Oyuncu grubunun genelinin 1-0’dan sonra büyük takımlara özgü bir güvenle maça el koymalarını övmemiz lazım
Sanırım ‘Keita’ kulübede ‘Rijkaard’ın yanında otururken sahaya sürülmüş olmanın verdiği güven önemli. Başka bir deyişle, hazır ya da değil Keita’nın yerine Rijkaard tarafından tercih edilmenin verdiği motivasyon... Misal Aydın için sıkışmış kariyerinde güven kazanmak için böyle bir tercihten ideali yok. Aydın’ın dün gerçekten çok iyi olmasında bu durumun payı var gibi.
Oyuncu grubunun genelinin 1-0’dan sonra büyük takımlara özgü bir güvenle maça el koymalarını övmemiz lazım.
İkinci yarının tamamında tempoyu istedikleri gibi yükseltip azaltabilmek önemli... Oyunun hangi bölgede oynanacağına karar verebilmek de çok önemli. Zaten favori olmak bunları yapabilenlerin durumu değil mi?
Ancak unutmamamız gereken bir şey var. Geçen yıl elendiği maçın ilk 60 dakikası da dahil olmak üzere Galatasaray en eksik ve yoksun zamanlarında ve en güçlü Avrupa kulüplerine karşı da bunu üç aşağı beş yukarı yapabiliyordu. Çünkü o rakipler de dün Netanya’nın uygulamaya çalıştığına benzer bir kontrol oyunu oynamaya çalışıyorlardı. Galatasaray pas oyunuyla geçen sene de bu maçların altından kalkmayı iyi bildi. Yani özünde geçen yılın, Skibbe’nin oyun başarısını devam ettirdiklerini söylemek lazım. Dar alanda sert savunmayla oynayan rakiplere karşı durumun geçen seneden iyi olup olmadığını da ligle birlikte göreceğiz.
Keita’nın tam randımanla oyuna katılması ve Elano’nun dahliyle takımın dün ikinci yarıdaki hücum hareketliliğinin de üzerine çıkması beklenmeli. Ancak hâlâ savunmanın göbeği ve önündeki 2 oyuncunun oyuna iki yönde de katkısında sorun olduğunu söyleyelim. Maçın ilk 20 dakikasındaki sakarlıkların başka bir açıklaması yok.
Öte yandan böyle bir iklimde 90 dakika ayakta kalınabilmesi fizik iyileşme anlamına geliyor. Ki, geçen yıl Avrupa’ya bu sebeple veda edilmişti.