Diğer maçları da 3 puan
Sivasspor ’un asıl başarısı ise başka bir detayda. Bizim Anadolu topçularının büyük çoğunluğu tüm sezon sadece 6 bilemedin 8 maçta oynar adam gibi. Büyüklere karşı oynanan canlı yayın maçlarında. Sivas bu maçlardan sadece 2’sini kazanabildi. (ilk Trabzon maçını kaybeden sahaya giren 10-15 kişiydi) Sivaslı oyuncular büyük maçlardaki başarısızlıklarına rağmen diğer maçlara konsantre olmanın önemini Anadolu’ya anlattı bu sene. Yani bilineni, alışılmış olanı yıktılar. Asıl önemli olanın standart oyun olduğunu, sistem olduğunu, her maçın 3 puan olduğunu ve sadece yayınlanan maçlarda gösterilen performansın değil, toplam sezonluk ve takım performansının önemini gösterdiler. Bundan güzel ders mi olur? Baştan sona, sondan başa bu dersi okuyun birkaç kez ve ezberleyin.
Sivas yine tarihin önemli derslerinden birini veriyor bu ulusa. Çok basit, ama şahane bir ders bu.
İşte bu yüzden:
Yılın takımı Sivasspor, yılın teknik direktörü Bülent Uygun, yılın futbolcusu Mehmet Yıldız...
İnönü’yü yık ama
Dolmabahçe Sarayı zamanının en çirkin yapılarından biri. Bir Topkapı Sarayı’nın mütevazı şıklığına bakın bir de Dolmabahçe’nin rüküşlüğüne. Arkasındaki Swissotel ise tam siluet katliamı. Geç arkaya, Gökkafes planlanan haliyle şıktı, ama yapılan hali skandal. Ve İnönü Stadı. Beşiktaş’ın yıkıp yeniden yapma projesi iyi, hatta çok iyi bu haliyle. Sonuna kadar destekliyorum. Bu Beşiktaş’ı zenginleştirecek bir plan. Nişantaşı’nı, Maçka’yı aşağı indirecek. İyi taraftarının yanına zengin müşteri ekleyecek bir çalışma. Anıtlar ve Belediye kabul etmeli. Bir şartla tabii. Yık yap, ama ‘İstanbul ’un en kilit trafik noktasını da hallet’denmeli. Sahilden geçen yolu yerin altına indir. Ve yukarıdan gelen Taksim trafiğini de bir kavşakla aç. Hem Beşiktaş kazansın, hem İstanbul!
Terim beni ikna etti
Geçen hafta geniş bir gazeteci grubu Fatih Terim ’i ağırladık bir akşam yemeğinde. Çata çat bir muhabbet oldu. Tartışmalar da oldu, uzlaşmalar da. Sıkıntıların çoğunun ortak olduğu ortaya çıktı. ‘Terim’in 2010 takımı bugün hazır’ deyişi gecenin en parlak açıklamasıydı. İlginç ve insanı rahatlatan çalışmaları anlattı Terim. Bugünlerde okursunuz sayfalarda. Ben sadece takımın direncinin ve gücünün bir ayda artacağının müjdesini verebilirim. Ve Terim’in hem Milli Takım kadrosunda bazı sürprizler yapabileceğinin, hem de şampiyona sonrası kariyeriyle ilgili ilginç haberleri duyabileceğinizi söyleyebilirim. Evet, biraz muğlâk oldu yazdıklarım. Ama şunu söyleyebilirim ki Terim beni ikna etti. Ve zaten bunları yazabileceğimiz koskoca bir buçuk ay var önümüzde.
UEFA’ya kim gidecek?
Kayınpeder Kemal Bey’den bir soru. Çıkın bakalım işin içinden. Diyelim Gençler düştü (söylemek bile içimi sızlatıyor ya) ve kupayı aldı. Yönetim planladığı gibi kulüpleri ters yüz değiştirdi. Oftaş birinci ligde, Gençler süper ligde kaldı. Peki UEFA’ya kim gidecek? Garabet İlhan Cavcav’ın bu hafta yaptığı açıklamalardan bile garip. Ankaragücü’nün başkanına başkan beğendiremiyoruz. Belediye başkanın oğlu Brezilya’da futbol okulu kurmayı düşünüyor. Ah benim başkentim. Ankara ’nın taşına bak! Gözlerimin yaşına bak!
Çizgi hakemi lazım
2 hakem denendi. Almanya sarı ve kırmızı karta ilaveten mavi kartı denedi. Mavi kart gören 10 dakika dışarı çıkıyordu, buz hokeyi misali. Brezilya hakemlerin eline sprey boya verip baraj çizdirdi. İzni alıp deniyorsunuz. Becerirseniz tüm dünya uyguluyor. Bizim de bir katkımız olsun. Çizgi hakemi deneyelim. Yardımcı hakemlerin olmadığı köşelere iki çizgi hakemi koyalım, hem yardımcıların yükü hafiflesin, hem şu çizgi tartışması tamamen bitsin. Sonra sırada ceza sahası hakemi var.