Memleketteki yan toplarda ‘adam adama mı, alan savunması mı yapılacak?’ karmaşasının örnekli dosyası gibi bir maç oldu. 3 golde de savunmalar kalabalık bir şekilde altı pasa yığılmış, ama çok kolay vurduruyorlar. Kaleciler çizgide ‘edilgen’ bir rolde. Kalabalık savunmalar ilk topun ardından oyundan kopuyor.
Dün iki takımın maç boyunca sadık kaldıkları taktik disiplinle birebir zıt bir durum bu. Akan oyunda hemen kimse yerini kaybetmiyor rakibe alan bırakmadan oynamayı başarıyorlar. Ancak duran ya da yan toplarda durum 180 derece farklı. Neresinden baksanız ilginç.
Kasımpaşa’nın bunun dışında ligin en tehditkar takımlarından birine karşı bu seviyede dirençli kalması bir gelişme. Bunda Kayseri’nin genç, süratli kadrosu ve Zalayeta’nın yüksek oyun zekasına rağmen tempoyu artırmayı denememesinin de rolü var kuşkusuz. Ancak Kasımpaşa da hücum yönünde Yekta’ya yardımcı bulamıyorlar. Onun işlerliğini artıracak bir hücum organizasyonu çeşitlliği yok. Ne Ersen ne Bebbe, her şeyi o yapıyor neredeyse. Ve ister istemez iş doldur boşalta kalıyor. İşin futbol açısından acıklı yönü ise Kayseri’nin son dakikalarda rakibin organizasyon eksikliğine rağmen geri çekilerek bu doldur boşaltı manalı kılmasıydı. Şota ve gençleri daha iyi olmalı. Olduklarını gördük.
Bir de not: Dünkü, Yekta dışında milli takım için adı geçen çokça oyuncunun forma giydiği bir maç olmakla birlikte, 24 yaşındaki bu ‘genç’ dışında parıltılı bir performans yoktu maalesef.
Bu gelecek vaat eden oyuncuları bir üst tempoda test etmeden Hiddink’in hemen takıma almasını beklemek ne kadar doğru bilmiyorum.