Bu kadar defans öncelikli bir takımın bu kadar korkunç savunma hataları yapması ne kadar ironik!
Ali Turan’ın henüz maçın başında yaptırdığı penaltı ve ikinci golde Lucas Neill’in, Nobre’ye vurduruşuna bakın. Guti’nin fevkalade pası bir yana 100 metre karede dikkat edilmesi gereken tek oyuncuya bu kadar uzak kalmak ve o vuruşu yaptırmak Neill’in anlatılan kalitenin ne kadar uzağında olduğu göstermiyor mu? 6 haftada sadece 3 gol atabilen bir takım böyle savunma hatalarıyla nasıl ayakta kalabilir ki!
Dün Beşiktaş oyunu detaylarda kazandı. Soğukkanlı kalabildiği için yeteneklerini detaylarda kullandı. Yoksa akan oyunda ilk yarıda hakimiyetin Galatasaray’da olduğunu dahi söyleyebiliriz. Ancak bu sonu olmadığı herkesçe bilinen bir hakimiyet.
Top ayakta olsa da sürekli bir saha içi karmaşası ve panik var. Böyle olunca eldeki kısıtlı yeteneği kullanmak dahi mümkün olmuyor.
Evet söylemek lazım, ciddi bir yetenek eksikliği var takımda. Çalışkanlığına laf yok, ama Pino’nun bu kadar acele ve sürekli ayağının üzeriyle topu kalecinin üzerine vurmasına ne diyebiliriz ki! Galatasaray’ın 2 numaralı santrforu bu yetenekte olabilir mi?
Beşiktaş bu tabloda maçı kolaylıkla kazanabildi. Çünkü benzer bir durumda bırakın Guti’yi, Holosko ve Nobre sakin kalabildiler. Yeteneklerini yeterince sergileyebildiler.
İşin ilginç tarafı, bu tablo içinde ilk planlardaki Beşiktaş üstünlüğünün Hagi’nin değişiklikleriyle pekişmesi oldu.
Pino’nun santrfor oynamasına, Misimoviç’in bu kadar kolay elden çıkmasına vs. laf edebilirsiniz. Ancak değişiklikler sonrasında yıkılıp yerine bir şey konulamamasını anlamak çok daha zor.
Elano’nun, Baros için oyundan çıkışına bakın misal. Çek forveti en iyi işleten adam onunla 1 dakika dahi sahada kalamayınca, Baros’tan fayda sağlamak ne kadar mümkün olabilir ki.
Servet çıkınca Nobre nihayet bir pivot oluyor. Cana savunmaya geçince Guti iyice ferahlıyor. Değişiklikleri Schuster yapıyor sanki.
Ve kimse kusura bakmasın Hagi dökülüyor.