Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe son üç haftada 9 gol yemiş Denizlispor önünde ceza sahası içinden pozisyon bulamadı. 1-0 öne geçtikten sonra Denizli ‘ligin rengi’ performansına dönüp tam takım akına yöneldiğinde bu kez de kontratak yakalayamadı. Volkan’ın ilk yarının sonunda müthiş bir refleksle çıkardığı top oyunun kırılma

Volkan, Rüştü, De Sanctis
anı. Emre’nin harikulade golü skorun belirlenmesinde ne kadar etkiliyse, Volkan’ın kurtarışı da o kadar anahtar.
Beşiktaş’ın hangi düzenle, hangi sistem ve stratejiyle sahada olduğunu anlamak güçtü. Ankaraspor her zamanki gibi ayağa top yapıyorken. Pas oyununu lig standardının çok üzerinde yapıyorken... Onları, çok yapamadıkları gol aksiyonlarına iten de, Beşiktaş’ın savunma yumuşaklığı ve topa asla sahip olamamaları. Ben hiçbir Aykut Kocaman takımının bir maçta bu kadar pozisyona girdiğini görmedim. Düşünün Rüştü haftanın en parlak kaleci performansını gösterdiği maçta 3 gol yedi.
3-0, üzerine laf söylenilmez bir skordur. Kusura bakmayın ben öyle yapmayacağım. Çünkü hepi topu 5 dakika için, bir takımın geleceğini kurtardığını söylemek onlara haksızlık olur. Lincoln’ü kendisine getiren kendi yaptığı bir hata oldu. Serkan topu elinden kaçırmış yerde yatarken, Brezilyalı’nın topuğuyla gol atma
Volkan, Rüştü, De Sanctis
denemesi Serkan’da kalınca kendisine geldi. Geçen haftaki top sektirme olayı, Belediye maçında yine topukla attığı gol sonrası maç 0-0’ken yaptığı bu iş, skor istendiği gibi olmasa başına büyük iş açabilirdi. Lincoln akıllı ve başına ne gibi bir sıkıntı açabileceğinin farkında... O olaydan sonra koşması bile değişti, Schalke’den tanıdığımız adama dönüştü. 5 dakikada oyunu değiştiren 3 asist yaptı. Bunlar gerçek asist... Bilerek, gol pası... Kornerden top şişirmeye, 40 metreye orta yapmaya benzemiyor. Bunlar gol kadar değerli. Ama işte hepsi bu... Maç 3-0 olduktan sonra Ankaragücü’nün 3 gol pozisyonu var. İlk golden önce oyun tam anlamıyla denk. Ve öyle kalmasını sağlayan da De Sanctis. Sonrasında da De Sanctis...
Galatasaray fırtına gibi bir 5 dakikayla maçı aldı. Ama tarihinin en büyük bunalımını yaşayan Ankaragücü’ne karşı kazanılmış bu zafer geleceği kurtarmaz. Hayallere dalmayalım.
Üç büyüğün bu özet durumunda otomatik bir klişeyle ‘lig kötü’ yorumunu çıkarmayacağım. Aksine gittikçe iyileşen, sağlamlaşan bir süreçte, adı gibi süper değilse de, gittikçe iyi bir lige koşuyoruz. Üç büyüklerin en büyük yıldızını kaleci yapan bu süreçte Belediye- Sivas maçındaki cevheri görebildik. Trabzonspor-
Volkan, Rüştü, De Sanctis
Kocaeli arasında oynanan şovu da... Ligin sonuncusuyla liderinin oynadığı maç haftanın en değerli 90 dakikası olmuşsa, tansiyon hiç düşmeden, bir futbol keyfi yaşamışsak şükretmek gerekir.
Bu süreç büyükleri küçüklerden ders aldıracak bir süreç...
Çünkü ülkenin üç büyüğü oyuncu kalitesi kadar oynuyor. Oyuncular ne kadar iyiyse o kadar. Ne kadar verirlerse o kadar. Emre uzaktan şahane bir şut çıkarıyor. Volkan çizgiden topu çıkarıyor. Rüştü eski günlerindeki kadar çevik, 5 dakikalık bir Lincoln fırtınası esiyor ve her şey değişiyor. Oyuncular ne verirse o kadar... Üstüne çıkamıyor, çıkarılamıyor. Sistem zayıf, strateji vahim, hayat zor.
Ama gencecik adamların şahane pas trafiği Ankara’yı tepede tutuyor. 20’de bir bütçeyle, hep göz ardı edilmiş vasat oyuncular, 3 senedir Sivas’ı zirveye taşıyor. Kendi taraftarı bile ‘Hüseyin’le olmaz,’ ‘Gökhan’la olmaz’, ‘Tayfun’la zor’, ‘Umut’la imkânsız’ derken, Trabzon gerçek futbolseverin reytingine mahzar oluyor.
Bu sene dersler ve örnek alınacak modeller hep Üsküdar’ın doğusundan geliyor.

Haberin Devamı

Reklam gelirleri
Lig Noel vakti tatile giriyor. Bayramda futbol devam ediyor. Neyse!
5 haftalık arada da 3 hafta kupa oynanacak. Kimsenin umurunda olmayan kupa grupları... Bundan acilen vazgeçmek, eleme sistemine dönmek TFF’nin yapacağı ilk işi olmalı. UEFA’nın 3 yılda vazgeçtiği sistem daha denenmeden hop diye alınırsa olacağı bu ölü kupa işte. Hemen, hemen vazgeçilmeli. Para kaybedilmez yine sponsor bulunur. Aklı olan sponsor zaten eleme heyecanına girer. İlk üç ligin tüm takımları ilk turdan itibaren elemeye başlamalı. Böylece hem büyüklerin maç sayıları düşmez, hem heyecan ülke sathına yayılır.
Zaten ligde her sene şampiyonluk mücadelesi veren takımları bir de burada avantajlı kılarak piyasanın büyümesi mümkün mü? Kupa diğerlerinin ligidir. Parayı büyütmek isteniyorsa da bu alana yayılmalı.
Reklam gelirlerine gelince:
Bunu artırmanın yolu ligin sponsorlarını yaratmaktır. Her ürün grubundan bir firmayı çekmek. Dünya Kupası’nda, Şampiyonlar Ligi’nde olduğu gibi. Tüm Süper Lig maçlarında aynı saha kenarı reklamlarının olacağı bir reklam düzeni. Yerel reklamverenlere istenirse %5- %10’luk bir yer ayırıp, büyük ulusal reklam verenlerden büyük bir gelir elde etmek mümkün. Misal Fortis, kupaya verdiği paranın iki katını tüm lig maçlarında tüm statlarda yer alacak reklama vermez mi? Krizde küçük küçük başlayın, ileride iddaa kadar büyük bir girdi olur.

Haberin Devamı

Ülkenin en pozitif adamı
Yengeç dansı, Carlos, Rıdvan Dilmen...
Bu üç öğe AROG’da bir araya gelince bazı Galatasaraylı sinema seyircisi(!) rahatsız olmuş...
Duyduğuma inanamadım. Gerçekten bu kadar aklımızı kaçırdık mı? Yoksa beni mi kandırıyorlar bilmiyorum! Gerçekse biz ülkenin çocuklarının akıllarını nasıl böyle çalışır hale getirdik? Nasıl bu kadar delirdik! Aklım almıyor...
Bu kadar güleryüzlü bu kadar pozitif bir perde işinden bu kadar akıl erozyonunu nasıl çıkarabiliyor bu ülkenin eğitim sitemi...
Ben bir kez daha, Cem Yılmaz’la aynı ülkenin vatandaşı olmaktan mutluluk duyuyorum.
Medeniyetin bize sunduğu olanakları yok sayıp, sokaklarda günahsız hayvanlara eziyet eden, bunun adına da ‘bayram’ diyen, trafikte birbirine işkence çektiren, çocuklarına iyi eğitim vermek için bir servet ödemek zorunda olan, iyi tedavi görmek için ölmekten beter hale gelen, sendika istediği için işinden olan bizlerin de bayramı kutlu olsun tabii...
Ama en çok Cem Yılmaz’ın. Yine ülkenin en pozitif işlerinden birini yapmış çünkü. Bize asıl lazım olanı...