Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Peki ÅŸimdi  ne olacak


8 yıl sonra ÅŸampiyon olan, 9 sene sonra Türkiye’yi yeniden duble yapan bir takıma selam durduran Mustafa Denizli’ye birkaç soru sormamız lazım. Çünkü geleceÄŸe en iyi o ışık tutabilir.Â
Kutlamayı uzatmayacağım. Çünkü gerek yok. Yapılan işin, kazanılan başarının büyüklüğü, durumu bu kadar çarpıcı yapıyor zaten.
Siz söylenenlere bakmayın. Bu şampiyonluğu kimse kaybetmedi. Beşiktaş ve Denizli kazandı. Son dönemeçte 4’de 4 yapabilmiş olmakla geldi bu başarı. Şampiyonluk tecrübesi bu kadar kıt olan bir ekiple böyle bir ligde böyle bir final, şans mans fark etmez, büyük iştir. Beşiktaş bu 4 maçta her türlü puanı alabilecek bir takımdı ve öyle oynuyordu, ama kayıpsız tamamladılar. Şans buna yetmez.
Peki ne oldu?Â
Hoca’nın parlak pragmatik zeka ve tavrıyla geldi bu zafer. Sadece iki fotoğrafa bakın: İbrahim Üzülmez’in koluna kaptanlık bandını geçirişi ve sonra oyuncuları tarafından zafer koridoruyla İnönü’de karşılanışı Denizli’nin yarattığı rüzgârı ne de güzel anlatıyor! Denizli oyuncuların kaslarından çok gönüllerine dokunarak kazandı.
Takımın belki de en çok alkış alan oyuncuları Yusuf ve Ernst’in devre arasında gelenler oluşunu da buna ekleyin. Bu başarının nasıl ortaya çıktığını anlamak kolay oluyor!
Gerçek şu ki, bu planlanmış bir başarı değil, bir Denizli rüzgârıdır. Kusura bakmasın ama, Demirören’in ‘Bu kulübün kapısından içeri giremez dediği’ Denizli’ye görev verişi, uçurumdan düşerken, en kuvvetli dala sarılışından başka bir şey de değildi.

Haberin Devamı

Denizli’ye sorular
İşte bu yüzden düşünmemiz lazım: Denizli, Ernst ve Yusuf... Bu üç isim Yıldırım Demirören’i kurtarmış mıdır? Yoksa uzun vadeli planlamadaki başarısızlığını mı göstermektedir?
En yakın şahide, Denizli’ye soralım:
-Hocam! bugüne kadarki en iyi takımınız bu mu?
-SeyrettiÄŸiniz en iyi ÅŸampiyon BeÅŸiktaÅŸ bu mu?
-BaÅŸka bir takıma gidecek olsanız bu takımdan kimleri alırsınız?Â
Zaferin rüzgârı geçmeden şeytanın avukatlığını yapmak sıkıcı bir tavır olabilir. Ama bu soruların cevapları Beşiktaş’ın devler ligindeki ve önümüzdeki 3 yılda ligdeki geleceğine ışık tutacak cevaplar.
Bu yılki Şampiyonlar Ligi statüsü Beşiktaş’ı şimdiden ufak çaplı bir servetin sahibi yaptı ve dev ekonomik yük biraz olsun çevrilebilir hale geldi. Ama Denizli de biliyor ki, bu oyun ve kadro yapısıyla iş kolay olmayacak. Hedefin büyümesi, Demirören’in üzerindeki ekonomik baskı, Denizli’nin üzerindeki Şampiyonlar Ligi’nde sıfır puan baskısı işi çatallaştırıyor. Mustafa Hoca bu yeni sınava daha iyi bir kadroyla girmek isteyecektir. Buna mecburdur.
Galatasaray’ın ve Aziz Yıldırım’ın Alex Ferguson’luğa soyunduğu Fenerbahçe’nin problemleri çok daha büyük olabilir. Ama bu onları güzellik uykusundan uyandırabilir de...
Beşiktaş’ın, Demirören’in ve Denizli’nin bu rüzgârla bu işin gitmeyeceğini bildiklerine eminin. En azından Denizli bunu iyi biliyor olmalı. Çünkü hayatı, kariyeri boyunca hep bunu yaşadı.
Bu tabloda, büyük çifte zaferin sonunda şimdi Denizli’yi başka ve belki de en büyük sınavı bekliyor: İlklerin adamı, kariyerinde ilk defa sonunu getirebilecek mi ?
Şimdi de bunu göreceğiz. 

Guardiola’nın özel hayatı

Peki ÅŸimdi  ne olacak
Habertürk Gazetesi Cumartesi eki, eşcinselliğini açıklayan Halil İbrahim Dinçdağ olayı üzerine spor yazarlarına fikirlerini sormuş. Cevapların arasında gerçekten akıllara zarar olanları var. Normal bir ülkede suç sayılabilecek derecede ayrımcılık içeren de var. İçler acısı gerçekten...
Bu içler acısı konuyla ilgili Fatih Altaylı’nın yazdığı yazı ise daha içler acısı. Çünkü hiç duraksamadan, bu cevaplardan yola çıkarak ‘Bu spor yazarlarından hiçbir şey olmaz’ deyivermiş. Aynı toptancı anlayışla... Eşcinseller ‘Güvenilir değildir ya da güven vermezler’ diyen aklı tutulmuşlardan yola çıkarak, aynı toptancı anlayışla tüm spor yazarları için aynı şeyi söylemek?
Halbuki spor yazarlarına değil, sadece bazı spor yazarlarına soru soran, kıt bir polemik peşindeki cumartesi eki çalışanlarına kızmak gerekmez mi? Neden Şansal Büyüka’yı değil de sadece Erman Toroğlu’nu arıyorlar? Ahmet Çakır’a, Ercan Güven’e, Attila Gökçe’ye ulaşmak o kadar zor mu? Neden? Onlardan aynı salaklıkta cevaplar almazlar da onlardan. Bu da iş yapmaz. Yoksa bu eki de mi spor yazarları yapıyor?
Toptancı anlayış bununla da bitmiyor. Pep Guardiola’nın gay olduğunu kesin bir dille yazmak nedir? Tamam Guardiola’nın gay olup olmadığı hep konuşulan bir durumdur. Ama o bunu asla açıklamamıştır. Kimi Katalanlar bunun Reallilerin çirkin bir iddiası olduğunu söyler. Kimi çoluk çocuğa karışmış bu adamın eşcinsel olduğuna inanır. Bazısı Barça’dan ayrılıp İtalya’ya gidişinin eşcinselliği nedeniyle kulübün yaptığı baskılardan kaynaklandığını söyler. Hemcinsi bir sevgilisi olduğu iddia edilir. Bu, bugünün söylentisi de değil. Daha genç bir futbolcu olduğu dönemden beri bu konuşulur. Ama açıklanmamıştır. Yani hala bir muammadır durum. Ve hala özeldir. Üçüncü çocuğu geçen yıl doğan bu adamın biseksüel olduğu da söylenir. Barça’ya çok yakın basın organlarında bile bu konu zaman zaman alttan alta gündeme gelir. Ama bu onun özelidir. Kendisi genele yaymamıştır.

Haberin Devamı

Gazetecilik ilkelerine uymaz
Peki nasıl böyle rahatça yazabiliyoruz Guardiola’nın gay olduğunu.
Sadece başka bir ülkede yaşayan başka bir ülkenin spor adamı olduğu için kolayca, şüpheye yer verilmez bir şekilde yazabilir miyiz? Bu gazetecilik ilkelerine uyar mı?
Bu ülkede de kimi futbolcu için zamanında bu konular konuşulmuştur. Biseksüel ya da gay olan futbolcuların isimleri fısıldanmıştır. Guardiola’nın değil de onların isimlerini yazmak daha etkili olmaz mı? Ama yazamayız!
Çünkü aramızda olanlardan açıklamayanları yazmak yanlış olur değil mi?
Uzaktaysa! Sorun yok!