Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

90 Dünya Kupası’ndan bir maç gibiydi. Drogba’lardan, Lampard’lardan bu oyun mu gelmeli diye düşündüren. Chelsea hiçbir şey yapmıyor gibiydi. ‘Bu maç bir duran topla, bir kontrayla bitebilir’ demiştik ya, hani maçtan önce 4. dakikada gelen gol sonrası gerçekten bitmiş gibiydi.
Onlar  hiçbir şey yapmıyor gibilerdi tamam. Ama Lugano dışında Fenerbahçe’de bir şey yapan yok gibiydi. Semih kayboldu, Deivid, Kazım ve Alex ancak geriye gelip top aldıklarında göründüler. Göze çarpan, Drogba’nın çok erken durumu teşhis edip krampon değiştirmesinden belli olduğu üzere sürekli kayan oyunculardı sadece. Bizde daha fazla oyuncunun sık sık yerde kalması krampon tercihinde sıkıntı yaşandığını gösteriyor. Durgundu oyun yani.
Bu durumu yaratan, iki hocanın da hesaplaşmayı sona bırakma düşüncesi olabilir mi? İkisi de birbirinden hamle bekler gibiydi. Fenerbahçe, Chelsea’nin kapladığı ve daralttığı alanı açmak için fazla yavaştı. Hızlarıyla çoğalmayı başaramıyorlardı. Grant buna güvendi belli ki.

Haberin Devamı

Şans gelmedi
Zico son 20 dakikada ‘Gol yesem bile 1 gol beni ayakta tutar. Artık risk alabilirim’ diyerek’ adam sayısını artırıp çoğalınca, oyunun şekli değişti. Fenerbahçe kaleye yaklaştı ve pozisyonlar da bulmaya başladı. Alex’le kullanılan serbest vuruşların hep sol kanattan kazanılmış olması bir şanssızlık. Direkt içeriye falso verip Hilario’yu zorlayabileceği bir şans hiç gelmedi.
Fenerbahçe açılınca Chelsea’nin savunma kanatlarının da dahil olduğu geniş alan akınları da gelmeye başladı tabii. Sonunda da Essien’in ustalığından bir gol.
Bir tecrübe oldu. Büyük bir tecrübe. Ama tecrübeyi kazanırken fazlasını elde etmek de mümkündü. Artık önümüzdeki yıllara bakacağız.
Biliyorsunuz aslında önemli olan kupayı kazanmak değil, hep burada olmaktır.
Yani favori olmak.