Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Maçı bir kez daha dikkatle izledim salim kafayla. Sonra bir kez daha. Bu kez parça parça.

Zico Grant satrancı

Ve kabul edelim ki Chelsea bizi uyutmuş.
Zico da buna, belli ki isteyerek zamanını bekleyerek cevap vermemiş.
Maçın başında gelen bir gol.
Sonra oyunun temposunu Londralıların ayarladığı, asla size inisiyatifi vermediği bir 70 dakika var.
Zico buna ses etmemiş beklemiş. Suyun yolunu çevirmeye çalışmamış.
Son 15 dakikaya kadar. Ve sonra Brezilyalı’nın müdahalesiyle risk alınan son 15 dakika.
1,5 şut çıkarmışız. 4 kontr ve sonunda bir gol yemişiz. Rakip alana yığılmışız, ama onların pozisyon sayısı daha fazla.
Zico oyunun stratejisinden şikayetçi olmamış. Mantığını uygun görmüş ve bu mantık içerisinde özel oyuncularından ekstra bir iş beklemiş. Semih adım atamamış, sadece bir kafa topu alabilmiş. Alex’in gol bölgesinde yapabildiği hiçbir şey yok. Deivid yitip gitmiş. Kanat organizasyonu sıfır. Topu bize bıraktıklarında kendi alanımızda çevirmişiz. Rakip yarı alandaki ikili mücadelelerin tamamı kaybedilmiş ve öyle kapamışlar ki kanalları hep geri oynamak zorunluluğu doğmuş. Lugano da ileri vurmuş.
Onlar oyunu bir Rus Ruleti’ne çevirecek tempoya hiç çıkmamış ve hücum kalabalığı yaratmamış. Biz de onların daralttığı alanı açacak bir şey yapamamışız.
Chelsea hiçbir şey oynamamış gözüküyor bu tabloda. Ama 1-0’dan sonra onların öyle bir zorunluluğu yok. Bir şey yapması gereken Fenerbahçe. Yapamamışlar. Duvarda bırakın delik açmayı, iz bile bırakılamamış.
Hiç haz ettiğim bir yayın organı olmasa en iyi onların maç yorumu anlatıyor oyunu. Daily Mirror: “Chelsea birinci sınıf oynamadı. Buna gerek kalmadı”
Mirror’ın 1. sınıf dediği oyuna çıkılsa Fenerbahçe’nin hücum gücünün devreye girmesi muhtemeldi. Ama Grant, Sevilla’nın yaşadığını yaşayabileceğini biliyor olmalı. Oyunun o mantığa dönmesine izin vermedi.
Zico’yu da suçlamıyorum. 1-0’ken oyuna uyup, son 15 dakikada 1 gol yemenin hiçbir şey değiştirmediği zamanda risk alması da akıllıcaydı. Atılacak bir gol yense bile uzatmaya götürecekti oyunu.
Bir nevi tamam istediğin gibi oynayalım dedi Grant’a. En azından son bölümde oyuncularının devreye gireceğini düşünüyordu herhalde. Olmayan bu oldu. Grant’ın yıldızları devreye girdi.
Kayıt ettiyseniz bir defa daha izlemenizi tavsiye ederim maçı.
Belki şahane bir futbol değildi, ama son dönemlerin en iyi satranç maçlarından biriydi.

Haberin Devamı

Enerjiden futbola

Zico Grant satrancı

Sadri Şener enerji sektörüne girmek istediklerini açıkladı. Yeni kaynak iyidir, umut verir. Ama kesin çözüm müdür? Ve bu durum ülkedeki futbol yönetimi açısından ne anlatır?
Belirli bir para kazanırsınız, bununla, yanında da geri ödeyebileceğinizi düşündüğünüz kredilerle yaşarsınız. Parayı döndürebildiğiniz sürece sorun yoktur. Sonra standardınızı yükseltmek için geliri artıracak yollar aramaya başlarsınız.
Parayı idare edemiyorsanız, gelirleri artırsanız bile idare edebileceğinizin garantisi yoktur. Hatta küçüğü idare edemeyenin büyüğü idare etmesi az görülen bir durumdur.
İnsan bin YTL kazanırken de boğazına kadar borca batabilir, 1 milyon YTL kazanırken de...
Bin YTL’yle boğazına kadar borca girenin 1 milyon YTL’yle daha kötü batması daha muhtemeldir.
Yılda ortalama 30 milyon YTL’lik bir bütçesi var Trabzonspor’un. Bu minimum para. Tribünden zarar ediliyor, Şampiyonlar Ligi gibi müsabaka gelirlerinden hiç pay alınamıyor vs. Ölüsü 30 milyon YTL.
Avrupa sathında adı ezberimizde olan bir dolu kulüple kafa kafaya bir bütçe demek bu.
Ve bu gelirle satılan onca oyuncudan sonra 50 milyon dolar civarında bir borç sarmalına tutulmuş durumda.
Forması satmıyor, tribünü zarar ediyor. Aldığı oyuncudan kâr edemiyor. Ve sürekli yıldızlarını satıyor. Enerji sektörüne, birilerinin politik emellerine araç olup da girip kar etmek iyi de. 30 milyonu idare edemezken 60 milyonu idare edebileceğinizin garantisi ne?
Alın size Galatasaray’ın 10 yıl boyunca dolu tribünler ve Şampiyonlar Ligi gelirleri sonrası durumu.
Mesele çok para kazanmaktan önce parayı idare etmektir.

Haberin Devamı

Kemal Dinçer bırakmalı

Zico Grant satrancı

Bu ülkenin en değerli spor akıllarından biridir Kemal Dinçer. O da hepimiz gibi hatalar yapmıştır. Cebine çakıyı attığı Galatasaray maçına takılmış değilim. Hata insanlara özgüdür. Ve anlıksa, çok sık tekrarlamıyorsa, bu ülkenin şartlarında affetmek mecburiyetim var. Yoksa ortada futbolcu, gazeteci, yönetici taraftar kalmaz.
O çakıyı alıp hakeme vermesini özellikle bu oyunu bu hale getirenlerin ondan beklemesini en azından saflık olarak görüyorum. Bu ülkenin futbol dünyasından böyle bir şövalyelik beklenebilir mi? Kim yapabilmiş bugüne kadar? Dinçer’in ‘fanatik(!)’ Fenerbahçeli olması da sorun edilemez. Hele de fanatik gazeteciler tarafından!
Mesele, gözlemcilerden ve temsilcilerden, yani oyunun adaletinden 1 numarada sorumlu olan birinin köşe yazarlığı ve futbol yorumculuğunu sürekli bir iş olarak yapmasıdır. Bu son derece sakıncalı. Hemen bu görevlerden birini bırakmalı. Bir insan aynı davada hem savcı hem avukat olamaz.