Kıvraklık ve yaratıcılık konusunda İspanya rakibine fark atsa da son toplarda yapılan basit hatalar bu üstünlüğü neredeyse sıfırladı. Donadoni’nin Roma ağırlıklı kadrosuna Toni’yi monte ederek kurmaya çalıştığı hücum gücü, oyun stratejisinin biraz fazlaca defansif oluşuyla zorlandı.
Özellikle Pirlo’nun yokluğu oyun akıllarını geriletti. Perrotta’dan bir santrfor arkası çıkarma çabası, onun kanat becerisinden yararlanma olanağını ortadan kaldırmakla kalmadı. Cassano’nun üzerine, - oyuna Camorenesi girene kadar - çok fazla yük bindi.
Özellikle Romanya karşısında çok fazla savunma açığı vermiş olmaları rakibin hücum kıvraklığıyla birleşince Donadoni’nin 5 hatta 6 oyuncuyu sürekli savunmada bırakmasını anlamak mümkün. İtalya zaten böyle klasik İtalya oluyor. Dün İspanya hücumunun son toplardaki hatalarında İtalyan savunmasının özellikle de Zambrotta’nın kendisine gelişinin payı büyüktü.
Aragones’in neredeyse ileride tek başına duran Toni’yi en az üç savunmacı ve önde Senna’yla kontrol etme çabasını fazla garantici ve hücum gücünü azaltan bir uygulama olduğunu söyleyelim. İspanya Ligi’ne ihanet edercesine savunma ile hücumu birbirinden koparmış bir takıma dönüştüler.
Aragones, klasik değişikliğini yaparak üzerilerine gereğinden fazla yük binen Xavi - Iniesta ikilisini erkenden Fabregas - Cazorla’yla değiştirdi. “Tamam bu mevkidekiler 90 dakikalık değil, 60 dakikalık oynasın. Bütün güçlerini harcasın! Nasıl olsa bende onlardan çok var” der gibiydi. Bu değişiklikle yine düşen oyun temposunu yerine de getirdi zaten. Güzel olan onlardı. Ancak İtalya’yı da özüne dönüşü nedeniyle tebrik etmek gerek. Böyle direndiler.
Doğrusu İspanya’nın şampiyonanın en iyilerinden olmasına rağmen yine lanetine mahkum olacağını düşünüyordum. Bunu kıran tek takım oldular. Hak ederek.