Dikkat çeken iki temel durum var: 1-Galatasaray’ın savunma kanatlarından kaynaklanan sorunu sürüyor.
2-Keita, Kewell ve Baros sahneye çıktıklarında onları kulübede oturtacak yeni bir performans da dün itibarıyla yoktu.
Caner’in bu mevkiinin adamı olmayışı gerçeğinin üzerine, bu yolda bir ilerleme kaydedemeyişi önemli. Belki de eski mevkisinde gösterdiği başarı, onu istemeden de olsa, bu uyum yolunda tembelleştirmiş olabilir. Bu beklenmedik bir durum değil. Beklenmedik olan Uğur’un “Sabri’yi beklemeyin, ben buradayım” mesajını bir türlü vermeyişi. Transfer dönemi bu en önemli eksiği gideremeden geçti. Dün yenen golde verilen az da olsa pozisyonlar da hep bu zaaftan kaynaklandı.
Öte yandan 2. maddenin kurtarırı var. Jo’nun son derece hareketli oyununun Galatasaray’ın hücumcu orta sahalarına bir dolu seçenek sunduğu açık. Brezilyalı’nın yüksek konsantrasyonlu oyunu umut veriyor. Bu tip sürprizli ve kaleye giden adamı bol bir hücumcu orta saha ekibi için ideal bir performanstı. Ayrıca Baros’la da uyum sağlaması muhtemeldir. Avrupa’da olmayışı büyük handikap. Gio ise uzun aranın bitiminde bir golle dünyaya haykırmak isteğiyle biraz fazla bencildi. Bu da çok normal. Bu iki oyuncudan da çok daha fazlasını alma olanağı var. Ama hazır olduklarında Keita, Kewell, Baros üçlüsünü kesmek için çok iş yapmaları lazım.
Topu ileride tutamadı
Öte yandan orta sahanın ortasında hâlâ hücum hattının tempo ve kalitesini destekleyecek bir yapı yok. Ve başta söylediğim gibi hâlâ savunma kanatları sorunlu. İşte bu Galatasaraylı için can sıkıcı bir hal.
Dün maçın başı ve sonunda, yani Galatasaray güçlüyken ve Denizli güçten düştüğünde topu ileride tutmakta sorun yaşanmasa da, 30 ve 60’ıncı dakikalar arasında orta sahada yani oyunun kaynağında Denizli’ye üstünlük sağlayamamış olmaları üzerine düşünmek gerekiyor. Bunca transferden buranın da nasibini alması lazımdı sanki.