TFF 1. Lig'de lider Samsunspor'un 20 maçlık yenilmezlik serisini sonlandıran Göztepe'yi değerlendiren usta kalemlerimiz, "Göz Göz, taraftarıyla bütünleşti. Artık geri sayım başladı. Muhteşem taraftar, itici gücüyle bu takımı Süper Lig'e taşır" dedi
Bülent Buda: Yalçın, ligin ikinci yarısına damgasını vurmayı sürdürüyor. Buluştuğu her top, onun kramponlarından değer üretiyor, skor tabelasını biçimlendiriyor. Ne güzel bir duygudur bu... Sevmek ve de sevilmek. Zor bir gün, oturup rahat koltuklarımıza izliyoruz. Eleştiriyoruz. Beğeniyoruz ya da beğenmiyoruz. Bu oyunda kramponların uçları kadar futbolcuların sinir uçları da güçlü olacak. Kazanmanın birinci koşulu, önce direnmesini bilmektir. Sevgili İsmail Köybaşı'nın maç bitimi yayıncı kuruluşta yaptığı konuşma ya da yorum, nitelikli bir kişiliğin birikiminin dışavurumuydu. Coşkulu, tutkulu taraftar, skor tabelasına bakarak hop oturup hop kalkar böyle günlerde. Haftalardır yenilgi yüzü görmeyen, Süper Lig'e ulaşacak yeterliliği olan, iyi ve seçenekli bir takım lider. Oyunun bütününe baktığımızda, daha ilk dakikalarda sarı kırmızılıların, kırmızı beyazlıların kalesi önünde arayışlar, gol kokusu. Ve de neredeyse oyunun bütününde güçlü rakibine, lidere bu da kaçmaz diyebileceğimiz bir gol olanağının esirgenmesi. Keyif vericiydi. Şimdi ismini anımsayamadığım, eski bir sporcu şöyle diyor: "Ter kokusu almıyorsam, erdem de görmüyorum." Olay budur. Ter kokusu!
Fatih Tanfer: Göztepe, seyircisinin müthiş desteğini alarak, sert ve devamlı pres anlayışıyla lider Samsunspor'a alan bırakmadı. Rakip defansın arkasına atılan doğru toplarla pozisyonlar buldu. Yalçın'ın harika pasında Obinna Mamah golünü attı. Skor üstünlüğüne ulaşınca, rakibine ikinci yarının son bölümü hariç, pozisyon vermedi. Maç boyunca kontrolü kaybetmedi... Üst düzeyde coşku ve harika temponun sonucunu aldı. Haftalardır yazdığım gibi, kaleci Arda ve defans üçlüsü yine başarılıydı. Form grafiği artan Yalçın'a bu hafta Mamah da eşlik etti ve takımın gücünü artırdı. Maçı kazanarak gelecek adına büyük umut verdiler... Sağlam defansları, tecrübeli ve doğru oynayan oyuncularına ilaveten, disiplinli ve asla taviz vermeyen oyun planlarıyla müthiş bir yarışın içinde olacaklar. Play Off'a kalırlarsa, vefakâr seyircileriyle büyük başarıya imza atacaklardır.
Mehmet Demirtaş: Geçen haftaki 90+3 köşemizde, "Göztepe, finalleri ve liderleri sever" diye yazımı sonlandırmıştım. Bu bir temenni değil realiteydi... Son haftalarda müthiş çıkış yakalayan Göztepe'nin, bütünleştiği 12. gücü olan, muhteşem taraftarıyla başaramayacağı iş yok gibi... Ligin lideri ve 20 maçtır yenilmeyen Samsunspor'u Mamah'ın golüyle devirmesi, gelecek güzel günlerin habercisi oldu. Göztepe, ideal 11'ini buldu ve kadroda istikrarı yakaladı. Artık final niteliğinde karşılaşmalar kaldı. Ligi ilk 2 sırada bitirecek takım, direkt olarak Süper Lig'e çıkacak. Üçüncü takım da direkt Play Off finali oynayacak. 4. ile 7. takım, 5. ile 6. takım eşleşecek. Göztepe'nin geriye kaldı 7 maçı. Alınacak 21 puanla, bu sezon ligde kalabilir mi diye hesapladığımız Göztepe'yi Süper Lig'e uğurlayabiliriz. Yeter ki Samsunspor maçındaki gibi tribünden taraftar orta açsın, sahada futbolcular golünü atsın. Final niteliğindeki maçlardan ilk sınav, Tuzlaspor'dan vurgun yemiş Ankara Keçiörengücü'ne karşı bugün verilecek. Haydi Göz Göz, yaptın yine yaparsın...
Güzel oyun, kayıp 3 puan
Bülent Buda: Sevgili Hasan Özer, futbolculuğundan sevdiğim, beğendiğim, saygın bir spor insanı. Maçın bitiminde yayıncı kuruluşa yaptığı konuşmayı özenle dinledim. Bütünüyle katılıyorum. Doğru, gerçekçi ve de dürüst... Skorun iki tarafa da güleceği bir futbol oynandı Bornova'da... Konuk Eyüp kazandı. Bu güzel oyunun karakteri de bu. İlkesel olarak, teknik birimlerin seçimini yaptıkları oyun alanı dizilişlerini eleştirmem. Onlar tüm hafta ya da haftalar boyu oyuncularıyla birlikte. Bu nedenle oyun alanı seçimlerine her defasında saygı duyarım. Ufak tefek gülümseten takılmalarım dışında. Geçen hafta 90+3 köşemizde minik bir eleştirim olmuştu. Şöyleydi: "Kubilay Aktaş savunmada değil, orta alanda daha yararlı. Volkan Fındıklı da orta alanda değil, savunmada daha yararlı olur. Eğer diğer stoperleriniz sakat ya da cezalı ise, ki öyle, Volkan stoper oynamalıdır nokta." Peki yenilginin gerekçesi bu mudur? Elbette değil. Hasan Özer ile futbolcularının bu zorlu süreci aşacaklarına inancım tamdır ve hiçbir zaman eksilmedi.
Fatih Tanfer: Altınordu; yıldızlar topluluğu, inanılmaz güçlü kadrosu olan Eyüpspor'a 2-1 mağlup oldu. Elbette hiç de iyi olmadı. Bu maçın sonucu böyle mi olmalıydı? Altınordu'nun, maç boyunca 3 şutu Eyüpspor direğinden döndü. Futbolda biraz da şansın rolü olduğu gerçeğini bu maçta gördük. 2-0 mağlup duruma düşmesinin nedeni, basit top kayıpları ve bireysel hatalardı... Koordinasyon sıkıntısı yaşadı. Metehan durumu 2-1 yaptıktan sonra, Eyüp savunmasını genişleterek dengeyi bozdu. Hücumda çoğaldılar. Oyun iştahı da iyiydi. Ama 3 top direkten dönünce ne yapabilirlerdi... Bu hırs ve inançla Altınordu'nun tehlikeli bölgeden çıkacağına inanıyorum. Bu düşüncemin sebebi, takımda her geçen gün artan irade ve süreklilik...
Mehmet Demirtaş: Denizlispor ve Malatyaspor'dan alınan 3 puanla hepimizin içini rahatlatmışlar, güçlü rakip Eyüp'ü de evine eli boş gönderirler diye umut ederken, birçok pozisyona girip 3 topun direklerden döndüğü, zorlu 90 dakikadan 2-1 mağlup ayrıldılar. Ancak sahada gösterdikleri başkaldırı ve de pes etmeme alışkanlıkları devam ettiği sürece, korkulu rüya göreceklerine inanmıyorum.
Aman dikkat Büyük Altay!
Bülent Buda: Efe nadasa mı bırakıldı? Neden tüm maç kulübede ikamet ediyor? Korumaya alındıysa, gönderin evinde uyusun. Nadiri'nin sol kanatta ileri geri canı çıktı. Oyun alanları çime dönüştürüldüğünden bu yana futbolun güzelleşeceğini umarken, Kırkpınar güreşlerini aratmayan kafakol manzaraları izlemekten gına geldi. Bu koşullarda, direncini terinin son damlasına kadar harcayan emekçiler alanda dik kalırken beklentimiz yüksek. Genç profesyonel Eren, ikinci sarıdan kızarıyor. Hakem bitiş düdüğünü iki dudağına tutturma arayışındayken 40'lık Marco, orta alana çekilip top alıyor, ileri uçlara uzun yüksek top servisi yapıyor. Dakika 70 ceza alanı çizgisi. Golcü topu alıyor, dönüyor sağ ayak vuruşuyla sağ uzak köşeye ateşliyor meşin yuvarlağı. Bandırma kalecisi, günün en güzel plonjonuyla muhteşem vuruşun gol olmasına izin vermiyor. Neyse, yenildik üzüldük. Bitirirken ıskalamayalım. Eşitlik golünde Deniz'in sağ sert, yerden düzgün plasesi birinci sınıftı.
Fatih Tanfer: Altay, Play Off yarışı içinde olmak isteyen Bandırmaspor karşısında 2. dakikada Atabey'in attığı golle maça adeta 1-0 yenik başladı. Daha kompakt bir oyun tarzıyla oynamaya başlayan siyah beyazlılar, etkili ataklar da geliştirdi. Takıma girdikten sonra hücumda etkinliği artıran Deniz Kadah, uzatma dakikalarında attığı golle durumu 1-1 yaptı. Hem Altay hem de Bandırmaspor, maça 10'ar kişi devam etti. Elbette Eren'in oyundan ihracı, Altay'ın hücum gücünü düşürdü. Ve Altay, defansıyla beraber öne çıktığı anda bir kontratak sonrası ikinci golü kalesinde gördü. Daha sonra puan kazanmak adına yoğun bir çaba gösterse de Bandırmaspor buna fırsat vermedi. Altay'ın bu haftaki maçından ben umutluydum. Puan veya puanlar alsaydı, düşme hattından iyice uzaklaşacaktı. Ancak olmadı... Altay'ın enerjik ve inançlı futboluyla en kısa zamanda sıkıntılı süreci atlatacağına inanıyorum. Çünkü, futbolcuların performansı her hafta artıyor. Takım oyunu ve beraber oynama alışkanlığı da büyük bir avantaj.
Mehmet Demirtaş: Altay, üst üste galibiyet almış, özgüveni yerine gelmiş bir şekilde Bandırma deplasmanına çıktı. Maçın kolay olmayacağı belliydi. Bir bakıma teknik adamların ve kulübesi zengin olan takımın karşılaşmasıydı. Bandırmaspor, daha istekli ve de baskılı olan taraftı. Altay savunmasındaki zincirleme hataları iyi değerlendirdiler. Eren Erdoğan'ın kendine hâkim olamamasının ve takımını eksik bırakmasının bir açıklaması olamaz. Şu bir gerçek, Zeki'nin yokluğu derinden hissedildi. Takımın ağabeylerine gençler ayak uyduramıyor. Önlerindeki 10 günlük periyotta 3 maça çıkacaklar. İlki, İzmir derbisi Altınordu. Gerekli dersler çıkarılmalı...
Denizlispor paraşütsüz düşüyor!
Bülent Buda: Ne kadar zor, çekilmez zamanlar futbolcular için. Ya izleyenler? Onlar da tribünleri terk ediyor, meseleyi çözüyor. O kadar belli oluyor ki, futbolcuların şu maçlar bir bitse de herkes başının çaresine baksa halleri... Çok belli oluyor izlerken. Fazladan yorgunluk gibi, ne kötü. Geçen yıl büyük bir mucizeye damga vurdular. Bu takım gider dediler, harika bir Bandırma galibiyetinin ardından müthiş bir çıkışa geçtiler. Lige tutundular ama ne var ki transfer yasağı, parasal sorunlar, teknik adam gelgitleri, tüm umutları tüketmeye yetti de arttı. Bu sezon da büyük Bandırma galibiyetinden sonra tamam ritmi, morali yakaladılar, uçarlar bir kez daha dedik, yine bekledik. Ama yanıldık, arkası gelmedi. Ötesi, birbirini aratmayan yenilgiler oldu. Çok zor, çekilmez bir süreç. Yönetim kaldıysa taraftar, futbolcular, teknik birimler ruhen dağılmış, fiziken yıkılmış durumdalar. Bu duygularla, bu koşullarda mahalle kahvehanesinde pişpirik bile oynanmaz.
Fatih Tanfer: Tuzlaspor deplasmanında basit top kayıpları ve bireysel hataların faturası ağır oldu. Tempoyu kontrol edemediler, orta alan geri dönüşlerde ağır kaldı. İkili mücadelelerin çoğunu kaybettiler. Tek kelimeyle, takım halinde kötü bir oyun oynadılar. Ve 3-0 mağlup oldular... 10 haftadır kazanamayan Denizlispor yine kaybetti. Bundan sonra ne olur? Geçen sene Denizli adına küme düşme mücadelesinde müthiş bir direnç sergilemişlerdi. Bu yıl neden olmasın... Ancak, enerjisini, temposunu ve motivasyonunu artırmak şartıyla... Bu mucize gerçekleşebilir...
Mehmet Demirtaş: Maalesef, Denizlispor göz göre göre bir alt lige paraşütsüz düşüyor. Gemi su almaya başladı. Tuzlaspor yenilgisi sonrası, takımın başında sadece 2 maça çıkan Kemal Kılıç istifasını yönetime sundu. Ona eşlik eden Djedje ve Mayi de gözden çıkarıldı. Bu saatten sonrası Denizlispor için tufan. Türk futbolunda kulüplerin kanayan yarası olan yanlış transfer politikalarıyla hovardaca harcanan paraların ardından gelen transfer yasakları, 3 puan silme cezaları ve dağ gibi borçlarla büyük çöküş... Üzülüyoruz sadece...
Balıkçılar gole doymuyor!
Bülent Buda: Futbol oyununda çok sevdiğim bir dışavurumdur, topu kazandığın yerden hızlı dikine atağı başlatmak. Balıkçılar, bu muhteşem eylemi en iyi uygulayanlar olarak öne çıkıyor. İsmet Taşdemir'in çarpıcı adaleti, oyuncu seçiminde kazananlar devam eder... Ardından gereksinimlere göre adımlar atılır. Gökdeniz, 9 numaraya geçtikten sonra durmuyor. Attıkça açılıyor. Keyif alıyor, keyif veriyor. Kenan, sonbaharını değil, ilkbaharını yaşıyor. Çok sağlam basıyor çimler üzerine. Bitirici son dokunuşlarıyla dağıtımına öncülük ettiği pas akışkanlığı birinci sınıf. Sousa, bence ligin en iyi kalecisi. Çok güçlü görünüyor 3 direk önünde. Özgüveni de yüksek. Önündeki arkadaşlarını yönlendirmesi birinci sınıf. Omar Imeri'yle Musah Mohammed hak ettikleri süreyi alınca coşkuyla, özveriyle takım oyununa, topu kullanma becerilerine, rakipten top çalma kurnazlıklarına yeni şeyler ekliyor. Üzeyir'in önündeki kanadı istekle, beceriyle ileri geri, babasının tapulu malı gibi kullanışına doyum olmuyor. Balıkçılar durmuyor, vazgeçmiyor. Erken şımarmayalım, büyüklenmeyelim, bekleyelim, izleyelim ve de görelim... Bakalım, hayatta neler olacak...
Fatih Tanfer: İlk yarıyı Bolu'da 1-0 mağlup bitirdi. İkinci yarıda takım halinde üst düzey bir efor sarf etti. İyi pas yaptılar, savunmada dikkatliydiler... Musah Mohammed ve Hakan iyi pas yaptı, oyunu kanatlara taşıyıp sahanın her yerini kullandı. Takım halinde vites yükselttiler. Son haftaların formda oyuncusu Gökdeniz, attığı 3 golle yine müthiş bir performans sergiledi. Bodrumspor'un, son düdüğe kadar güçlü kadrosuyla Play Off yarışının içinde olacağına inanıyorum. En önemlisi, enerjik bir oyun tarzları var. Seyredilmekten keyif alınıyor.
Mehmet Demirtaş: Antalyaspor'dan Bodrumspor'a kiralanan Gökdeniz Bayrakdar, Boluspor'a karşı 16 dakikada hat-trick yaptı. Geçen hafta Bandırmaspor'a 2 gol atan Gökdeniz, Bodrumspor'da çıktığı 11 maçta 7 gol, 2 asistle toplam 9 gole direkt katkı yaptı... Bodrumspor, Bolu'da ilk yarısını 1-0 geride kapattığı karşılaşmada, muhteşem bir geri dönüşle 4-1 kazanmasını bildi. Hep söylüyoruz, tarihinde ilk kez bu ligde mücadele eden, kadro zenginliği ve de derinliğiyle lige renk katan Bodrumspor, hem Play Off'u hem de Süper Lig'i sonuna kadar hak ediyor. Önümüzde daha oynanmamış 7 maç duruyor. Sıradaki rakibi, 5 puan üstünde yer alan Pendikspor. Zorlu ve de keyifli bir 90 dakika bizleri bekliyor...
Sonuç da kötü, oyun da!
Bülent Buda: Adapazarı'nda taraftar yasağı var. Tribünler tenha, bu iyi haber. Sakarya'nın üstüne üretken kramponları da alanda yoklar, bu da ikinci yaver... Eee, buna göre alandan yansıyan izlenimler. Eğer futbolcular yıkıcı hata yapmazlarsa, siyah beyazlılar bu maçtan en az 1 puanla ayrılırlar demişim. İleri uçlarda üretken olabilirlerse, 3 puanı da ceplerine koyup Sakaryaspor'a yaşamsal bir sonuç yaşatabilirler. Beklentilerim olmadı, tahminlerim de tutmadı. Manisa, Sakarya'nın açıklarından, zaaflarından hiç yararlanamadı, ya da yararlanabilecek beceriyi ve yaratıcılığı gösteremedi. Tersine, 3 puanı karşıtına bir biçimde ikram etti. Sergiledikleri futbolu kendilerinin beğendiğini hiç sanmıyorum. Yenilgiyi hak etmedik gibi bir yargıları da varsa, orda da yanılıyorlar. Uzatmadan, kötü oynadılar ve yenildiler. Hepsi bu, gelecek maça bakalım...
Fatih Tanfer: Manisa FK, Sakarya deplasmanından birinci ve ikinci yarının uzatma dakikalarında yediği 2 golle puansız döndü. 45 puanda kaldı, Play Off hattı dışında 9. sırada kendisine yer buldu. Defalarca yazdığım ifadenin arkasındayım. Manisa FK'nın kadro derinliği ve gücü, bu ligde çok az takımda var. Bulunduğu yeri hak etmiyor... Yönetenleri, takım adına büyük emek sarf ediyor, hiçbir manevi fedakârlıktan kaçınmıyor. Ben sebeplere değil, sonuca bakarım... Manisa FK, mehter takımı gibi... Bir ileri, bir geri... 3 hafta üst üste maç kazansa, Play Off yarışının içinde olacak. Maalesef, bir türlü olmuyor. Umarım, bu hafta Bandırmaspor maçıyla başlayacak bir galibiyet serisiyle Manisalıları sevindirirler. Aksi olursa, bu güçlü kadroya hakikaten yazık olur.
Mehmet Demirtaş: Manisa FK, Sakarya deplasmanında önüne gelen fırsatı elinin tersiyle itti. Oysa, Sakaryaspor geçen hafta Altay'a boyun eğmiş ve de 4 as oyuncusundan mahrum olarak sahaya çıkmıştı. Manisa FK'nın yapması gereken, kötü gününde yakaladığı rakibine geçit vermeyip 1 puanı cebe koymaktı. Başarabilirse, 3 puanla evine geri dönmesini umut ettik, ancak savunmada yapılan bireysel hatalar, hücumcuların üretkenlik ve de beceri eksikliği sonucu 2-0'lık sonuçla 3 puanı armağan etti ve Play Off yolunda ağır yara aldı. Bu maç özelinde Yalçın Hoca'nın da, sahaya sürdüğü, rehavete kapılmış oyuncu grubunun da çıkaracağı dersler var. Sözün özü, Sakarya karşısındaki Manisa FK, bu kötü futboluyla Play Off'u hak etmiyor. Fikstüre baktığımız zaman, kalan 7 maçta 1 puan bile aslanın ağzında. İlk sınavda, Altay'ı dize getiren, moralli Bandırmaspor'u ağırlayacaklar. Ne diyelim, kolay gelsin...