Haydi Büyük Altaylılar şimdi tam zamanı!
Futbol, yalnızca sahada oynanan bir oyun değil, aynı zamanda toplumları bir araya getiren, şehirlerin kimliğini oluşturan bir tutku.
Altay Spor Kulübü de Türk futbolunun köklü çınarlarından biri olarak bu tutkunun en önemli temsilcilerinden. Şimdi, bu büyük kulübün tarihinde yeni bir sayfa açmak için tüm Altaylılara önemli bir görev düşüyor.
Geçtiğimiz hafta Ahmet Taşpınar, Prof. Dr. Ahmet Çoker, Av. Namık Marmara, Cemil Kaya, Kenan Duymazoğlu ve Berk Çavdar’dan oluşan “Şirketleşme Komisyonu” şirketleşme kararı aldı ve “Büyük Altay 1914 Futbol Yatırımları A.Ş.” adlı şirket de kuruldu.
Cemil Kaya ve Kenan Duymazoğlu’nun adıyla kurulan şirketle, kulübün profesyonel futbol şubesi, yatırımcıya devredilecek.
Altay, 29 Mayıs Çarşamba günü, şirketleşme konusunda devir yetkisinin yönetime verilmesi için genel kurul yapacak. Kulübün sadece yarışmacı hakları şirkete devredilecek.
Kurulan ön şirketin devamında atılacak ikinci adımın, genel kurulda şirketleşme için yönetime devir yetkisi verilmesi olacak.
Kısaca 525 Büyük Altaylı’nın, 29 Mayıs’taki genel kurulda bir araya gelmesi gerekiyor.
Genel kurul öncesi adadan ayrılma kararı alan oyuncular alacaklarını tahsil edebilmek adına TFF’ye başvurmaya başladı bile....
Artık köprüden önceki son çıkış.
Unutmayalım, Altay sadece bir futbol kulübü değil, bir sevda, bir yaşam biçimidir. Bu sevdaya gönül veren herkesin katkısı, Altay’ın geleceğini aydınlatacak. Tarihi kararın eşiğinde, sizlere düşen görevi yerine getirmek için harekete geçin.
Haydi Büyük Altaylılar, şimdi tam zamanı!
Altaylıyım diyen herkesin genel kurulda yerini alması kaçınılmaz.
Birlik ve beraberlik içinde, tarihi karar için göreve!
Peki ya şirketleşmek tek başına kurtuluş mu? Tabii ki hayır.
Şirketleşme sonrası dikkat edilmesi konular elbette var. Öncelikle siyasetle tüm bağınızı kesin...
Kulübe siyaset girmesine izin vermeyin! Bugüne kadar futbolcu alışverişi yaptığınız menajerleri uzaklaştırın.
Kulübü menajerlerin boyunduruğundan kurtarın.
Şampiyon olacağım diye; olmayan parayı harcamayın.
Kulübü daha fazla borç yükü altına sokmayın!
Acele etmeyin.
Geleceği günlük değil, uzun vadeli olarak planlayın ve uygulayın. Başarının geçici değil, kalıcı olması için çaba harcayın!
Alt yapıda hedef koyun...
Üst yapı ile alt yapının uyumlu çalışmasını sağlayacak tedbirler alın.
Transfere büyük paralar harcamak yerine, alt yapıdan yetişen yetenekleri hazırlayın.
Paranız cebinizde kalsın!
Ne yapmak istediğinizi ve yapacaklarınızı kamuoyuna ve taraftara anlatın.
Kentin ve taraftarın sesine kulak verin.Gerektiğinde tecrübeli isimlerin fikirlerinden yararlanın.
Önceliğinizi Altay’a verin.
Kendi ortak aklınızı üretin ve yürütün. Başkalarının ağzına bakmaktan vazgeçin. Emin olun.
Siz, size yetersiniz...
Yakışmadı Buğrahan Tuncer!
Galatasaray Ekmaslı Buğrahan Tuncer’in, Pınar Karşıyakalı taraftarlara yönelik ahlaksız hareketi ve bu hareketin ardından yaşanan olaylar, Türk sporunda ahlak ve etik değerlerin önemini bir kez daha gündeme getirdi. Galatasaray’ın 9 sayı geride olduğu bir durumda yaşanan bu olay, sadece Galatasaray’ı yarı finalden etmiş olmakla kalmamış, aynı zamanda sporun ruhuna ve değerlerine de büyük zarar vermiştir.
Sporcular, toplumun önünde örnek bireyler olarak yer alırlar. Özellikle çocuklar ve gençler, sporcuları idol olarak görür ve onların davranışlarını rol model alırlar. Bu nedenle, sporcuların sahada sergiledikleri tutum ve davranışlar, sadece o anı değil, gelecekteki nesillerin de spor ahlakını şekillendirir. Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” sözü, Türk sporunun temel felsefesi olmalıdır.
Buğrahan Tuncer’in, Pınar Karşıyaka taraftarlarına yönelik çirkin hareketi, hem sportif açıdan hem de ahlaki açıdan kabul edilemez.
Spor sahalarında şiddet, hakaret ve provokasyonun yeri yoktur. Bu tür hareketler, sadece sporcuların kariyerine değil, aynı zamanda temsil ettikleri kulüplere ve genel olarak Türk sporuna da zarar verir.
Sonuç olarak, Buğrahan Tuncer’in yaptığı hareket, spor ahlakı açısından kabul edilemez bir durumdur ve bu davranışı biz özürle geçiştirilemez. Cezasız da kalmaması gerekmektedir. Türk milletinin kadim kültürü ve derin ahlak yapısı, spor sahalarında da kendini göstermeli ve bu değerler sporcularımızın yolunu aydınlatmalıdır.
Bu şekilde, Türk sporu Atatürk’ün işaret ettiği yolda ilerleyecek ve geleceğe güvenle bakacaktır.