Her gelen adamı havaalanında Maradona gibi karşılarsanız, onların kendilerini Messi sanmalarını da engelleyemezsiniz.
Bir adamı, hem de sıradan bir adamı ‘Ben buraların Messisiyim’ şokuna sokarsanız, artık şampanyada mı yıkanır, viskiyle yüzünü mü yıkar, brandyle kahvaltı mı eder, ona da karışamazsınız.
O yüzden ne olduğu belli, ne vereceği de üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir oyuncuları, 3 gün önce bin kişiyle karşılayıp, 3 gün sonra da ısınırken ıslıklıyorsanız, artık biraz kendinize bakmanızın vakti gelmiş demektir.
Ben dünkü kavganın neyin çekişmesi olduğunu anlayabilmiş değilim. Yani tabii ki tahminlerim, aldığım bilgiler var, ama yine de şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi şansı var olan bir takıma böyle sırt dönmek, hakaret etmek olacak iş değil.
Tüm iyi niyetimle bunu, öfkeden ve gerginlikten beslenmeye alışmış oyunculara bir şok tedavi girişimi olarak algılamak istiyorum.
Eski Türk filmlerinde kendisine zorla tokat attıran eş gibi... Hani aşkı büyüktür de karşısındakinin iyiliği için ‘Nayır, seni sevmiyorum, seninle dalga geçtim’ der kahkahalar arasında... Sevgili kapıdan çıkınca da o kahkaha, hüngür şakır bir ağlamaya döner. Belki öyle. Umuyorum!
Eğer böyleyse işe yaradı. Bravo.
Futbol tarihimizin en zor görevlerinden birini kabul eden Güvenç Kurtar’ın, hızlı Baros’u, hızlı orta saha kanadı Burak’la durdurma çabası Çek oyuncuyu yüzdeli bir kafacı yapınca işler çok da zor olmadı.
Sezon başında toplama bir takımdı Diyarbakır. Sonra sırasıyla, bölme, çıkarma, şehir ve kaçan yabancılar tarafından da çarpma işlemine tabi tutulan bu takım, Galatasaray’ın böyle bir krizde karşısına çıkabilecek en iyi rakipti. Sahaya çıkma izni olmayan Ankaraspor’dan bile...
Diziliş olarak 4 ön stoperden teke düşen, ama taktik anlamda sezon başından geride olan Galatasaray sadece oyun merkezini biraz öne çekerek Diyarbakır’ı dağıttı. Yoksa başta ıslıklanan takımla maçı koparınca ıslıklanan takım arasındaki fark Sivas’la Diyarbakır’ın arasındaki fark kadar...
Yani takım istikrarlı. Ama tepki koyanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil.