Fenerbahçe’nin bu oyunu Aragones’in strateji değişikliğinden mi, yoksa Alex’in olmayışının her şeyi değiştirebilmesinden mi kaynaklanıyor bilmek mümkün değil.
Yani Aragones’in özellikle Stoke City-Arsenal maçını seyrettikten sonra ‘Evet aslında Arsenal’e böyle oynamalıymışız’ demesinden mi, yoksa sadece Alex’in yerine, - Emre’nin de olmayışında - herhangi bir başka orta sahayı oyuna sürmesinden mi? Bu sorunun cevabı Fenerbahçe’nin ve Aragones’in bu takımdaki geleceği açısından çok önemli.
İlk maçın sonunda Wenger ‘Çok açık bir maç oldu’ cümlesiyle hafiften gülümseyerek konuşmaya başlamıştı, hatırlayın. Sezon başından bu yana arayıp da bulamadıkları bir oyunla karşılaşmışlardı zira. Fenerbahçe ise hep böyle oynuyordu. Düne kadar... Hiç olmadığı kadar kapalı bir Fenerbahçe’yle karşılaştı Wenger.
Hücum ve savunma hatları arasında korkunç bir boşlukla Porto’da, Kadıköy’de devler arenasına çıkan Fenerbahçe’nin, dün savunmayla bitişik bir orta saha ve hatta Semih’le oynaması rakibin yakaladığı şans sayı ve kalitesini düşürdü. Orta alan ve savunma çıkmadan kaleye yakın bir bütün oluşturup rakibe engel olmaya çalıştılar. Bunu hücumdaki üretimi sıfırlamak pahasına yapmış olsa da, sarı-lacivertlilerin büyük bir çabayla bu oyunu götürdüğünü söylemek lazım. Hiçbir şey olmasa da oyuna istek konusunda da üst düzeydeydiler. Bu konuda tebriki hak ettiler. Ancak şunu da söylemeli ki, böyle bir oyunun az da olsa kontratak üretebilmesi lazımdı. Bu hiç olmadı.
Yine de Carlos’u dışarıda bırakarak tebrik etmek lazım. Tabii en başta da Volkan’ı. Yıllardır görmediğimiz bir konsantrasyonla sahadaydı. Müthiş yeteneklerini akılla birleştirdiğinde neler yapabileceğini bize değil kendisine göstermiş olması önemli. Genç Arsenal’in ihtirasını eksiklerinden daha fazla o kırdı. Volkan gole engel oldukça Arsenal’in bu yıl hep gördüğümüz sıkıntıları büyüdü.
Sonuç olarak bu oyun mantalitesiyle alınabilecek en iyi sonuç buydu. Bu oyun planıyla bu sonuç 5-0 kazanmak gibi.
Ancak baştaki soru önemli. Aragones ilk kez oyuna göre bir strateji mi geliştirdi? Yoksa Alex’in yokluğu tek sebep miydi?