Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray-Fenerbahçe maçında sahaya girip, bir garip koşu yapan sonra da ya aklı başına geldiğinden, ya da yorulduğundan duran Galatasaraylı, Arda formalı gencin akıbeti ne oldu?
Kurallar gereği, geceyi nezarette geçirmiş olması, sonra da mahkemeye çıkması beklenir. Ve sonrasında da bir yıl kadar Sami Yen’den uzak kalması. Eğer Aslantepe inşaatı planlandığı gibi giderse muhtemelen bir daha Ali Sami Yen Stadı’nda maç seyretmesi mümkün olmayacaktır. Bir anlık sinir, kendini kaybetme sonucu belki de hayatında en çok önemsediği yerden hayat boyu mahrumiyet... Ne acı!

Polat’ın ödülü
Peki bu olaylara aslında yol açanlar için durum ne?
Düpedüz bir saldırıya imza atan Lugano ‘kavga ettiÄŸi’ gerekçesiyle 5 maç ceza alıyor. Ama kavga ettiÄŸi gerekçesiyle ceza kuruluna gönderilen baÅŸka kimse yok. Lugano kendisiyle kavga etmediyse, kavga da tek başına yapılamayacağına göre saldırıyla ilgili bir ceza alması gerekmez miydi? Arda ve Semih’in de yumruklaÅŸmaları raporlarla, görüntülerle sabit deÄŸil mi? Peki neden sadece disipline aykırı hareketten ceza alıyorlar? Neyse. Bunlar hukuki konular ve ben her ne kadar anlamasam da, dünyanın her yerinde bu davranışlara baÅŸka cezalar verildiÄŸini biliyoruz. Çok daha hafif bir tokat için Lincoln’ün, Bundesliga’da nasıl 5 maç ceza aldığı hafızalarda taze mesele.Â
İnanın ‘Bu dünyanın neresinde var böyle iş’ muhabbetinden çok sıkıldım. Ve biliyorum ki, kavga var. Hem de dünyanın her yerinde. Mesele bizde cezaların olmayışı... Yeterince olamayışı. En marka lig hangisi? NBA mi? En ağır kavgalar var. Premier League mi ? Hakeme girişen de var. Ama cezası da var.
Mesele sadece budur. Cezanın kamu vicdanını zedelememesi, hatta rahatlatması.
Şimdi o sahaya girip, kavga çıkarmayan, ama hesap soran taraftarın durumu açık. Onu savunan yok. 2 sezon önce kapalı tribünde çıkan olaylar sonrası aylarca hapiste kalanların da savunanı yoktu. Ancak komplo teorileriyle işi zıvanadan çıkaranların cezası, sadece ve sadece daha rahat bir yerde TV kameralarına poz vererek maç seyretmeye devam etmek. ‘Komplo var ve bizi dışarıda bıraktılar’ demek ve halkı galeyana getirmenin ödülü bu işte.
Bu yeni bir uygulama deÄŸil tabii... Hatırlarsınız tüm bu Bursa-BeÅŸiktaÅŸ itiÅŸ kakışı arasında BeÅŸiktaÅŸlı, Bursa’da maç seyredemezken, geçen sezon Yıldırım Demiören  - hem de tıpkı Adnan Polat gibi hak mahrumiyeti cezası varken - yüzlerce jandarmayla birlikte boÅŸ bırakılan rakip seyirci tribününde maç seyretmiÅŸti.   Â
Dokunulmazlık işte budur. Türkiye’de futbol yöneticilerinin dokunulmazlığı fiiliyatta milletvekili dokunulmazlığından bile ileride çünkü. Sebebi de yaslardan çok ‘eyyam’...
Şimdi... Ben sahaya giren o taraftarın akıbetini, tüm çabalarıma rağmen öğrenemedim. Ama uygulamayı doğru yaptılarsa o taraftar şimdi tribünlere uzak ve perişandır.
Ancak tüm bunlara yol açanlar, hem de suçları sabitken, en kral yerden maç izlemeye devam ediyor.
İşte bu, vicdanı yaralar.  



Arda’ya yardım! Lütfen!
Polat’ın ödülü
Turkcell reklamı mıydı? Arda soyunma odasında annesi telefonla arıyor. O da cevap veriyor.
-Evet anne, 4-4-2 oynayacağız.
Bugüne kadar bu topraklarda seyrettiÄŸim en iyi futbol reklamıydı. Aynı zamanda büyük bir yıldızın doÄŸuÅŸunu da müjdeliyordu.Â
Arda son olaylara rağmen bu ülkenin en sevilen futbolcularının başında geliyor. Çizgi film kanalının anketinde de birinci çıkıyor, anneler de en çok onu seviyor. Sadece Galatasaraylı değil, ezeli rakip taraftarının sempatisi de var.
Bunu hak edecek bir zekâ, yetenek ve mizah var onda. Son kavga sonrası Semih’in uzattığı dostluk eline aynı şekilde cevap verişi de sanıldığı kadar puan kaybetmeyeceğini gösterdi. Lafı uzatmayalım, Türkiye onu teklifsiz seviyor.
Ancak Pazar günü her şeyin üzerine bir de soyunma odası önünde güvenlikle tartışması patlak verince ben endişelenmeye başladım. Yıldızlara duyulan büyük sempati ve sevgi çok kaygan bir zemindedir. Bir gün bir bakarsınız her şey tam tersine dönmüş. Arda her şeyden evvel belki Rıdvan Dilmen’den bu yana gördüğüm en zeki futbolcu ve bu kaygan sempati/antipati dengesini iyi idare edebilecek cevher onda var. Bu gücüyle dikkatli olmalı, elindekinin kıymetini bilmeli.
Çok eski olmayan bir zamanda ona karşı duyulan hislerin Emre Belözoğlu için de geçerli olduğunu unutmaması gerekir. Her şeyin Emre için bir dizi hatayla nasıl allak bullak olduğunu en yakından bilenlerin başında Arda geliyor. Emre’yi yakından tanıyor. Emre’nin bunu tersine çevirmek için nasıl çalıştığını da biliyor.
Antipatik olmak, izleyiciyle ‘senden nefret etmeyi çok seviyorum’ ilişkisi kurarak kahramanlaşmak da bir seçenektir. Bu da saygı duyulacak bir tavırdır. Ama Arda için buna hiç gerek yok ve böyle bir yol seçmek böylesine sempatik ve hayranlık uyandıran bir adam için gereksiz bir çaba olur.
Arda’yı böyle sevenler, böyle kalsın istiyor.  Ben de şahsen bir hayal kırıklığı daha yaşamayı hiç istemem. Daha büyük bir futbol, daha büyük bir sempati, daha büyük bir mizah... Arda’nın yolu bu olmalı. Bunun için de yardıma ihtiyacı var. Doğru profesyonellerin yardımına... Bu yolla önümüzdeki 30 yıla damgasını vuracak bir gerçek yıldızı selamlamak mümkün olacak.