en son 1973-74’te sezona 3’te sıfırla başladı. Maalesef 50 yıl sonra aynı başlangıcı tekrarladı. Altyapı bir şekilde bu kulübe futbolcu kaynağı yaratıyordu. Yani; fabrika çalışıyordu. Bu futbolculara değer katamayan üst yapı. Alt yapı kendine yetiyordu.
Ustaya sormuşlar. “Yine kaybettik. Ne yapacağız.”
Üstad cevap vermiş. “Çay koy yeniden başlayacağız...”
Altınordu’da da durum bu.
Kendimizi, transfer politikalarını, antrenör ve futbolcu seçimlerini, yönetimlerin bağımsızlığını, siyasetin kulübe etkisini.
Kenti yönetenlerin kulübe duruş mesafesini. Tümünü masaya yatırıp, sorgulamalıyız.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Her zaman gurur kaynağımız olan Altınordu’nun bu durumu içimizi acıtıyor. Umudumuz toparlanmaları yönünde...