Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önce NBC’ye kızdım. Pekin’de yüzme elemelerinin akşam, finallerin sabah yapılıyor olmasının sorumlusu onlar çünkü. Finalleri ABD’de gece izlenebilir bir saate getirmek için yapılmış bir düzenleme bu. Tabii bize de sabahın 5’inde dikilmek düşüyor.
Sonra kızdığım için kendime kızdım. Adam tüm zamanların en büyüğü olma peÅŸine düşmüş. (Bizim hanım Phelps’in 8 altını deÄŸil, 8 altını, 8 dünya rekoruyla almayı hedeflediÄŸini düşünüyor.)Â
Sabahın köründe dikilme sebebim bu adam, yani Phelps. Tabii ki yayın ABD’ye göre ayarlanacak. Derya Büyükuncu’ya göre bir düzenleme mi yapsınlar!
Hem çok da takılmamak lazım... HD (hem TRT hem Eurosport yüksek çözünürlüklü veriyor Digiturk üzerinden) hemen kafasını açıyor insanın. Uyku filan kalmıyor. Tam biraz kestireyim artık yüzme bitti derken, bu kez Küba-ABD bayanlar voleybol başlıyor ve sonra hayat artık daha parlak daha güzel bir hal alıyor. Sonra Rusya-Brezilya... Sonra başkası, sonra başkası. Hem atletizm daha başlamadı bile... Beşeriyetin kutlanması...Yüksek çözünülürlüklü mutluluk...

Haberin Devamı

Kızamıyorum işte
NBC’ye kızamıyorum işte. Başkanları bütün sülale Su Küpü’nde, yüzücüleri tarihi yeniden yazmak için atlama taşındayken, kime göre ayarlayacaklar ki yayını, bana göre mi? Kızmam gereken bizzat kendimim, benim ait olduğum.
Olimpiyatları seyrederken, tüm dünya üzerindeki ebeveynler gibi hayal ediyorum ben de. Misal 2024’te New York (?) Olimpiyatları’nda kızımın kürsüde olması mümkün mü acaba? Hangi dalda olabilir? Hayal ediyor ve düşünüyorum. Senkronize atlama, voleybol, yüzme, atıcılık, bisiklet yol yarışı... Artık o sırada ne seyrediyorsam (Evet galiba ben de kendi yapamadığı her şeyi çocuklarına yaptırmak isteyen o ruh hastası babalardan olma yolundayım)... Sonra her zaman olduğu gibi hayalin gerçekleşme yollarını düşünmeye başlıyorum ve işte asıl kızgınlık o zaman başlıyor.

Olmaz bu kadarı
Misal, biz topun peşine düşmüş bir halkız değil mi? Pekin’de Türk sporcusunun topa vuracağı tek spor masa tenisi. Tarihimizde ilk defa Masa Tenisi’nde Olimpiyat sahnesine Çin’de çıkıyoruz. 2 Çin asıllı sporcuyla. Melek Hu ve Cem Zeng...
Her şeyi bırakın ve topa bu kadar sevdalı bir halkın nasıl olup da olimpiyatta topa ancak bu şekilde dokunabileceğini bulmaya çalışın. Senkronize atlamayı, artistik jimnastiği geçtim.
Bakın bunun için bir devlet politikası olması lazım. Hayır sporu kalkındırmak için bir politika oluşturmaktan bahsetmiyorum. Söylemek istediğim bu kadar az sporcu yetiştirmek için özel çaba göstermek gerek. Ancak özel bir çabayla bu kadar kıt, bu kadar kısır bir spor dünyası oluşturulabilir. Bu kadarı ancak bir devlet politikasıyla mümkündür. Serbest bıraksanız, herkes kafasına göre takılsın deseniz bile olmaz bu kadarı.
Yoksa tarihe büyük ulus sınıfından girebilmiş az sayıdaki halktan olan bizlerin tarihimizde güreş, halter ve judo dışında altın madalya kazanamamış olmamızı başka nasıl açıklayabiliriz ki! Bunlar bizim için spor değil ki. İçgüdü. Bizim şakalaşmamız güreş, kutlamamız halter.

Haberin Devamı

Madrid uçağındayım
Düşünsenize en büyük gururlarımızdan biri, bu cumhuriyetin kurucu kadrosunun da mensubu olduğu ordumuz değil mi? Dünyanın en güçlü, en kalabalık, en deneyimli silahlı kuvvetlerinden biri. Peki nasıl oluyor da atılıcılık ve okçulukta bir tane efsanemiz, bir olimpiyat şampiyonumuz yok. Her şeyi geçin sadece buna bakın.
Şimdi ben nasıl NBC’ye kızayım. Ve nasıl hayal kurayım kızımın spor geleceği hakkında.
Kurmaya başladığım anda sahne bir anda eşyalarımı toplayıp bir Avrupa ülkesine yerleştiğim sekans oluyor.
Gözlerimi kapıyorum ve THY Madrid uçağındayım.

Türkçe konuşmayan kaptan olur mu?

Nasıl hayal kurayım
Zaman Gazetesi’nde Temel Yirmibeşoğlu güzel bir Delgado röportajına imza attı. Keyifle okudum. Kaptanlığın ona verilmesi sonrası başka bir oyuncu portresi görülüyor bu röportajda. Sonra merak edip gazeteyi aradım acaba Delgado hangi lisanda konuştu diye? Üçüncü sezonunda kaptanlığa terfi emiş bir oyuncu artık yerel dili öğrenmiş ve konuşuyor olmalı. Hayır röportaj tercüman aracılığıyla yapılmış.
Peki bu misal İspanya’da mümkün olabilir mi? Bırakın kaptan yapılmasını kulüpte hayatı kolay olur mu 2 yılı devirmiş bir adamın İspanyolcayı öğrenmemesi durumunda?
Bu sadece İstanbul kulüplerinde mümkün olan bir durum. Ankara’ya, Trabzon’a transfer olan 1 yıla kalmadan Türkçe’yi öğreniyor. Tamam cümle yapısı farklı ama özellikle futbol jargonu topu topu 50 kelime lisanımızın. Bu kelimelerin yarısından fazlası da yabancı dillerden gelme.
Peki nasıl oluyor da takım kaptanları bile öğrenmiyorlar bunu.
İşini nasıl yapacak? Hakemle nasıl konuşcak, bir tartışma olduğunda nasıl araya girecek ve arabulucu olacak? Alex, Delgado artık öğrenin şu lisanı.
Ve kulüpleri yönetenler, kendi dilinize verdiğiniz değer kadar değerli olabilirisiniz! Değil mi?


Nasıl hayal kurayım



Derya Büyükuncu

Bırakın 3 tarafı denizlerle çevrili ve bir iç denizi olan bir su ülkesi oluşumuzu. Bu dünyada İstanbul’dan gayrı 6 tarafı denizlerle çevrili başka bir şehir var mı acaba? 10 kilometre ötesinde 6 ada bulunan. 2 devasa gölü, baraj gölleri, şunları bunları olan. Denizinin üzerinde bile yüzme havuzu olan bir şehir. Bu şehrin anlı şanlı 2 kulübü her sene havuzda kapışırlar. Birbirlerinden adam çalarlar. Seninki doping yaptı, hayır seninki diye yerler birbirlerini. Peki sonuç?
‘Yaş gruplarında 4 altın kazanıp takım halinde 1. olduğumuz Lüksemburg’daki yarışlar’ hala yapılıyor mu bilmiyorum? (Bir tek TRT varken alırdık haberi de. Şimdi pek duymuyorum). Sonrası hiç gelmez. Yüzme yoktur bu ülkede.
Ve bu varlık içinde yokluk, su içinde yüzücüsüzlük kaderinde bir adam, hem de 32 yaşında 5. kez olimpiyat koşuyor. Hem de laf olsun diye değil.
1 ay önce 100 sırtüstünde 55.03’le Türkiye rekorunu kırarak. 200’de kendi derecesini 1.58’e kadar geliştirerek.
Bu adam efsanedir. En azından ‘Kardeşim bakın böyle bir spor var buraya da bakın’ dedirttiği için bile efsanedir. Gitmeseydi Çin’e ne olacaktı? Aslında çok iyi yüzücülerimiz var, ama olimpiyatları önemsemiyoruz, Balkan Şampiyonası asıl hedefimiz deyip yırtacak mıydık? Sorunu görmeyince çözülmüş mü olacaktı?
Derya Büyukuncu’ya niye Thorpe olmadın, senin Phelps’ten neyin eksik, bizi kazıklama diye soranlara vicdan diliyorum. Ona durup durup yine mi bu adam başka yüzücü mü yok diye soranlara da akıl.
Ve Londra’da da olmasını aynı zamanda. Hatta mümkünse bir sonraki olimpiyatlarda da. Çünkü Derya 4 senede bir de olsa bu ülkede sporcu yetiştirmekle yükümlü olanların kafasına vurulan en güzel ve en büyük tokmaktır.