Beşiktaş, iştahsız değildi. Maçı kazanmayı istediler. Mustafa Denizli’nin hafta içinde yaptığı çıkıştan gerekli mesajları almış gibiydiler. Biliyorsunuz Mustafa Denizli o açıklamayı basına değil, basın üzerinden oyuncularına vermişti. Dün bu mesajın alındığını gördük. Ancak bu mesajın yan etkileri de olmuş.
Başta dediğim gibi takımın iştahı yerindeydi. Ancak çabuk olmaktan ziyade aceleci, rakibi boğmaktan ziyade birbirinin üzerine çıkan, hücumda soğukkanlı olmak yerine çok sık ofsaytta kalan, bir takım oldular. Beşiktaş ataktan çok, panik ataktı.
Halbuki Erkan, Deumi, Sezar ve Oğulcan’dan kurulu şüpheli Antep savunması onlara gerekli boşlukları tıpkı Galatasaray maçında olduğu gibi verdiler. Antep’in zannediyorum yokluktan tercih ettiği bu savunma hattını İnönü’de geçememek Beşiktaş’ta şu ana kadar gördüğümüz en önemli S.O.S sinyali. Bu panik atak halinin tek istisnası oyuna akım, hırs ve organizasyon bilgisi aşılayan tek oyuncunun Fabian Ernst olduğunu söylemek lazım. Derin La Liga tecrübesine rağmen Nihat’ın onca ofsaytta kalışı, yanlış şut tercihleri, gol stresi de göze çarpıyordu.
Denizli’nin, Ernst’i oyundan alışı sanırım taraftarın gözündeki güvenilirliğini oldukça sarsacak. Nihat ise Beşiktaş’tan ayrıldığı günlerde bile o genç ve tecrübesiz halinde dahi görmediğimiz bu psikolojik toyluk nasıl giderilir bu konuda da sanırım yardım gerekli. Beşiktaş, milli maç arasında önce sakinleşmeli. Sonra organizasyon sorunları ile ilgilenmeli.
Şunu kabul edelim. Gençlerbirliği maçındaki kekemelik, rakibe teslim olma hali dün yoktu. Ancak, bu kez de panik haline teslim olundu. Bunu Tabata’yı ya da Ronaldinho’yu transfer ederek çözmek kolay değil. Bu sorun Mustafa Denizli’nin karşısına Fenerbahçe’deki ikinci senesinde de çıkmış ve Şampiyonlar Ligi’ndeki korkunç sonuç sonrasında da görevine son verilmesiyle sonuçlanmıştı. Umarız Denizli’nin o günden sonra geliştirdiği bir tedavi metodu vardır.