Mehmet Demirtaş

Mehmet Demirtaş

mehmet.demirtas@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Altınordu'nun son üç sezonunu mercek altına aldığımızda bu denli kötü bir girizgah yapmadığını görmek zor değil. 2021-22'de 2 galibiyet, 3 mağlubiyet ile sezona merhaba diyen kırmızı lacivertliler, bir önceki sezonda da 4 galibiyeti cebine koyup 2 kez alandan puansız ayrılmıştı. 19-20'de ise 1 galibiyeti ve 2 beraberliği yani kendisine güven verecek puanları az da olsa elde edebilmişti. Fakat bu sezon bir haftasını bay geçtikleri ilk 6 hafta karnesine galibiyet eklemleyemediler. Futbolda tek doğru yoktur. Kimisi topa sahip olmayı, kimisi skoru almayı ister. Bu yolda rakibi yormak adına meşin yuvarlağa az ama öz dokunabilirsiniz. Fakat kafanızdaki şablonu çimlere yansıtmadıkça bu yalnızca fikir olarak kalır. Altınordu, Keçiörengücü karşısında ilk 45’te aynen bu şekilde oynamayı kendine amaç edinse de futbol pratiğinde sınıfta kaldı. Hücuma çıkarken iki stoperi çakılı tutup buna kaleciyi dahil edip herkesten verim almaya çalışan rakibinin ataklarına çözümü bulamadı. Akan oyunda organizasyon çeşitliliği sınırlı olan Altınordu, VAR rötarlı kornerden Volkan ile üstün duruma geçse de sonrası tam bir korku filmiydi. İlk savunma arkası koşusunu yapan deplasman ekibi bunda başarıya ulaşıp 16’da dengeyi kurdu. 26’da Ali Dere’nin sağdan bindirmeyle getirdiği lokum gibi topu Bertuğ gol yapamayınca oyun anlamında ipler Keçiören’e geçti. 36’da Mikail’in bilardo misali şans topuyla bu kez kendi ağlarını bulan Volkan’ın hüznü burada bitmeyecekti. İlk perdenin uzatmalarında çalınan penaltı düdüğü sonrası soyunma odasına çok keyifsiz giden Altınordu için ikinci yarı risk taşıyordu. 56'da Camara'nın golüyle maç resmi olmasa da Altınordu için orada noktalanmıştı. Kalan sürede ise Keçiören oyunu rölantiye aldı, kırmızı lacivertliler izler konuma geçti. Zamanın tükenmesiyle de orta alanda gardlar düştü, tempo sıkıntısı ortaya çıktı. Yani işler Başkent ekibi için iyi gidiyor, parkta yürüyüş yapar gibi futbol oynuyorlardı. Altınordu, ne rakibin açtığı boşluklara sızmakta ne geriden pasla oyun kurmada ne de hücumcularını oyuna katmada etkiliydi. Onlar adına çok kısır geçen maç, 12 kez rakip alanda gözüküp neticelendirilemeyen oyunla sonuçlandı. Artık klişeleri bir kenara alıp kazanmayı hatırlamalılar. Bunu da yapabilmeleri için fabrika ayarlarına dönüp sistemsel yanlışları tersine çevirmeliler. Yoksa Metehan'ları, Burak'ları, Enis'leri anıp üzülmekten başka çareleri olmayacak gibi duruyor.