Şampiyonun durumunu bir cümleyle özetleyebiliriz: Beşiktaş oyunu kendisi sıkıştırıyor. Ve kendisini bir 10 numaraya mahkûm ediyor.
Çok yavaş top çevirip rakibi hiç yormuyor ve şaşırtmıyorlar. Hücum alanını genişletmek rakip için savunulması gereken alanı büyütmek için hiçbir şey yapmıyorlar.
Sürekli ceza sahası önüne yığılıyorlar. Sonra da orada doğal olarak oluşan mahşeri kalabalık içinde verkaç yapmaya çalışıyorlar.
Eğer böyle oynarsanız, oyunu bu kadar yavaş oynayıp bu kadar sıkışık bir alana doldurursanız, orada ‘telefon kulübesinde adam geçme’ yeteneğine sahip bir adam ararsınız.
Beşiktaş kendisini hasta edip sonra da mucize bir ilaç bir arayan adam gibi... Beşiktaş 10 numaraya bu kadar mahkûmsa bu futbolun şartı olduğundan değil. Oyunu bir telefon kulübesine sıkıştırdıkları için, bu kadarlık bir alanda adam geçebilecek birilerine ihtiyaç duyuyorlar.
Beşiktaş’ın orta sahasında kanada giden oyuncu yok. Ernst - Uğur - Fink. İlerideki 3’lü bloktan yani Nihat, Holosko ve Tello’dan da 3. bölgede bu alanlara giden kimse yok. Savunmanın 2 kanadı da hiç çizgiye inemiyor. Bu tabloda Gençler için savunma yapmak o kadar kolay ki.
Erhan’ın ilk yarıda yaptığı erken 4 orta var. Daha ceza sahası çizgisi seviyesine gelmeden. Yapmak zorunda kalıyor, çünkü çizgiye inecek ne bir organizasyon var ne de kanat savunmacıları bireysel olarak çizgiye inmeye cüret ediyor. İşin ilginç tarafı, terse yapılan 4 ortada da topa yakın bir tek Beşiktaşlı yok. Herkes ceza sahasının, ortanın yapıldığı tarafına yakın bölgesinde yığılmış.
Yani Beşiktaş için saha fiziken olduğu gibi değil. Sahayı dikey olarak üçe bölün sadece ortadaki alandan ilerleme çabası var. Bu oyuncu kalitesiyle filan alakalı değil. Mesele organizasyondaki kekemelikte... Zira Erhan’la, İbrahim sahadayken de aynı oyun vardı. Rıdvan’la, İsmail varken de...
İşin ilginç tarafı aynı durumun Gençler için de geçerli olmasıydı. İlk yarıda Mustafa Pektemek’in, Burhan’dan aldığı topu şutlayamaması dışında onların da bulabildiği bir pozisyon yok dolayısıyla. Halbuki bu tek pozisyoncuk da soldan gelişmiş bir atağın sonucu. Ama onlar da o kadar edilgen oynadılar ki rakip nerede oynuyorsa oraya mahkum oldular.
Doll takımına gerçekten iyi bir fizik kondisyon vermiş. Ama belli ki böylesine zaafları olan bir şampiyonla karşılaşacağını hiç düşünmemiş. Hiçbir hücum çabası olamadan kör kontrataklarla beraberliğe razı bir oyundu onlarınki de... Sonuç azap gibi bir 90 dakika oldu.