Yazarlarımız, TFF 2. Lig’de Play Off finalinde Şanlıurfaspor’a bir üst lig biletini armağan eden Bucaspor’u mercek altına aldı, “Şampiyonluk parolasıyla başlanan sezonda başka bahara ertelenen kupa sevinci. Sarı lacivertlileri son maçta tanıyamadık. Artık ayakları yere sağlam basan, sistem oyununu ve istikrarı tercih eden bir takım olmak zorundalar” dedi.
Fatih Tanfer: Normal lig sezonunda oynadığı 2 maçta da şampiyon Kocaelispor’u yenmesine rağmen halk deyimiyle denizleri geçti, derelerde boğuldu. Öyle maçlar kaybetti ki, sezonu şampiyon olarak bitirmesi işten bile değildi.
Sezon boyunca takım olarak güçlü bir oyun oynadı. Kalede Kıvanç’ın fomu üst düzeydeydi. Kalesini disiplinle savundu. Defansın merkezinde başta Onur olmak üzere çok verimliydiler. Hücumda Erhan, Berke, Mehmet Fuat, kanatlardan gelen toplarla pozisyonlar buldu. Fiziksel mücadelelerde kazanan, agresif bir takımdı.
Yarı final maçında deplasmanda 3-1 kazandığı İskenderunspor karşısında evinde oynadığı maçta seyircisi muhteşemdi. Ancak maç boyunca istenen baskıyı kuramadı, pozisyon bulmakta zorlandı. Hücumun en iyi oyuncusu İlhan Depe’nin vuruşunda rakip takımdan Hüseyin’in kendi kalesine attığı golle maçı kazandı.
Bucaspor, bu maçta savunmadaki zaafları, adam paylaşımındaki hataları ve rakibi iyi takip edememesi nedeniyle, bende final maçı için endişe yaratmıştı.
Finalde Şanlıurfaspor karşısında, İskenderun önündeki oyununu maalesef aynen devam ettirdi. Çok top kaybetti... Takım halinde yaşadıkları düşüş sürdü. Alternatif bir organizasyon yaratamadı... İkinci yarıda 4 dakikada yediği 2 golle maç 3-0 oldu. İlhan Depe oyuna girdikten sonra bir şutu direkten döndü, 2 şutunu kaleci Aydın kurtardı. Ve final kaybedildi.
Umarım, yeni sezon için istenen Bucaspor, yapılacak takviyelerle oluşturulur ve yarım kalan TFF 1. Lig serüveni seneye gerçekleşir.
Mehmet Demirtaş: Bucaspor 1928, geçen sezon olduğu gibi Play Off oynadı, ancak bu sefer bir üst lig biletini cebine koyamadı. Final maçında belki de sezonun en kötü futbolunu oynadılar. Hatta sahada futbol adına bir şey göremedik. Kenarda Sait Hoca, elleri başının arasında, ekranın başındaki bizler gibi 90 dakika boyunca öğrencilerini izledi. Acı ama gerçek, Bucaspor’un en büyük sorunu istikrar. Özellikle sıkça değiştirilen teknik birim. Bundan uzaklaşmalılar. Geldiği gün de sormuştuk. “Karafırtınalar çare olacak mı?” Özellikle final maçında hem hocanın hem de sahada kendisinden çok şey beklenen oyuncu grubunun bu derin sessizliğini ve umursamazlığını tahmin edemezdik. Konya’da maalesef ezile ezile yenildiler! Üstelik bu defa hakem hataları da yoktu. Hataları yapan kenar yönetim ve öğrencileriydi! Eskiden futbol sadece futboldu. Ne zaman transfer piyasası kuruldu, araya simsarlar girdi; düzen bozuldu. Eskiden futbolcu; ayağı, bileği ve yüreği ile ölçülürdü. Forma aşkı, takım sevgisi ve aidiyet duygusu ile... Para ile değil... Futbol artık sahada değil, kapalı kapılar arkasında oynanmaya başladı. Bucaspor için ciddi adımlar atılması gerekiyor. Cihan Başkan, Bucaspor arması için tüm gücüyle çalışıyor, çabalıyor. Futbol ekonomisinin darboğazdan geçtiği şu günlerde bile tek başına mücadele ediyor. Parasını Bucaspor’un geleceğine yatırıyor. Hakkı ödenmez! Ancak görünen o ki, Cihan Başkan’ı yanlış yönlendiriyorlar. Son olarak başkanın sosyal medyada yaptığı açıklamalardan sonra Bucaspor’a gönül vermiş taraftarlar da Sait Hoca’yı istifaya davet ediyor. Bu saatten sonra da Sait Hoca üzerine düşeni yapar. İstenmediği yerde durmaz. O karakterde bir insandır. Bu bağlamda Cihan Başkan’da bundan sonra menajerlerin ve futbolcu simsarlarının sözüyle değil. Futbolun gerçeklerini gerektiren ciddi adımlar atmak zorunda. Bir gazeteci-yazar olarak hiç haddime değil ancak Bucaspor için harcanan emekleri ve boşa kaybedilen zamanı düşününce yazamadan geçemiyorum. Sevgili Başkan, sana bir dost olarak bir yeri işaret etmek istiyorum. Aranan kan belli dışarıda aramaya gerek yok. Hiç düşünmeden Altınordu sisteminde yoğurulmuş, Hüseyin Eroğlu’nun yardımcılığını yapmış futbolculuk döneminde ise İzmirspor, Salihlispor, Bucaspor, Manisaspor, Göztepe ve Bergamaspor’da forma giymiş Ufuk Kahraman’ı ikna et. Gözün kapalı hem alt yapıyı hem de A takımı emanet et. Ufuk Karaman diğerlerinden çok farklı bir teknik adam. Tüketmeyi değil, üretmeyi seviyor. Altınordu’da olduğu gibi Bucaspor’da da gençleri sahaya sürmekten çekinmez. Takıma artı değer katar. Özgüveni yerinde. En kötü sonuçlardan sonra bile inancını yitirmiyor. Bu güveni futbolcularına da yansıtıyor. O komisyoncu teknik adamlardan değil!
Ayrıca Bucaspor, altyapısından Türk futboluna armağan ettiği birçok genç oyuncunun ardından son yıllarda adından fazlaca söz ettiremiyor. Hatta altyapıdan sıyrılan, parlayan oyuncu sayısı, bir elin beş parmağını geçmez. Sevgili Başkan’ın kulübün geleceği olan altyapıları yakından takip edecek, daha kurumsal, daha akılcı politikalar izlemesi gerekiyor. Maalesef Türk futbolunda etik değerler, emeğe saygı yok. Vur al, kap kaç var!..
Bucaspor’un içinde belli ki İrlandalılar var... Özkaynaklara el uzatılmasına, peşkeş çekilmesine izin verilmemeli... Kulüp sadece profesyonel arenada değil, akademi ligleri ve yaş grubu liglerinde de mücadele ediyor. Tek futbolcu kaynağı var, o da kendi altyapısı. Ama; ona da izin vermiyorlar, biraz sivrilen, küçük yaştaki futbolcuların ve velilerinin kanına girerek takımından koparıyorlar... Bu emeğe saygısızlık değil de nedir? En acısı da bu işleri yapanlar, aracılık edenlerden bazıları kendi içlerinde! Bucaspor, bugünkü sportif ve mali başarısı ne olursa olsun, temeli sağlam, köklü bir kulüptür. On binlerce seveniyle, her zaman doğruyu bulmuştur. Umarım, önümüzdeki sezon doğru bir yapılanmayla başarıyı yakalarlar. Hepimizin ortak sevinci, mutluluğu ve heyecanı olurlar... Ustaya, “Her şeyi kaybettik, ne yapacağız?” diye sormuşlar. Ustanın cevabı, “Çay koy, yeniden başlayacağız” olmuş. Haydi, kolay gelsin...