Rijkaard sanırım dün bir kurtarma sınavı yaptı. Biliyorsunuz, günlerdir devre arasında kimlerin gidebileceği, hangi bölgelere transfer yapılacağı yolunda haber yağmuru var. Aydın, Alparslan, Linderoth vs. Dün kimlerin adı geçiyorsa, sahadaydı. Keita ve Servet’in eşliğinde, A2 takviyesiyle... Sanki gösterin kendinizi kalabileceğinizi ispatlayın diyordu onlara.
Ancak iyi niyetli bir hocanın tavrından çok, kazıkçı matematikçi gibiydi Hollandalı. Aydın santrforda, Alparslan ve Caner bekte... Ortada bir santrfor olmadığından Linderoth’un Barış’la birlikte oraları doldurması gerekiyordu, yine vs.
Yani Hollandalı dün kurtarma yazılısında en kolay soruları değil de, çalışılmayan yerlerden soran hocaydı.
Graz’ın ilk maçta ispatladığı üzere, disiplinli, ayağa pas, sürekli basan, zaman zaman yıldırıcı fauller yapan bir rakip oluşunu da bu duruma eklerseniz, gençlerin işi çok kolay değildi.
Buna rağmen oyuna arayan taraf olarak sarı kırmızılılar girdi. Keita solda, özellikle Serdar Eylik sağda çok iyi çalıştı. Ancak bu bölüm, santrforsuzluktan kimsenin olmadığı bir yere asistler şeklinde geçti. Kabul edelim ki, kanat için dahi fazla zayıf kaçan Aydın’a ekstra zor sorular sormuştu Rijkaard. Bu kalabalık içinde santrfor oynamak onun için imkansız bir hedefti.
Yine de topu orada tutmayı başardılar. Ta ki, hata hiç beklenmedik yerden gelene kadar. Sahadaki takımın en garanri iki oyuncusu Emre ve Servet’in üst üste yaptığı hatalardan gelen gol sonrası, Galatasaray’ın gençleri yumuşadı.
Aydın’ın kendi çabasıyla Gordon’dan kaptığı ve Beşiktaşlıların tüylerini bir kez daha diken diken eden pozisyondan gol çıkaramayışı çok dramatikti. Belki keşke o topu kapmasaydım diye düşünmüş dahi olabilir.
İkinci yarıda Keita’nın santrfora geçişinin ardından Galatasaray’ın üretiminin iyice düşüşü ise bir başka umut kırıcı olay olarak kayıtlara geçmeli.
Sonuç itibarıyla dünkü kurtarma sınavından geçen olmadı. Kabul edelim ki buna Rijkaard da dahil. Bu maç tek başına yıkıcı olmaz, ama Gençler ve Trabzon maçlarının sonuçlarını tamamlayıcı bir gölge olacaktır. Başarı gelirse Hollandalı’nın yönetim nezdinde elini kuvvetlendirecek gölge. Sonuçlar kötü olursa bulutları daha da karartacak bir gölge...