Maçı bir kez daha dikkatle izledim salim kafayla. Sonra bir kez daha. Bu kez parça parça.
Enerjiden futbola
Sadri Şener enerji sektörüne girmek istediklerini açıkladı. Yeni kaynak iyidir, umut verir. Ama kesin çözüm müdür? Ve bu durum ülkedeki futbol yönetimi açısından ne anlatır?
Belirli bir para kazanırsınız, bununla, yanında da geri ödeyebileceğinizi düşündüğünüz kredilerle yaşarsınız. Parayı döndürebildiğiniz sürece sorun yoktur. Sonra standardınızı yükseltmek için geliri artıracak yollar aramaya başlarsınız.
Parayı idare edemiyorsanız, gelirleri artırsanız bile idare edebileceğinizin garantisi yoktur. Hatta küçüğü idare edemeyenin büyüğü idare etmesi az görülen bir durumdur.
İnsan bin YTL kazanırken de boğazına kadar borca batabilir, 1 milyon YTL kazanırken de...
Bin YTL’yle boğazına kadar borca girenin 1 milyon YTL’yle daha kötü batması daha muhtemeldir.
Yılda ortalama 30 milyon YTL’lik bir bütçesi var Trabzonspor’un. Bu minimum para. Tribünden zarar ediliyor, Şampiyonlar Ligi gibi müsabaka gelirlerinden hiç pay alınamıyor vs. Ölüsü 30 milyon YTL.
Avrupa sathında adı ezberimizde olan bir dolu kulüple kafa kafaya bir bütçe demek bu.
Ve bu gelirle satılan onca oyuncudan sonra 50 milyon dolar civarında bir borç sarmalına tutulmuş durumda.
Forması satmıyor, tribünü zarar ediyor. Aldığı oyuncudan kâr edemiyor. Ve sürekli yıldızlarını satıyor. Enerji sektörüne, birilerinin politik emellerine araç olup da girip kar etmek iyi de. 30 milyonu idare edemezken 60 milyonu idare edebileceğinizin garantisi ne?
Alın size Galatasaray’ın 10 yıl boyunca dolu tribünler ve Şampiyonlar Ligi gelirleri sonrası durumu.
Mesele çok para kazanmaktan önce parayı idare etmektir.
Kemal Dinçer bırakmalı
Bu ülkenin en değerli spor akıllarından biridir Kemal Dinçer. O da hepimiz gibi hatalar yapmıştır. Cebine çakıyı attığı Galatasaray maçına takılmış değilim. Hata insanlara özgüdür. Ve anlıksa, çok sık tekrarlamıyorsa, bu ülkenin şartlarında affetmek mecburiyetim var. Yoksa ortada futbolcu, gazeteci, yönetici taraftar kalmaz.
O çakıyı alıp hakeme vermesini özellikle bu oyunu bu hale getirenlerin ondan beklemesini en azından saflık olarak görüyorum. Bu ülkenin futbol dünyasından böyle bir şövalyelik beklenebilir mi? Kim yapabilmiş bugüne kadar? Dinçer’in ‘fanatik(!)’ Fenerbahçeli olması da sorun edilemez. Hele de fanatik gazeteciler tarafından!
Mesele, gözlemcilerden ve temsilcilerden, yani oyunun adaletinden 1 numarada sorumlu olan birinin köşe yazarlığı ve futbol yorumculuğunu sürekli bir iş olarak yapmasıdır. Bu son derece sakıncalı. Hemen bu görevlerden birini bırakmalı. Bir insan aynı davada hem savcı hem avukat olamaz.