Rekabet mi, düşmanlık mı?
Futbolun içinde rekabet var.
Bu rekabet duygusunu yitirmeden mücadele sahada verilmeli.
Sahadaki profesyoneller de işine ve rakibine saygı duymalı.
Ancak; rekabet asla düşmanlığa dönüşmemeli. İzmir derbisinde Göztepe ile Altay karşı karşıya geldi.
Geçen sezon iki takım tribünlerinde cereyan eden, istenmeyen olayların yaşandığı, kapkara bir futbol gecesi yaşamıştık.
Bu bağlamda ev sahibi konumunda olan Altay’ın kaptanı İbrahim Öztürk karşılaşma öncesi hem hakeme hem de Göztepe kaptanı Atınç Nukan’a çiçek takdim etti.
Kaptan İbrahim’in bu hareketi çok değerli. Ancak Atınç Nukan’ın 90+7’de attığı gol sonrası sevincini abartması, el kol hareketlerine engel olamaması maç öncesi oluşan güzel tabloya maalesef gölge düşürdü...
‘Respect’ Türkçe karşılığı saygı..
Herhangi bir kişi ya da toplum ve ülkeye saygı göstermek olarak tarif edilebilir. Spordaki karşılığı yalnızca saygı değil, dürüstlük, güzel hareket ve genel adıyla Fair Play olarak biliniyor.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir sporcuda yalnızca beden gücü ve yetenek değil, tüm bunların yanı sıra, iyi ahlak ve zekânın da bulunmasını talep etmiş ve bu düşüncesini de; “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.” sözleriyle dile getirmiştir.
Atınç’ın muhteşem golü, maalesef gol sonrasında tahrik edici, rakibi küçümser hareketleri yakışık almadı...
Amatöründen profesyoneline, tüm sporculara düşen görev, hayatın her alanında olduğu gibi takımları için sporu güzelleştiren evrensel kavram olan adil oyun çerçevesinde, oyunun kurallarına ve karşı takıma saygı çerçevesinde hareket etmeleridir.
Dünyanın en büyük endüstrilerinden biri haline gelen futbolda, yönetici, teknik direktör ve futbolcuların, başta çocuklar ve gençler olmak üzere takipçileri olan milyonlarca insan için rol model olduklarını unutmamaları gerekiyor.
Özellikle çocuklarımızın birlikte büyüyecekleri sağlam değerlere sahip olmaları gerekmektedir.
Futbol, bir takım sporu olarak disiplin, saygı, takım ruhu ve Fair Play'in oyunda ve hayatta ne kadar gerekli olduğunu anlamalarını sağlamaktadır.
Bu doğrultuda futbolun tüm paydaşlarının hem saha içinde hem de saha dışında çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olacak davranış ve söylemler sergilemeleri çok önem taşımaktadır.
Tahrik, tehdit, hakaret...
Halbuki; dünyayı güzellik kurtaracak.
Bulunduğumuz coğrafyada da en çok eksikliğini duyduğumuz şey sevgi.
Kırmadan dökmeden, eziyet etmeden, parçalamadan sevebilen yürekler eksik dünyamızda.
Para pul, şöhret önemli değil.
Ama; boşuna söylenmemiştir.
“Başarı insanı şöhret yapar, karakter ise efsane...”
İleriyi net görebilmek için bazen geriye dönüp bakmak gerekiyor.
Geriye bakıp neler yapıldığını görmeli insanlar.
Gerçekten de skor değil.
Spor önemli.
Spor, dostluk, kardeşlik ve barış.
Bugün unutsak nefretimizi, biraz hoşgörü ile yaklaşsak tüm insanlara, onları yeniden sevmeyi, ya da en azından saygı göstermeyi becerebilsek.
Kendimizi karşımızdakinin yerine koysak bir an, anlamaya çalışsak onu.
Hepimiz aynı gemideyiz aslında.
Bu gemi batarsa, hepimiz batacağız.
Bu sevgisizliğe bir son verelim.
Bu ülkeyi, bu bayrağı, bu vatanı, bu ülkenin insanını sevelim.
Barışa, dostluğa ve kardeşliğe sahip çıkalım. Kısaca, Atınç gibi bir profesyonele yakışmadı, yakıştıramadım...
Akılda deli sorular...
Altay’ın on binlerce seveni ve taraftarı var. Ama; kongrelerde adı ve ağırlığı yok!
Altay yönetimi, kendisinden önce yapılan borçları ödemenin yollarını arıyor. Dosyalar birer ikişer kapatılmaya çalışılıyor. Ama; borç miktarı azalmıyor. Kur yükseldikçe kulübün borcu artıyor. Altay’ın şirketleşmeden başka çaresi yoktu...
109 yıllık Altay’da yönetim kurulu geçtiğimiz günlerde olağanüstü genel kurula giderek camiadan şirketleşme yetkisini aldı.
Açık oylama sonucu 78 üye şirketleşmeye “Evet” dedi, 61 delege ise “Hayır” oyu kullandı. Yönetim şirketleşme yetkisini aldı. Bu karara göre kulübün futbol şubesi Altay Sportif Faaliyetler Anonim Şirketi ismini alacak. Şirketin yüzde 51 hissesi kulüpte olacak, yüzde 49 hissesi yatırımcılara açılacak. Böylesine önemli bir genel kurula 165 kişinin katılması da sözde Altaylıyım diyen, sürekli yapılacak projelere köstek olan ama çözüm yolu bulmayanların ayıbıdır...
O, hayır oyu verenlere ve de sözde Altaylılara sorulacak çok soru var. Altay’ın toplam üye sayısı kaçtır? Kaç üye hayattadır? Zor zamanlar geçiren ve sahada aslanlar gibi onur mücadelesi veren oyuncuların fedakarlıklarına karşın üyeler üzerlerine düşen görevi yapıyor mu? Mesela aidatlar ödenmekte midir? Biriken aidat ücretleri ne kadar? Umarım derbiyi izleyen ve şirketleşmeye karşı çıkanlar gerekli dersleri çıkarmıştır... Geçen sezon ligde kalan Altay’ın bu sezon eldeki kadroyla işi çok zor.
Altay yönetiminin ivedelikle yapması gereken, kulübe para kazandıracak projeler üretmek, transfer yasağını kaldırmak, takıma takviyeler yapmak. Umarım gerçek Altaylılar, elini taşın altına koyar...